Asker selamı veriyoruz, milletçe... Sporcusundan Cumhurbaşkanına, sanatçısından Milli Savunma Bakanı'na, ilkokul öğrencisinden gazi dedemize kadar hepimiz, gururla, onurla şanlı Mehmetçik'e selam duruyoruz. Sadece Mehmetçik'e mi? Tabii ki hayır.
Yüzyıllardır Türkiye'yi paylaşılıp bölüşülecek lokma gören, kabaran sömürgeci ruhlarını tatmin için her fırsatı değerlendirip terör maşalarını devreye sokan 'Hitler kafalı' emperyalistlere de tokat oluyor o asker selamı.
Zaten onun için hazmedemiyorlar.
Onun için Belçika'da asker selamı veren 9 yaşındaki futbolcu çocuklarımız için kovuşturma başlatıyorlar. Çünkü korkuyorlar... Çünkü utanıyorlar...
Çünkü eziliyorlar... Onlar da çok iyi biliyorlar ki, o asker selamı 'militarizmi' sembolize etmiyor. Gayet iyi biliyorlar ki, bu milletin asker ruhu, her zaman özgürlük ve demokrasi için şahlanıyor. İşte ondan çekiniyorlar.
Bu satırları bana yazdıran, National Geographic kanalında izlediğim İkinci Dünya Savaşı belgeselindeki bir sahne oldu.
Savaş hazırlığındaki Hitler, 1936 Berlin Olimpiyatları'nı sözde 'ari ırkı' için bir gövde gösterisine dönüştürmeyi hedefliyordu. Sözde üstün Alman ırkının her branşta diğer milletlere fark atacağını umuyordu.
Ama bir siyahi atlet çıktı ve onun tüm hayallerini yok etti. ABD'li atlet Jesse Owens, dört kategoride Alman atletleri geride bırakıp şeref kürsüsünün tepesine çıkmayı başardı. Baktı ki üçüncülük basamağında duran Alman atlet Nazi selamı veriyor, o da geri durmadı, bir asker selamı çaktı.
O asker selamı, militarizmi sembolize etmiyordu. Dünyayı ateşe atmaya hazırlanan Hitler Kafası'na bir tokattı...
Tıpkı bizim bugün topraklarımıza göz dikenlere çaktığımız asker selamı gibi...
En bereketli 'Ekin'
Geçen hafta Masterchef yarışmasında çok ilginç bir olay yaşandı. Yarışmacıların birbirlerini elenme adayı olarak yazdığı bölümde üç kişinin puanı eşitti.
Ekin, Murat ve Rıfat'ın ismi dört yarışmacı tarafından yazılmıştı. Bu durumda eleme potasına gidecek kişiyi, Kaptan Ekin'in oyu belirleyecekti.
Ekin'i ilk izlediğim gün ona kanım ısınmıştı. Olgundu, mantıklıydı, soğukkanlıydı ve hepsinden önemlisi vicdanlıydı. Nitekim beni yanıltmadı. Oy sırası ona geldiğinde herkes Murat ya da Rıfat'ı söyleyip kendini kurtaracağını sanıyordu ama o öyle yapmadı. "Madem ki ben kaptanım, o zaman potaya ben giderim. Belki elenirim ama onurumla giderim buradan. Kimseye arkamdan korkak dedirtmem" diyerek oyunu kendisine verdi. Ekin eleme potasından ise birinci olarak çıkıp yarışmaya devam etme şansı elde etti.
Gemisini en son terk eden Kaptan Ekin'e helal olsun. Herkesin koltuğuna sıkı sıkı yapıştığı, kimsenin sorumluluk almak istemediği, fedakarlık ve onur kelimelerinin neredeyse unutulmaya yüz tuttuğu şu günlerde bir gencin kişiliğinde bunların hepsini bulmak beni hem mutlu etti, hem de umutlandırdı.
Yiyeceğimiz her ekmeğin ununda böyle Ekin'ler olmalı... Allah, onun tohumunu toprağa serpen ve özenle yetiştirip büyüten anne babasından razı olsun.
Ne demiş?
Masterchef'in jüri üyesi Somer Şef, birinciliği kıl payı rakibine kaptıran yarışmacıya hayat dersi verdi: "İkinci olana ne derler biliyor musun? Kaybedenlerin şampiyonu..."
Şeref kürsüsü
Şeref Kürsüsü'nde bugün bir esnaf var. İntihar etmek için dördüncü kattan atlayan kadını tutmak uğruna iki kolunu ve iki bacağını kırıp ağır yaralanan İbrahim Türkeli'nin bir de ricası vardı: "Bana kahraman demeyin. Ben ne yaptım ki kahraman olayım? Gerçek kahramanlar şu anda bizim için Suriye'de çarpışanlardır."
Zap'tiye
Dünyanın en zengin adamı 56 yaşında öldü. Dünyanın en zeki adamı 20 yaşında tekerlekli sandalyeye mahkum oldu, en iyi boksörü kibrit bile çakamaz hale geldi. Türkiye'nin en zengin adamı, yaptırdığı lüks hastaneye yetişemeden devlet hastanesinde öldü. Servet, şöhret ve makam kimseyi yanıltmasın. (Sosyal medyadan)