66 yaşındaki Üsküdar Üniversitesi Rektörü ve NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, iki oğlu ile birlikte çalışıyor. Üstelik oğulları, babalarının yöneticisi. 38 yaşındaki A. Furkan Tarhan, üniversitede mütevelli heyet başkanı ve hastanenin idari direktörü. 25 yaşındaki Fırat Tarhan ise üniversitede kurucu vakıf yönetim kurulu üyesi ve hastanede yönetim kurulu üyesi. İşte Tarhan Ailesi...
PROF. DR. NEVZAT TARHAN
"Oğullarım ile aynı çatı altında çalışmak ve yaşamak, gerçekten ifade edilemeyecek kadar mutluluk ve huzur verici bir duygu. Furkan, üniversitede öğrenci iken ders dışı zamanlarında bile kendiliğinden gelip bana yardım ederdi. İkinci oğlum Fırat da bu sene üniversiteyi bitirdi ve hemen dört elle çalışmaya başladı. Ne kadar şükretsem az diyorum. Çocuklarımın annesi rahmetli eşim Nermin'i 2009 yılında kaybetmiştim; onun burukluğuna çocuklarımın vefası büyük teselli oldu. Furkan'ın eşi Müjgan kızımın da iki torunuma ve ailemize kattığı pozitif etki de ayrı bir sevinç vesilesi, bunu ifade etmem yerinde olur. Allah'tan hepimize hep daha güzel günler göstermesini diliyorum. Şükür nimeti ziyadeleştirir prensibine ailece uymaya çalışıyoruz. Biz Fenerbahçeli'ydik. Bir gün bana Furkan, 'İzin verirsen ben Galatasaraylı olmak istiyorum' dedi. Üzülsem de 'Hayat senin, karar senin' dedim. Kararları birlikte alma alışkanlığımız nedeniyle şimdi de birçok problemin üstesinden birlikte geliyoruz."
FURKAN TARHAN
"Babamla çalışmam, rahmetli annem Nermin Hanım'ın hayaliydi. Ama benim böyle bir hedefim yoktu. 90'lı yıllarda muayenehanesi olan bir doktorun gelecekte hastane ve üniversite kuracağını o dönemde hayal etmediğim için kendimi olabildiğince geliştirip kendi işimi yaparım diye planlıyordum. Liseden mezun olur olmaz üniversite hayatımla birlikte çalışmaya başladım. Kurumlarımız büyürken her alanda çalışma fırsatım oldu. Bu da benim için avantajdı. Öğrenerek ilerledim. Sürekli de öğreniyorum. Aslında işleri babam ile beraber yönetiyoruz ancak görev tanımlarımız net şekilde ayrı. Sistem kurup sistemi işletmek gibi bir yönetsel anlayışımız var. Çakışan ve ortak karar verilen işlerde de fikir alışverişimiz var. Tabii ki son söz babama aittir. Bugüne kadar sorun yaşamadık çok şükür. Kardeşim Fırat da okulunu yeni bitirdi. İşin mutfağından öğrenmeye başladı. İnşallah zamanla en büyük yardımcımız olacak ki şimdi de büyük desteği oluyor. Biz çok güzel bir üçlüyüz, keşke annemiz de bu günlerimizi görebilseydi."
FIRAT TARHAN
"Annemi kaybettiğimizde 16 yaşındaydım. Babam bize hem anne, hem baba oldu. Babamın yıllardır sürekli artan iş yoğunluğunu, işine gösterdiği titizliği gözlemlemekteyim. Babamı, desteklemenin güzel olabileceğini düşündüm. Ayrıca yıllardır yapılanları göre göre işe ısındım ve sağlık, eğitim sektörünün çok önemli olduğunu anladım. Bu yüzden de babamı yalnız bırakmamak adına, abimle ve babamla çalışmak istedim. Ağırlıklı olarak işin mutfağında bulunarak kendime bir şeyler katmaya çalışıyorum. Bu konuda babam ve ağabeyim Furkan bana çok destek oluyorlar, onların tecrübelerinden faydalanıyorum. Annemin de bizim bu günlerimizi görmesini çok isterdim."
