'Günler geçiyor, istediklerimi yapamıyorum ve çok yorgunum' mu diyorsunuz? Sabahları evden çıkıp işe gitmek, sizin için bir kabus mu? 'Ne yapayım zamanım yok', en büyük bahanelerinizden biri mi? Spor yapamıyor, kötü besleniyor, ailenize ve arkadaşlarınıza gereken ilgiyi gösteremiyor musunuz?
Mesela gün 36 saat olsa, daha mı verimli olurdunuz? 'Yapılması gerekenler listeniz', esas yapmak istediklerinizle aranıza mı giriyor? Korkmayın, yalnız değilsiniz...
Zamanımızı iyi kullanamamak, çoğumuzun sorunu... Ki bu, hiç küçümsenmeyecek bir sorun. Günler geçiyor ve her gün biz yine 'istediklerimiz' için bir adım bile atamamış oluyoruz.
BİR SAAT ERKEN KALKIN
Ve fakat bu arada, birileri robot misali tıkır tıkır işletiyor hayatını. Spor yapıyor, ailesiyle vakit geçiriyor, işinde son derece başarılı, eğlencesinden de geri kalmıyor, üstelik hobileri de var. Bak sen! Yoksa onlar uzaylı mı? Değil...
Geçen akşam, kendimi evimde gibi hissettiğim yegane yer olan (Beyaz örtüleri, rahat koltukları, loş ışığı, harika personeli, mis gibi yemekleri ve muhabbeti bol müşterileri... Böyle başka bir yer yok!) Topağacı'ndaki Divine'da arkadaşımı beklerken, raftaki kitapların arasında biri dikkatimi çekti: E-kitap yıldızı Laura Vanderkam'ın yazdığı 'What The Most Successful People Do Before Breakfast'. Kabaca çevirirsek; başarılı insanların kahvaltıdan önce yaptığı şeyler...
İlgimi çekti tabii, hemen karıştırmaya başladım. Başarının sırrının, sabahları verimli kullanmaktan geçtiğini söylüyor Vanderkam. Çünkü sabah, uykumuzdan en taze halimizle kalkıyoruz. İşe gittiğimiz andan itibaren de, yapılacaklar büyük bir hızla önümüzden geçiyor. Sonra bakıyoruz ki, gün bitmiş.
Başarılı insanlar, sabahları şu üç şeyi besleyip geliştirirmiş:
1. Kariyerleri: Sabahın en erken saatlerinde günlük plan yapar, kimse ortada yokken düşünür, çalışır, önemli kararlar alırlar. Misal Sezen Aksu; sabahın 06.00'sında kimseler uyanmamışken şarkılarını yazar ve okur.
2. Özel hayatlarındaki ilişkileri: Bir saat daha erken kalkarsanız; sabahları ailenize, çocuklarınıza, sevgilinize vakit ayırabilir, onlarla kahvaltı edebilirsiniz. Bu da ilişkilerinizi kuvvetlendirir. İyi aile ilişkileri, iş hayatı için olmazsa olmazdır.
3. Kendileri: Başarılı insanlar, bedenlerini ve sağlıklarını ihmal etmez.
Sabah 05.00'te kalkıp koşanlar, spora gidenler, dua edenler, yoga ve meditasyon yapanlar; bunu sürekli olarak yapınca müthiş artılarını görüyor.
PAZAR AKŞAMLARI ÖNEMLİ
'Ama ne yapayım Ayşe! Sabahları kendime gelemiyorum, nasıl erken kalkayım?' lafları ise tamamen bahane. Gece oturup üç saat dizi izleyeceğimize uyuyabilir ve sabah erkenden kalkabiliriz. 'Erken kalkan yol alır' biliriz ama nedense bir türlü yapamayız. Bilip de yapmadığımız onlarca şey gibi. Tüm mesele alışkanlık yaratmakta. Alıştıktan sonra sistem tıkır tıkır işliyor ve günümüz verimli hale geliyor.
