Müzayede dünyasının en heyecanlı haberi Mustafa Kemal Atatürk'e ait minyatürlü bastonun açık artırmada satılacak olmasıydı. Üstelik bastonun geliri Türk Eğitim Vakfı'na bağışlanacaktı. Bastonun Atatürk'e 1932 yılında Şah Rıza Pehlevi tarafından hediye edildiği belirtildi.
Gelin görün ki müzayedenin iddia ettiği baston ortada yoktu. Kültür ve Turizm Bakanlığı inceleme başlatırken müzayedeyi düzenleyecek Arthill Müzecilik, bastonun Atatürk'e ait olduğu yönündeki ifadeleri internet sitesindeki duyurudan kaldırdı. Müzayede şirketi böyle bir hataya nasıl düştü?
Araştırması yapılmadan böyle bir duyuru nasıl ve neden gerçekleşti? Belli ki birileri müzayede şirketini kandırmış, büyük bir talihsizlik. Peki ya biz şimdi o satılacak diğer eserlere nasıl güvenelim? Örneğin 19'uncu yüzyıla ait saray işi altın kakma savatlı gümüş Sultani Piştov ve Harbisi/ Eslah-ı Ramiye (6500 dolar) gerçek mi, değil mi? Biri bizi aydınlatabilir mi lütfen?
Ev sinemaları çok revaçta
Pandeminin hayatımıza girmesiyle pek çok şey değişti, ihtiyaçlarımız ve taleplerimiz salgın koşulları doğrultusunda şekillenmeye başladı, yeni trendler ortaya çıktı. Örneğin sinemaların kapanmasıyla birçok kişi kendi sinemasını bahçesine ya da odasına kurmuş. Perde satışları da patlamış tabii. Biraz araştırdığımda Anker'in D&R ile birlikte dünyanın ilk Nebula Deneyim Merkezi'ni hayata geçirmesinin etkisinin büyük olduğunu gözlemledim.
Anker Türkiye, İsrail ve Orta Asya Ülke Müdürü
Cem Bodur, ev sinemalarının yükselişiyle ilgili şunları söylüyor: "Pandemi, günlük hayatımızı ve sosyal aktivitelerimizi de değiştirdi. Kalabalık ortamlarda daha az vakit geçiriyor, hijyene ve sosyal mesafeye daha fazla dikkat ediyoruz. Bu durum da sinemalar, konser alanları, spor salonları gibi kalabalık ve kapalı alanlarda sosyalleşme konusunda tüketicilerin tereddüt etmesine neden oluyor. Ancak bu, tüketicilerin eğlence ve dev ekran keyfinden mahrum olması anlamına gelmiyor. Açık alanda ya da evde sinema keyfini yaşatmak için çok yönlü akıllı projeksiyon cihazlarımızı geliştirdik ve sonuçlar gayet iyi."
Hediye ettiğiniz eser müzayedede satılırsa ne hissedersiniz?
Ünlü bir online müzayede platformunu takip ediyorum, çok sevdiğim usta bir sanatçının eseri büyük bir paraya satılıyor... Müzayedeleri takip edenlerde şöyle bir durum vardır genelde: 'Ah nasıl kaçırdım bu eseri?' Ben ise daha pozitif bir yerden bakarım olaya, 'Mutlaka bir benzeri vardır sanatçıda' derim. Aynen anlattığım gibi; bir arkadaşım için satılan eserin sanatçısına, eserin bir benzerinin olup olmadığını sordum. Sanatçı önce "Öyle bir eserim yok ama göster bakayım nasıl bir şey?" diye sordu. Eserin fotoğrafını açtım gösterdim, sanatçı şokta: "Ama ben bunu çok sevdiğim bir arkadaşıma hediye etmiştim."
O an ben böyle bir durumu ona istemeden de olsa haber verdiğim için çok üzüldüm ancak onun üzüntüsü çok başkaydı: "Acaba durumu mu kötü, o yüzden mi satmış benim eserimi?"
Empati yapması gerçekten de zor bir durum ama siz hediye ettiğiniz eserin müzayedede satıldığını görünce ne hissedersiniz? Gidip hesap mı sorarsınız, hemen küser misiniz? Ya da acaba durumu kötü mü diye düşünürsünüz?