YOK MU BALIK AVLAYAN!
Diyorum ki, "Ya bu adamlar bambu liflerinden kendilerine olta yapsa, etrafta bolca bulunan dikenlere böcekleri takıp balık avlamaya çalışsa olmaz mı?" Ortalıkta aç aç gezip birbirlerine laf yetiştireceklerine protein ihtiyaçlarını karşılasalar mesela.
Tamam, birbirlerine laf da yetiştirsinler, sonuçta bu bir televizyon şovu; ama adının içinde 'survivor' kelimesi olan bir programın tamamında tava tencere yıkayan, çamaşır çitileyen insanlar görmek de bunaltıyor.
Bir de Master Chef var. Hani son dönemlerde, juri üyelerinden birinin agresif tavırlarıyla gündeme gelen yarışma. Adı Master Chef olunca, insan az çok elinin lezzeti olan yarışmacılardan iyilerinin seçileceğini, belli bir eğitimden geçtikten sonra da elene elene en iyisinin kalacağını falan bekliyor.
Birkaç bölümdür yarışmayı takip ediyorum. Şef adaylarının birçoğu yemeğin; tuzunu, yağını, biberini bile ayarlayamıyor.
Geçen hafta üç kişinin yarıştığı eleme turunda, yarışmacılardan 45 dakika içinde çorba yapmaları istendi. Üstelik malzemelerini de kendileri belirleyecekti. Sonuçta ortaya bir tane püre kıvamında karidesli sebze, bir tane karnabahar çorbası, bir tane de etlipirinçli çorba çıktı.
Şu memlekette sokaktan 10 kişiyi çevirin en az yarısı, içilebilecek durumda mercimek veya yayla çorbasını koyar masaya. Yarışmacıların pişirdiği çorbaları ortalama bir Türk evinde servis etseniz, kavga çıkardı; o derece. Zaten jüri üyeleri de mecburiyetten birer kaşık yiyebildi.
Tamam herkes anasının karnından şef doğmadı da, adı 'Master Chef' olan yarışma için seçilmiş insanlar da bir tas çorba kaynatabilsin kardeşim. Ya da yarışmanın adını "Amatör Chef" koyun, olsun bitsin…
Televizyon programlarının eğlence mantığıyla hazırlanmasına itirazım yok. Ama her şeyi 'az sonra' mantığıyla kurgulayıp işin doğasından uzaklaşmanın da âlemi yok…
Survivor dediğin bir balık avlasın... Master Chef dediğin bir çorba kaynatabilsin...
Beklentim bu...