Melisa Akman, sevilen YouTube kanalı Bi' Başka'da, Türk dizi tarihinde "keşke ben oynasaydım" dediği karaktere "Bihter Ziyagil" cevabını verdi.
Barbaroslar Akdeniz'in Kılıcı serüvenin nasıl başladı?
Önce karakter analizi geldi. Çok güçlü bir kadın karakterdi okuduğum. Eril bir düzlemde dişiliğini kaybetmeden kendi varlığını ortaya koyabilen bir karakter Rosa. İlgi çekici buldum. Kabul ettim ve projeye dâhil oldum.
İlk dönem işin miydi bu senin?
Bundan 10 yıl önce Muhteşem Yüzyıl'da oynadım. O zamanlar okuldaydım. Okulda yasaktı bizim dizi filmlerde rol almamız. Gizli gizli girmiştim diziye. Ama tabii orada sürekli saraydaydık. Savaş sahnemiz yoktu. Ama Barbaroslar'da kılıç kullanıyorum. Bombalar patlıyor, direkler düşüyor. Aksiyonun içinde olduğum bir iş bu.
"ELİME İLK KEZ KILICI ALDIĞIMDA ŞOKA GİRDİM"
Aksiyonu bol olan setler daha yorucu olsa gerek. Dönem işinin artıları eksileri nelerdir sence?
Bizim setimiz çok düzenli. Çok uzun çalışma saatlerimiz olmuyor. Ama tabii sabahtan akşama kadar yine settesin. Kılıç kullanıyorsun, ata biniyorsun. O kadar çok aksiyon var ki, yorucu oluyor bir raddeden sonra. Elime ilk kez kılıcı aldığımda şoka girdim. Eskrim dersi alıyordum. Onun gibi bir şey sandım. Ama alakası yokmuş. Aksiyon çok yorucu, zorlayıcı. Uzun çalışmalar istiyor. O yüzden dönem işi benim açımdan zorlayıcı. Yönetmenimiz de dalga geçiyor "Melisa'nın son dönem işi" diye :)
Çok değerli oyuncularla çalışıyorsun. Set nasıl bir set? Ekiple aran nasıl?
Çok tatlı bir ekibimiz var. Setin ilk günü tabii ki yabancılıyorsun. Modern dünyadan orta çağa geçiş yapıyorsun. Atlar gidiyor, kostümlü insanlar ayran içiyor. İlginç bir ortam :) Ama ekibimiz gerçekten çok tatlı. Özellikle Serdar (Deniz) abi hayatımda tanıdığım en komik insanlardan biri. Onunla oynamak benim için çok özel bir tecrübeydi. Biz çok eğlendik.
Diğer dönem işlerine bakıyor musun? Beğenerek takip ettiğin projeler var mı?
Peaky Blinders, Game of Thrones.
"SEYİRCİ NE İSTİYORSA YAPIMCI ONU VERİYOR"
Türkiye'de dönem işlerini nasıl buluyorsun? Çok fazla dönem dizisi var ekranlarda.
Türkiye'de dönem dönem furyalar oluyor. Mesela ağa dizisi, Karadeniz dizisi vs. Bunlar talebe göre çekiliyor. Seyirci ne istiyorsa yapımcı da onu veriyor. Dönem işi çekmek çok daha fazla bütçeler istiyor tabii. Konuşma dilin değişiyor, her açıdan farklı bir disiplin gerektiriyor. Benim için daha zor bir kulvar açıkçası. Ama ekranlarda komedi eksiğinin olduğunu düşünüyorum. Keşke daha fazla komedi işi görsek.
"KEREM BÜRSİN'İN NİŞANLISINI CANLANDIRIYORUM"
Yeni filmin Eflatun'dan da bahsedelim mi?
Tabii. Cüneyt Karakuş çekti. Kerem Bürsin ve İrem Helvacıoğlu oynuyor. Bağımsız bir film. Ben de Kerem'in nişanlısını oynuyorum. Yine anti bir karakter. Şartların getirdiği durumun içinde kendini var etmeye çalışıyor. Yakında vizyona girecek.
Bundan sonraki projelerinde muhakkak canlandırmak istediğin bir karakter var mı?