Kitapta, hobi edinmemizin hayatımıza nasıl katkı sağlayacağı da anlatılıyor. Sevdiklerimizle, arkadaşlarımızla ya da tek başımıza yapacağımız farklı etkinliklerin, bakış açımızı nasıl besleyeceğini görüp şaşırmamak mümkün değil. Başarılı kişilerin hayatında hafta sonlarının önemi ise çok ilgi çekici. 'Hafta sonu ne yapacağınızı önceden planlayın' diyor yazar Vanderkam. Planınızın içinde mutlaka aileniz, sevdiklerinizin kutlamaları, sinema, konser, tiyatro, spor ve yemek olmalıymış. Özellikle pazar akşamlarını, maksimum keyif alacağınız şekilde geçirmek bütün hafta ilaç gibi geliyormuş. Tüm bunları başarmak için yapmanız gereken; hayatınızı gözden geçirip, neleri niçin yapamadığınızı tespit edip gün gün, saat saat organize olmak.
Gerisi kitapta... Kitabın Türkçe'sini bulamadım ama internetten orijinalini sipariş edebilirsiniz. İşin özü; 'Yapamıyorum', 'Olmuyor', 'Zamanım yok' gibi şeyler külliyen kaçış... 'Planlayamıyorum', 'Üşeniyorum' ve 'Tembelim'; gerçek. Seçim sizin...
***********
Pek tatlı bir mekan: Havan'dan
Valla kimseden duyup da gitmedim... Akşam Instagram'da gezinirken karşıma çıktı Reşitpaşa'daki Havan'dan ve aklımın bir köşesine not ettim. Demek ilk yerine not etmişim ki, (Oburun önceliği belli!) ertesi gün kankam Yasemin'le İstinyePark'a sinemaya giderken dedim ki; "Yasemin, şurayı bulalım." Reşitpaşa'dan çıkarken, göbekten Emirgan Sokak'a dönünce hemen solda.
SAHİBİ, 24 YAŞINDA
Çok şirin bir yer... Açık mutfağı, mutfağın önündeki uzun masası, 48 antika havan, kitaplar ve mumlarla dekore edilmiş nefis bir atmosferi var. İçeri girer girmez, karşımıza dünya tatlısı bir genç kız çıktı. Meğer sahibi de oymuş. Adı Ekin Uzunyol, 1992 doğumlu. Ekin'in yemekle macerası, 5 yaşındayken babaannesinin açtığı mantıları kapatarak başlamış. Boston Üniversitesi Otel ve Restoran İşletme Bölümü'nü bitirmiş.
Anne, baba, abi; tüm ailenin hayali bir restoran açmak olunca, yıllarca düşlediği restoranın planlarını yapmış Ekin. Madrid Cordon Bleu'da altı ay İspanyol mutfağı kursu almış. Bu arada Instagram'da yediği ve yaptığı yemekleri paylaşıyormuş. Bir gün ailece Instagram'da BEFF Gourmet diye bir hesap açmışlar. O kadar çok takipçileri olmuş ki, yaptıkları yemekleri tatmak istediklerini yazmışlar. Gerisi, Havan'dan... Mutfakta dört kişiler; Ekin, annesi Berna, Yunus ve Damla... Hepsi birbirinden tatlı, birbirinden meraklı, hevesli ve aşk dolu. Sırf onları görmek için gidilir. Havan'dan, pazar hariç her gün 08.00 ile 20.00 arası açık. Türk mutfağından lezzetleri kendilerince yorumluyorlar. Kahvaltı da var... En bombası ise; cumartesileri yaptıkları kaburga hamburger. Kaburga yedi saat pişiyor, ekmekler orada yapılıyor, off ki ne of! Burayı siz de not edin, seveceğinize eminim. Cumartesi içinse, erken giden burgeri yer diyorum çünkü akşama kalmıyor.