8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın kızı Zeynep Özal, babasının ölüm yıldönümünde GÜNAYDIN'a çok özel açıklamalar yaptı...
■
Turgut Özal'ın kızı olmak sizi nasıl etkiledi?
Baba olarak çok özeldi. Ben sadece babamı değil, en yakın arkadaşımı da kaybettim. Öleli 28 yıl oldu ama sesi hâlâ kulaklarımda. Onu her gün özlüyorum. Ben Turgut Özal'ın kızı olmakla hep gurur duydum. Hiç unutmadığım bir sözü var; "Öldükten sonra yaptıklarımı daha iyi anlayacaklar" diye. Gerçekten öyle oldu. Babam hep ülkesi için hizmet etti. Halkla iç içeydi, onların dertlerini dinlerdi. Yeniköy'deki evimize gelirken taksi durağı vardır. Mutlaka o durağa uğrar, onlarla çay içmeden eve gelmezdi. İnsanlara hep hoşgörülü davranırdı. Gençlerin fikirlerini önemsiyordu. Onlarla da temas içindeydi...
YOLLARIMIZ HARİKA
Ancak tüm bunlara rağmen, babama 'diktatör' diyorlardı. Diktatör olsa halkla iç içe olur muydu? Onların dertlerini, düşüncelerini dinler miydi? Babam 'diktatör' sözüne çok üzülüyordu. Şimdi de Cumhurbaşkanı Erdoğan için aynısını yapıyorlar. Babama yaptıkları gibi ona da 'diktatör' diyenler var. Gerçekten ayıp, çok yanlış buluyorum. Erdoğan diktatör olsa herkes fikrini açıkça söyleyebilir miydi ya da tenkit edebilir miydi? Bakıyorum herkes fikrini, eleştirilerini söylüyor. Muhalefet yapmak iyi olan şeyi eleştirmek değil. Yanlışı eleştirirsin ama doğruyu da takdir etmek gerekir. Babamın muhalefet anlayışı buydu. Şimdi öyle değil. Muhalefet yapmak için her şey eleştiriliyor. Babam yol, baraj, köprü yaptığında yine eleştirildi. Babamın da çok üstüne geldiler. Şimdi de Erdoğan'a benzer şeyleri yapıyorlar. Yollarımız muhteşem oldu, kazalar azaldı. Şehirlerarası seyahat konforlu oldu. Osmangazi Köprüsü gibi bir köprü yapmak babamın en büyük hayallerinden biriydi. Taşımacılık çok önemli bir atılım. Ben de kullanıyorum, şahane bir köprü. İstanbul Havalimanı gurur duyulacak bir proje. Bazıları yıkılsın istiyor. Böyle bir vizyonsuzluk olabilir mi? Ülkemiz savunma sanayinde de çok güzel bir noktaya geldi. Babam yaşasaydı gurur duyardı savunma alanındaki atılımlarımızdan. Babamın da hayaliydi çünkü savunma sanayimizi üst noktalara taşımak. Sağlıkta da çok iyiyiz. Oğlumun biri Belçika'da yaşıyor. Pandemi sürecinde neler yaşadığına şahidim. Ülkemizin hastaneleri çok iyi, sağlık çalışanlarımız da muhteşem. Ben Mersin'in bir ilçesinde oturuyorum. İlçemde bile iki tane her açıdan son teknoloji ile donatılmış devlet hastanesi var. Halka böyle hizmet götürmek çok önemli. Bunlar takdir edilmeli. Babam "Halkım yapılan tüm hizmetleri görür ve kıymetini anlar" derdi. Yani kim ne derse desin, halkımız da görüyor.
■
Babanızla en son ne zaman görüşmüştünüz?
Ölmeden bir gece önce telefonda konuşmuştuk. 19 Nisan oğlumun doğum günüydü. Onu görmeye İstanbul'a gelecekti. Bana önce "Hastaneye kaldırdık" dediler. Uçakla Ankara'ya gittim. Hatta uçakta Rahmetli Türkeş ile karşılaştık. Babamla birbirlerini çok severlerdi. Babam öldükten sonra Efe ile beni Ankara'ya çağırdı, "Bundan sonra bir şeye ihtiyacınız olursa ben yanınızdayım" dedi. Bunu söyleyen tek lider rahmetli Türkeş'ti. Hastaneye gittiğimde ise babamın yoğun bakımda olduğunu söylediler. Meğerse ölmüş, bayrak yarıya inmiş. Babamı son kez görmek için yanına girdim. Onunla vedalaşmak o kadar zordu ki. Bir hatırası kalsın diye bir tutam saçını kestim. Onu öyle özlüyorum ki... Hâlâ sesi kulaklarımda. Onun için her gün dua ediyorum. Sadece öldüğü gün değil, onu her gün anıyorum. Çok erken gitti. Ülkemiz için büyük hizmetler vermiş biriydi. Beş sene daha yaşasa ülkemiz farklı yere giderdi. Ben eceliyle de öldüğünü düşünmüyorum. Zaten mezarı açıldı ve zehir çıktı bedeninden.
BÖYLE BİR KÜLLİYE İHTİYAÇTI, TÜRKİYE'YE VE CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINA ÇOK YAKIŞTI
■
Siz hem başbakanlık, hem de cumhurbaşkanlığı köşkünde yaşadığınız için sormak istiyorum; külliyeyi nasıl buluyorsunuz?
Ben iki köşkte de yaşadığım için
yakından biliyorum, böyle bir külliye
ihtiyaçtı. Köşklerde Cumhurbaşkanı
ofisleri ve yabancı misafirlerle
görüşmeler için çok eksiklikler vardı.
