Birazdan bu köşede benden duymaya hiç de alışık olmadığınız son derece iddialı sözler, hatta kehanetler okuyacaksınız. Şimdi bir zahmet elinize kalemi kağıdı alıp günün tarihi ile beraber şu ismi yazarak saklayın: Aziz Kiraz...
Onu birkaç yıl önce Liselerarası Müzik Yarışması'nda solist olarak izleyip hayran kalmıştım. Ardından geçen yıl ödül almak için gittiğim Mimar Sinan Güzel Sanatlar Lisesi'nin gecesinde grubuyla birlikte sahne alıp hepimizin ağzını bir karış açık bırakan bir konser performansı sergilemişti. Durur muyum? Ertesi gün şöyle yazmıştım: 'Bana ödül vermeseler de olur. Ben her yıl bu geceye sırf Aziz'i dinlemek için gelirim...'
İşte o Aziz, önceki akşam yarışmacı olarak katıldığı O Ses Türkiye'de hem jüriyi, hem salondakileri, hem de ekran başındaki milyonları büyüledi. Önce opera tarzı bir Napoliten şarkı okudu. Millet henüz şoku atlatmaya çalışırken bir de Ebru Gündeş şarkısı patlatmasın mı! Ben onun müzik yelpazesinin genişliğini, gırtlağının her çeşit müziğe elverdiğini biliyordum da, bilmeyenler üzerinde gerçekten 'sarsıcı' bir şok dalgası yarattı. Bu müthiş gösterinin ardından jürinin övgü cümlelerinin ardı arkası kesilmedi. O ise Ebru Gündeş hayranı olduğunu itiraf etmesine rağmen Hadise'yi seçerek sürprizli şovunu bir başka sürprizle taçlandırdı.
Şimdi gelelim iddialarıma ve kehanetlerime...
Aziz Kiraz, önümüzdeki 20 yılın yeni Megastar'ı olacak. Dün itibariyle sosyal medyada çığ gibi büyümeye başlayan genç kız hayranları onu zirveye taşıyacak.
17 yaşındaki Aziz, bu yarışmanın birincisi olup Hadise'ye ilk şampiyonluğunu tattıracak. Bitmedi. Aziz'in ünü sadece Türkiye ile sınırlı kalmayacak. Dünya, Justin Bieber'ın daha olgun ve aklı başında olanıyla tanışacak.
Ben Barış Akarsu'dan sonra genç bir şarkıcının onun gibi sahneye çıkıp da enerji patlaması yaratacağına, seyirciyi daha ikinci dakikada avucunun içine alacağına açıkçası ihtimal vermiyordum. Tabii ki Barış'ın yeri ayrı ama Aziz yıllar sonra bana benzer duyguları hissettirdi. Bu çocuğu çevreleyen enerji halkası gerçekten de göz kamaştırıyor. Tarzı, bakışları, giyim kuşamı, muhteşem sesiyle birleştirdiği teatral yetenekleri eğer iyi bir yapımcı, işini bilen bir menajer ve onu tehlikelerden koruyup kollayacak, rehber olacak bir 'ağabey' ya da 'abla' ile buluşursa, bu kehanetlerimin gerçekleşmesi fazla süre almayacak.
Şimdi Aziz'in önünde bir tek engel var: Kendisi... Eğer şöhret gözünü kamaştırmaz, 'ben oldum' hissine kapılmaz, çalışmaya, üretmeye, kendini geliştirmeye devam ederse, beni de, ona güvenen diğerlerini de mahcup etmez. Bu tehlikeyi ortadan kaldıracak en büyük güç ise yanı başında duruyor: Ona harika bir temel eğitim veren, müzik öğrenimi görmesini, müzik için yaşamasını destekleyen ailesi...
Aziz'i izlemek bana öyle iyi geldi ki... Ekranın çöle döndüğü şu günlerde su gibi Aziz oldun be evlat!