Şaşırtmayı çok severim. Ters köşe bir karakter oynamayı çok isterim. Bedenimi de değiştirebilirim. Hazırım aslında her şeyi oynamaya. Özellikle beni daha da zorlayacak karakterleri canlandırmayı diliyorum. Bir sosyopatı, akıl hastasını oynamayı çok isterim!
"BİHTER ZİYAGİL'İ OYNAMAK İSTERDİM"
Türk dizi tarihinde 'keşke ben oynasaydım' dediğin, hayranlık duyduğun karakter hangisi?
Bihter Ziyagil :) Avrupa Yakası'nda da Şahika'yı oynamak isterdim.
Risk almayı seven biri olduğunun notunu düşerek şu soruyu sormak istiyorum: Kariyerinde ve hayatında aldığın en büyük risk neydi?
Oyuncu olmak :) Hiçbir garantisi yok. Hayal kırıklığına da uğrayabiliyorsun. Emeğinin karşılığını her zaman alamayabiliyorsun.
"DİZİ PİYASASINDA OYUNCULAR ÇOK BENCİ!"
Oyunculuk hikâyen ne zaman başladı peki? Ne zaman karar verdin ve bu yolda ilk adımlarını attın?
Hiç aklımda yoktu aslında. Bizim ailede de sanatla ilgilenen biri yoktu. Ortaokuldayken tiyatro grubuna girdim. Sokak çocukları için interaktif bir oyun hazırlandı. Falcıyı oynadım orada. Sonrasında öğretmenim annemle konuşmuş. "Kızınızı tiyatroya yönlendirmek ister misiniz?" demiş. Annem de "düşünelim" demiş. Ailem ayakları yere basan bir meslek edinmemi istiyordu. O günden sonra "Oyuncu olacağım ben" dedim. Annem de "Çok üzülürsün, olmaz" dedi. Ardından öyle bir âşık oldum ki bu mesleğe, bu aşkla onları da ikna ettim. Aile desteği olmadan çok zor bu mesleği yapmak. Sonrasında kurslara gittim. Haliç Üniversitesi'nde Müşfik Kenter'den dersler aldım. Sonrasında Mimar Sinan'a girdim. Orada 5 yıl öğrenim gördüm. O dönemler dizilerde oynamak yasaktı. Aldığım eğitimden çok memnunum. Çünkü birlikte oynamayı, birlik olmayı öğrendim. Şu an dizi piyasasında insanlar çok bireysel. Çok benci bir yerden yaklaşıyorlar. Yaptığımız iş, egosal açıdan çok zor. İnsanın insanla verdiği savaş çok yorucu. Motivasyonunu düşürmeden bir şeyler üretmeye devam etmelisin. Aldığım eğitimin de bu noktada çok faydasını gördüm. Bana en büyük yardımcı olan cümle şuydu: Müdahale edemeyeceğin şeyler için kendini yorma. İşini seviyor musun? Seviyorsun. Zaten kadın olmak çok zor, bu meslekte ekstra zor. O yüzden duyarsızlaşmayı öğrendim kötü şeyler karşısında.
Sana iki seçenek sunsam, sahne ve televizyon ekranı. Hangisini seçersin? Hangisinde daha mutlusun?
Tiyatro sahnesi :) İçim akıyor tiyatro deyince.
Bugüne dek çalışmaktan en keyif aldığın oyuncu kim?
Beren Saat, Serdar Deniz.
Hiç reddettiğin ama sonradan reddettiğine üzüldüğün bir proje oldu mu?
Oldu. Bir Karadeniz işiydi. Üzülmüştüm. Babam da o dönemler "Niye üzülüyorsun ki kızım? İstemiyordun zaten. Yapsan ünlü mü olacaktın? Evet, belki ünlü olacaktın ama zamanı değilmiş. O an Melisa onu istedi ve yaptı. Helal olsun" demişti. Tüm üzüntüm gitmişti :)
"KONDURAMADIM AMA SAPIK ÇIKTI!"
Tanışmayı çok istediğin ama tanıştığında tamamen hayal kırıklığına uğradığın bir sanatçı oldu mu?
Oldu. Sapıktı. Konduramamıştım, "olamaz ya" demiştim. Ama oldu maalesef.
Bir ilişkinin içindeyken en berbat özelliğin ne olur?
Biz dilinden konuşmayı bilmiyordum. Benci bir yerdeydim. Şimdi çok sabırlıyım. Bir de sevgi manyağıyım. Temas bağımlılığım var.