Ünlü şef Anthony Bourdain'in "Bir insanla ne zaman yemeğini paylaşırsın, o zaman onun hakkında gerçekten bir şeyler öğrenebilirsin" sözünden yola çıkarak, son yıllarda TV dizilerinde de rol alan opera sanatçısı Aslı Omağ ile buluştum. Omağ ile fazla kilolarımıza nazire edercesine, Bourdain'in sözüne uygun bir buluşma gerçekleştirdik. TRT'nin sevilen dizisi 'Kalk Gidelim'de 'Meryem' karakterini canlandıran sempatik oyuncu ile Çengelköy Kokoreççisi Yediren Adam'da hem yemek yedik, hem de görünenin ardındaki hayatına dair sohbet ettik...
Asıl işiniz opera sanatçılığıyken oyunculuk nereden çıktı?
Asıl işim opera, yani müzikli konuşma diyebiliriz. 1984 yılında özel statüyle konservatuvara girmiştim, 1985 yılında da İstanbul Şehir Tiyatroları'nda maceraya atıldım. Bir gün Funda Postacı ses tellerinden rahatsızlanınca, Şehir Tiyatroları'nın başındaki Gencay Gürün beni dersten çağırttı ve Funda Hanım'ın yerine oyuncu olarak beni koydu. Akabinde hemen stajyer kadrosuna alındım ve Şehir Tiyatroları'nda 10 yıl boyunca stajyer unvanıyla kalan bir oyuncu oldum.
Onca yıl neden kadroya alınmadınız?
Çünkü ben operacıyım ve bunun okulunu okudum. Tiyatro oyuncusu değildim ve bu konuda alaylı olarak ilerledim. 10 yıl Şehir Tiyatroları'nda kalmak benim için çok güzel bir okul oldu.
'Opera, müzikli konuşmadır' dediniz. Acı, mutluluk, hırs, hüzün... Bu müzikli konuşmada hayatınızın teması neydi?
Benim için hepsi çünkü dramatik olduğum için birazcık yoruma dayalıyım. Dramatik koloratur sopranoyum ve en iddialısı olarak bunu gösterirler. 32 yıldır bu işi yapıyorum ama her gün bir şeyler öğrenmeye devam ediyorum. İddialı olduğumu bilmiyordum ama bu kadar deneyimden sonra bir yıldır kendi alanımda biraz ukalalık yapmaya başladım.
Opera sanatçısı olmak için fiziksel olarak iri olmak mı gerekiyor?
Şart değil, böyle bir şey yok. Cidden incecik insanlar opera yapıyor. Çok zor eserler var; sadece Wagneryen olanlar, yani Wagner yapanlar dört saat sahnede oldukları için kulise geçip et yerler ve sonrasında tekrar devam ederler. 'Şişman olunca ciğerlerin daha geniş olur' gibi bir düşünce yok. Ben Galatasaray Spor Kulübü'nde profesyonel yüzücüydüm ve sporu bıraktığım için kilo aldım.
SEZEN AKSU, DİŞİ ORHAN GENCEBAY'DIR
Opera sanatçılığının doğru anlaşıldığını düşünüyor musunuz?
Maalesef çok zor ama bu bizim kültürümüzden kaynaklanıyor. Belki de Doğu müziklerini dinlemeye alıştığımız için böyle... Doğu coğrafyalarında da opera var ama biz biraz daha oryantalistiz. Yine de arabesk ya da türkü dinlediğimde, içinde klasik nüanslar olduğunu görüyorum.
Ünlü isimlere albümlerinde eşlik ettiğinizi biliyorum. Kimlerle çalıştınız?
Ajda Pekkan'ın klasiklerden itibaren neredeyse bütün albümlerinde, Sezen Aksu'nun 'Işık Doğudan Yükselir' ve 'Kardelen', Fahir Atakoğlu'nun '12 Mart', Sertab Erener'in 'Lal' projelerinde vokaldim. Kendimi müzik alanında dinozor gibi hissediyorum çünkü çalışmadığım kimse kalmadı.
Sezen Hanım'ın sizde özel bir yeri var ve kendisiyle ilgili bir tespitte bulunmuşsunuz. Nedir o?
Orhan Gencebay nasıl ki arabeskin kralıysa, Sezen Aksu da Türk pop müziğinin arabesk formatındaki kraliçesidir. Yani Sezen Aksu, dişi Orhan Gencebay'dır. Pop ile arabeski çok iyi harmanladığı için de biz onu böyle hissetmiyoruz. Özellikle Onno Tunç döneminde yapılan eserlerdeki tını ve nağmelere baktığınızda bunu görebilirsiniz.
KUSURLARIMI ÇOK SEVİYORUM
"Şunu unutmayalım; aslında hayat kusurluyken insanların kusursuz olmasını bekleyemeyiz ve kusur güzel bir şeydir. Dolayısıyla kusurları sevmek lazım... Bende çok kusur var. (Gülüyor) Ama onları çok seviyorum. Mesela bazı konularda çok safım ya da bile bile saflık yapabiliyorum. Bazen keşke insanoğlunu bu kadar erken yaşta tanımasaydım diyorum. Bu gerçekle yüzleşmek; kendinize ket vurmaya, duvarlı ve sert olmaya sebep oluyor."