Hürriyet yazarı Cengiz Semercioğlu'nun dün Banu Güven hakkında yazdıklarını üzülerek okudum.
Semercioğlu diyor ki, "Muhtemelen Banu Güven'den bir süre daha NTV'den nasıl 'kovulduğunun' hikayesini dinlemeye devam edeceğiz..." Şimdi bu sözden ne anladınız siz? Sanki Banu Güven topu elinden alınan mahalledeki bir çocuk ve her gün bir gazeteye mi ağlıyor?
Güven medyada önemli bir şahsiyettir. Öncelikle çekirdekten, muhabirlikten yetişip mesleğinde en iyi yere gelmenin sembolüdür.
Bugün gazetecilik okuyan bir genç için Güven, "Demek ki, herkes bulunduğu mevkiye paraşütle inmiyor.
Eğer çok çalışırsam ben de başarırım" demektir.
MİLYONLARI İLGİLENDİRİR
Böylesine önemli ve başarılı bir habercinin işinden ayrılmak zorunda bırakılması ya da kovulması milyonları ilgilendirir. Ne yani, Güven'i 14 yıl izleyen insanlara "Bu konu özel bir mesele, sizi ilgilendirmez" mi demeliyiz?
Gelelim yazının en can alıcı bölümüne: "Güven'in ısrarla Leyla Zana'yı yayına çıkarmak istemesi, çalıştığı kurumu zora düşürmekten başka bir anlam ifade etmez..."
Bu sözleri marjinal bir milliyetçi siyasetçi söylese es geçerim fakat bir gazetecinin bu tarz cümleler kurması bence acıklı bir durum. Ben de Zana'nın fikirlerine katılmıyorum ama konuşma hakkının olduğuna inanıyorum.
Bugüne kadar konuşmadığımız için binlerce insan hayatını kaybetti!
BANT ÇEKİM HİKAYESİ
Peki, bir haber kanalının Zana konuk edildi diye zor duruma düşmesine ne demeli? Basın olarak hangi noktaya geldiğimizin farkında mıyız? Otosansür denen illeti biz abartmıyor muyuz?
Emin olun böyle abartılı bir otosansürü hiçbir iktidar istemez.
Semercioğlu'nun şu sözleri de ilginç: "Leyla Zana'yla bant çekime bile yanaşmadığını biliyorum Banu'nun..."
Acaba gerçekler Semercioğlu'nun anlattığı gibi mi? Kanalın içinden birileri, Semercioğlu'na bu olayın kapanması için eksik bilgi fısıldamış olabilir mi? Şöyle bir sahne aklınıza getirsenize:
Leyla Zana'ya çok önceden canlı röportaj yapılacağı söyleniyor. Ve son gün "Leyla Hanım yayında sakıncalı laflar edebilirsiniz.
Banttan yayın yapalım mı?" demek zorunda bırakılıyorsunuz.
Bu teklifi Zana kabul eder mi?
Hiç sanmıyorum!
Peki, Güven gibi bir haberci bu teklifte bulunur mu? Yanıtını siz verin.
Bir de Semercioğlu "NTV, Banu Güven'e 'Ne yapıyorsun yavrucum sen' diye sormuştur" diye yazmış.
Yani kanalın bunu sorma hakkı olduğuna inanıyor yazarımız.
Eğer sormuşsa bu NTV'nin ayıbıdır.
Haklısınız sadece NTV değil, birçok kanalın ayıbı bu. Uzayda yaşamıyorum, bu anlayış dünyada da böyle.
Lakin bir kanal yönetiminin bir haberciye müdahale etmesini topluma olağan ve doğru bir iş gibi göstermek hatadır.
Bunu bir gazetecinin yapması ise daha büyük hatadır.