Türkiye için gerekliydi. Bu şahsa
değil ülkemize ait... Türkiye'ye ve
Cumhurbaşkanlığı makamına yakışan
bir külliye oldu. Bu nedenle
yapılan eleştirilere hiç katılmıyorum.
ADNAN KAHVECİ EN SEVDİĞİ İNSANLARDAN BİRİYDİ
■
Babanıza düşkün müydünüz?
Ben babamın kızıydım.
Annem hep babama "Kızına
hayır demeyi öğren" derdi.
Babam bana hayır demezdi
çünkü. Onunla gerçekten
çok güçlü bir bağımız vardı.
Onun sesini duymadan yapamazdım.
Babamla saatlerce
konuşurduk. Rahmetli Adnan
Kahveci, ben ve babam, sık
sık bir araya gelip uzun uzun
sohbet ederdik. Kahveci, babamın
en sevdiği insanlardan
biriydi. O öldüğünde "İçim yanıyor"
demişti. Zaten partiyi
ona bırakmayı düşünüyordu.
Kahveci, babamla her şeyi
konuşur, onun rahatlıkla yüzüne
eleştirilerde bulunurdu.
Babam onun fikirlerine çok
önem verirdi. Onun kaybı babamı
çok etkilemişti.
BABAM ERDOĞAN'I ÇOK BEĞENİYOR ÇALIŞKAN BULUYORDU
■
Babanızın, dönemin siyasi liderle riyle ilişkisi nasıldı? Siz bunun yakın şahidisinizdir diye sormak istiyorum..
Siyasi rakipleriyle saygılı bir ilişkisi
vardı. Babam biraz önce de söyledim;
Rahmetli Türkeş'i çok severdi. Rahmetli
Erbakan'ı da çok zeki ve çalışkan
bulurdu. Rahmetli Demirel, İnönü ve
Ecevit ile de iyi ilişkileri vardı. Babam
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı da tanıyordu.
Onu çok beğeniyordu ve çok
çalışkan buluyordu. Babam sadece
Türkiye'deki değil, dünyadaki liderlerle
de güzel bir ilişki yürütüyordu. Yurt
dışından sık sık ziyarete gelen siyasetçiler
olurdu.
ASIM'LA EVLENDİĞİMDE BABAM KÜSMÜŞTÜ BANA
■
Babanızla fikir ayrılığı yaşayıp, görüşmediğiniz zamanlar oluyor muydu?
Babam benimle küs kalamazdı.
Annemle küs kalıp uzun
süre konuşmadığım dönemler
oldu ama babam küs kalmaya
dayanamazdı. Babam, Asım'la
evlendiğim zaman yanlış anlaşılmalardan
dolayı küsmüştü
bana. Ama kısa sürdü, barıştık.
Bizim ailede erkekler anneme,
ben de babama düşkündüm.
Annem otoriterdi ama babam
öyle değildi. Ben annemle
mesafeliydim ama babamla
çok yakındık.
Bana küçük
yaşımdan itibaren
ayakları
yere basan,
güçlü bir birey
olmayı öğretti.
Babamla Dünya
Bankası'nda
çalışmak için
ABD'ye birlikte
gittik. Orada
liseye yazıldım.
Okula giderken
çalışmam için
beni teşvik
etti. Daha o
yaşlarımda hem bir tavukçu da
çalıştım, hem de okula gittim.
Kazandığım ilk parayı harcamaya
kıyamamıştım. Babam
"Alın terinin kıymetini daha iyi
anlamışsındır" demişti. Şimdi
düşünüyorum bana o zamanki
çalışmam çok şey kattı. "Ticarette
iki üç adım değil, 50 adım
ötesini düşünerek hareket et.
Bir de kul hakkıyla öbür tarafa
gitme" diye vasiyette bulundu.
Türkiye'ye döndükten sonra
ticaretle uğraştım ve kendi
paramı kazandım. Babam parti
kurmadan önce benim kendime
ait evim, arabam vardı.
O JAGUAR İÇİN PARA ÖDEDİK AMA HEDİYE DİYE YALAN HABER YAPILDI
■
Babanızın siyasetçi olmasından dolayı basın sizinle ilgili de sık haber yapıyordu... Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Ben hep mütevazı bir hayat
yaşadım, babamın siyaset
yaşamı hayat standartlarımı
değiştirmedi ama yine de medya
çok üzerime geldi. Babam
başbakan seçildi, ben bir hafta
sonra boşandım. Boşandıktan
sonra yanımda kimi görseler
damat adayı diye yazıyorlardı.
Babam gerçekleri bildiği için
üzülmüyordu ama biz etkileniyorduk.
Babam sadece hakkımda
çıkan 'Jaguar' haberine
çok üzülmüştü. Maliyet fiyatına,
kendi arabamı verip üstüne para
verdiğim halde yalan haber
yapıldı. Arabamın senetleri bile
elimdeydi. Jaguar'ın sahibi bize
hediye etmek istemişti ama
kabul etmemiştik. Medya üstümüze
geldi, babamı siyasette
yıpratmak isteyenler bunu ailesi
üzerinden yapıyordu. Şimdi
benzer şeyi Cumhurbaşkanı ve
ailesi için de yapmak istiyorlar.
Yalan haberlerle siyasette yıpratmak
için ailesinin üzerine
gitmeye çalışıyorlar. İnsanların
ailesi özeldir, çocuklar, damatlar
üzerinden siyasetçileri
hedef göstermek yanlış. Hiçbir
siyasetçi böyle bir durumla
karşı karşıya kalmamalı.