'HASTA-HEKİM İLİŞKİSİ DOKTOR DEDEMDEN MİRAS'
Memorial
Bahçelievler Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü'nden Prof. Dr. Erhun Eyüboğlu, üç kuşak doktor olan bir ailenin ikinci kuşak bireyi. Babası Op. Dr. Kamuran Eyüboğlu'nu rol model alan ve onun etkisi ile doktor olan Prof. Eyüboğlu, ailenin üçünü kuşağı oğlu Op. Dr. Atilla Eyüboğlu'nun da bu mesleği seçerken kendisinden ilham aldığını söylüyor. İşte Eyüboğlu Ailesi...
PROF. DR. ERHUN EYÜBOĞLU
"Mesleki başarısı, etik duruşu ve hastaları ile olan insani ilişkileri ile idolüm olan babam, bu mesleği seçmemdeki en etkili kişi oldu. Çok iyi bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanıydı. Onun da ötesinde sevecen ve yardımsever bir insandı. Hastaları ile kurduğu ilişki çok özeldi, ihtiyacı olan her hastaya gönülden hizmet ederdi. Böyle bir babanın oğlu olarak tıbba ve sağlığa ilgim de çok küçük yaşlarda başladı. Akademisyen olduktan sonra belli bir bilgi birikimi sayesinde, hayranlıkla izlediğim babama mesleki açıdan fikir vermeye başladım. Örnek aldığım ve benim için rol model olan babamın bir süre sonra en büyük destekçisi ve adeta hocası oldum. Oğlum Atilla da dedesi ve babasından gördüklerinden etkilendi, o da estetik cerrah olmayı tercih etti. Tıp mesleğinin insani boyutu konusunda beni örnek alan oğluma, ben de artık kendi alanı ile ilgili tıbbi bilgileri danışıyorum. Ameliyat ettiğimiz ve yara problemi olan bazı hastaların konsültasyonu için ondan destek alıyor, tedavi için fikrini soruyoruz. Baba oğul artık birlikte hasta değerlendirir duruma geldik ve bu beni çok mutlu ediyor. Geçmişte babamla benim aramdaki o fikir alışverişi, şimdi benimle oğlum arasında oluyor."
OP. DR. ATİLLA EYÜBOĞLU
"Mesleğimin insani boyutu konusunda, babamın ve dedemin hastalarına davranışlarını her zaman örnek aldım. Bizim ailemizde, insanların size duyduğu minnet duygusunu hissetmek çok önemlidir. İnsani boyut her zaman ekonomik kazançtan öndedir. Ben dedemden de, babamdan da böyle gördüm. Çünkü tıp mesleği bunu gerektirir. Hasta-hekim ilişkisini dededen kalma bir miras olarak sahiplendim ve ben de onların yolunda yürümeye çalışıyorum."
'BABAMA VE KENDİMİZE FAZLA ZAM YAPMIYORUZ'
33 Yaşındaki
Hamdi Bahçeci, 29 yaşındayken babası Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Bahçeci'nin tüp bebek kliniklerinin başına geçti. Dört yıldır babasıyla birlikte klinikleri yönetiyor, babasının maaşına bile Hamdi Bey karar veriyor. İşte Bahçeci Ailesi...
PROF. DR. MUSTAFA BAHÇECİ
"Şirket büyüdükçe aileden kişilerin işin içerisinde olmasını istiyorsunuz. Bir de Hamdi finans konusunda eğitimler aldı. Böyle eğitimli birinin gelip bizim kurumsal yapımıza destek olması bizim açımızdan bir kazançtır. Yani Hamdi benim oğlum olmasının yanında iyi bir profesyonel yöneticidir. Zaman zaman görüş ayrılıklarımız da oluyor tabii ki. Bir kere ayrı nesillerdeniz. O benden çok daha küçük. Öyle olunca da dünyaya bakışlarımız farklı oluyor. Ancak insanın oğlunun her zaman yanında olması müthiş güven veren bir his. Maaşımı oğlum veriyor diye de, yöneticilik yaptığı için de hiçbir sıkıntım yok; ben de rahat rahat sevdiğim işi, yani hekimliğimi yapabiliyorum. Gelinim ve oğlum ile çalışmaktan son derece mutluyum."
HAMDİ BAHÇECİ
"Babayla çalışmak çok daha rahat bir ortam, bence aynı şey babam için de geçerlidir. Belki başka bir yerde olsak bir hatamızda kapının önüne konabiliriz ama burada bir hata yaparsak kendimize zarar vermiş oluruz. Üstelik maddi konularda da kendimize de, babama da çok zam yapmıyoruz. Yani kimseye torpil yok; babamız olsa bile…"