Atv'nin reyting rekorları kıran 'Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz' dizisinin 'Ünal Kaplan'ı Tarık Ünlüoğlu'nun, en büyük ressamlara taş çıkartacak güzellikte yağlı boya tablolar yaptığını biliyor muydunuz? Ben de bilmiyordum, ta ki Ünlüoğlu'nun kendisi gibi yetenekli olan oyuncu eşi Gülenay Kalkan, "Funda, bu hafta bize yemeğe gelsene" diyene kadar. Hayli sert görünümünün altında yatan müthiş esprileri ve sanatseverliğiyle Tarık Ünlüoğlu ve eşi, kapıda karşılıyor beni. Eve girdiğim anda önce duvarlardaki tablolar dikkatimi çekiyor, ardından heykeller, biblolar ve Gülenay Kalkan'ın yaptığı efsane yemeklerin etkisinde kalıyorum. İnanamıyorum çünkü daha bir gün önce İstanbul'a en yakın Yunan şehri Alexandroupoli'de tatil yapıyorlardı. Hangi ara geldiler, bu yemekler yapıldı? Masada yok yoktu; mezeler, börekler, kerevizler, dolmalar... Yemek öncesi sergi gezer gibi başlıyoruz tablolara bakmaya, onlar hakkında sohbet etmeye... Tarık Ünlüoğlu, bir tablosunu "Bak bunu 2012 yılında yaptım, nasıl?" diyerek gösteriyor bana. Çok şaşırıyorum, imzaya bakıyorum; Tarık yazıyor. İnanılmaz bir eser var karşımda, diğerini "Bunu da hasta olduğum bir gün yapmıştım" diyerek gösteriyor. Bahsettiği tabloda, yağlı boyayla yapılmış efsane bir at var. En sevdiği tablosu da evin antresinde duruyor; deniz ve gökyüzünün mavisinin birbirine girdiği resimde, uzaklara yelken açmış bir tekne ve onu izleyen insanlar var. Hepsine bayıldım. Deniz temalı yeni bir tabloya daha başlamış, onu da gösterdi. Resimde bir deniz ve tekne var ama gerisi yok. "Zaman bulursam bitireceğim" diyor ünlü sanatçı. Merak ettim, "Ne anlatıyorsunuz burada?" diye sordum kendisine, "Evin önünden geçen bir tekneyi yaptım" diyor.
EN ÇOK MAVİYİ KULLANIYOR
Tarık Ünlüoğlu, eserlerinde Devrim Erbil gibi maviyi çok kullanıyor. "Neden bir sergi açmıyorsunuz?" diye sorduğumda, bana şöyle yanıt veriyor: "Berlin'de sergi açmam için teklif ettiler ama ben kendim için yapıyorum, arkadaşlarıma hediye ediyorum. Mesela Oktay'a (Kaynarca) bir tane balıkçı tablosu hediye ettim; Bodrum'daki evine koydu." Ünlüoğlu'nun 6 yaşındayken yaptığı ilk tablo, Time dergisinin kapağındaki John Kennedy resmiymiş. Görenler "Aynısı olmuş bu, nasıl yaptın?" diyormuş. Yani Ünlüoğlu'nun içindeki Picasso, 6 yaşında ortaya çıkmış. Bence kesinlikle sergi açmalı Tarık Ünlüoğlu, bu eserleri herkes görmeli. Sanata yatkınlığımız ne seviyede olursa olsun, o ilk adımı atmadan devamı gelmez. Kim bilir belki sizin de içinizde bir Picasso yatıyor.
'SEYAHATİ ÇOK SEVİYORUZ SIKILMAYA VAKTİMİZ YOK'
Tarık Ünlüoğlu ve Gülenay Kalkan, tartışmasız en favori çiftlerimden; gerek uyumları, gerek dostluklarıyla birbirlerini tamamlıyorlar. Yeni okuduğum Nevzat Tarhan'ın kitabından bahsederken, "Türkiye'de çiftler birbirini tanımıyormuş" diyorum. Bunun üzerine Ünlüoğlu, "Tanıyıp da ne yapacaklar, tanımamak daha iyi" diyor gülerek. Müthiş ikiliye uzun beraberliğin sırrını soruyorum. Bu soruma Gülenay Kalkan yanıt veriyor: "Bunu hep soruyorlar ama galiba en önemlisi iyi arkadaş olmak. Bir de seyahat etmeyi çok seviyoruz, sıkılmaya vaktimiz yok. Çok geziyoruz, çok eğleniyoruz. O kadar çok seyahat ediyoruz ki; Oktay Kaynarca 'Sizin bavul kapının arkasında mı duruyor?' diye espri yapıyor." Bu arada Tarık Ünlüoğlu'nun bavul koleksiyonu varmış.
EN GÜZEL SERGİLER
Hafta sonunu İstanbul'da geçirecek sanatseverleri harika üç sergi bekliyor: 1- 'Jönler': Ressam Birim Erol'un, Yeşilçam temalı 'Jönler' isimli resim sergisi; Türk sinemasının usta oyuncularını sanatseverlerle buluşturuyor. Ayhan Işık, Münir Özkul, Zeki Alasya, Cüneyt Arkın ve Ediz Hun gibi 30 usta oyuncunun portrelerine yer verilen sergi, 7 Şubat'a kadar Hidden Coffee House Bebek'te ziyaret edilebilir. 2- 'Uyuyor musun?': Işıl Arısoy Kaya'nın; bilinçaltında yatan imgelerin yüzeye çıkışına ve insanın özünü bulma yolundaki arayış sürecine odaklanan 'Uyuyor musun?' başlıklı ilk kişisel sergisi görülmeye değer. Sergi, 24 Şubat'a kadar Karaköy Mixer'de. 3- 'Karmaşık Düzlem': Sergideki yapıtlar; karmaşık düzlem olgusunu, onu sıkça bağdaştırdığımız dijital teknolojiler yerine resim, heykel, fotoğraf gibi temel teknikler üzerinden araştırıyor. Ahmet Duru manzara kavramını damıtmaya, onun özüne inmeye yönelik deneylere girişmiş. Sergide Gamze Zorlu izleyiciyi kendi kurguladığı kolaj mekanlarda, Gözde Başkent ise 'ya kaç ya savaş' eyleminin eşiğinde asılı bırakıyor. Sergi, 19 Şubat'a kadar Nişantaşı Merkür'de görülebilir.
TEŞEKKÜRLER!
Futbolcuların sanata olan merakını ve hangi eserlere sahip olduğunu geçtiğimiz cumartesi bu köşede okumuştunuz. O günden sonra sayısız e-posta ve sosyal medyadan mesajlar aldım. Herkes 'Bize futbolcuların bu yönünü gösterdiğiniz için teşekkür ederiz' diyordu. Gazetemizin en sevdiğim kalemlerinden Yüksel Aytuğ da köşesinde bu konuyla ilgili şunları yazdı: 'Genellikle aşk kaçamakları, bar önündeki sarhoş halleri ya da eşlerine aldıkları milyonluk otomobilleri ile magazin sayfalarında görmeye alıştığımız ünlü futbolcuların pek çoğu meğer sanat aşığıymış. Yıllardır bu köşede aynı şeyi yazar dururum; 'magazin sadece kaçma kovalamacadan ibaret değildir' diye. Funda, tonla sözümü bir haberle özetlemiş." Bu sözleri meslek büyüğümden duymak beni çok mutlu etti. Teşekkürler siz okurlar ve değerli Yüksel Abi.