Türk sinemasının Sultan'ı Türkan Şoray GÜNAYDIN'a çok özel açıklamalarda bulundu. Dünyayı saran koronavirüs salgınıyla birlikte tüm insanlığın dil, din, ırk, sosyal ekonomik statü gözetmeksizin eşitlendiğini belirten Şoray, "Sağlıktan başta hiçbir şeyin önemli olmadığını anladık. İnsanlık olarak bunun da üstesinden geleceğiz. Biz ülkece sarılmayı seven bir milletiz, inanıyorum artık daha çok sarılacağız" dedi.
KİTAP OKUYORUM
Tüm dünyayı saran koronavirüs hepimizin hayatını derinden etkiledi. Siz bu süreç hakkında neler düşünüyorsunuz?
Evet, tüm insanlığı dil, din, ırk, sosyal, ekonomik statü gözetmeksizin etkileyen bir pandemi ile karşı karşıyayız. Çin'de başlayan bu salgının tüm ülkelere yayılmasıyla ülkemizde de önlemler alındı. Ama ne yazık ki virüs hızla yayıldı ve canlar kaybetmeye başladık. Her kaybettiğimiz can ile içimiz yandı. Ve psikolojik olarak zor bir sürecin içindeyiz. Bugüne kadar yaşamadığımız bir dönemin içindeyiz. Ama inancım o ki biz insanlık olarak bunun da üstesinden geleceğiz.
Ülkemiz koronavirüsle ciddi bir mücadele veriyor. Siz bu mücadeleyi nasıl buluyorsunuz? Türk hekimlerimiz, sağlık çalışanlarımız fedakarca savaş veriyor virüse karşı...
Hepsine kocaman bir teşekkür ve minnet borçluyuz. Bir asker gibi cephenin en önünde savaşıyorlar. Aklım, kalbim hep onlarla. Onlar orada canhıraş bir savaş verirken, ben ancak onlara güç dileyerek dua edebiliyorum. Ailelerinden, sevdiklerinden uzak, bir başkası sevdiklerinden kopmasın diye gece gündüz demeden çalışıyorlar. İnsanları yaşatmak gibi kutsal bir görev için. Hem bedenen, hem psikolojik olarak çok yorgunlar ama yılmıyorlar. Gerçekten onları düşünürken bile gözlerim doluyor. Ambulans çalışanlarını, acildeki hemşireleri, hasta bakıcıları, acil tıp teknisyenlerini, onlara yemek götüren çalışanları, hepsini kucaklamak istiyorum. Bunun yanı sıra kargo çalışanlarının da ne kadar değerli olduğunu anladık. Onlar bizim bu süreçte gözümüz kulağımız oldu. Onlara çok şey borçlu olduğumuzu anladık.
Evde kalmak ve sosyal izolasyonu sağlamak bu süreçte çok önemli. Siz evde nasıl geçiriyorsunuz bu süreci?
Ben oldum olası evimde vakit geçirmeyi seven biriydim. Psikolojimi güçlü tutmaya çalışıyorum. Bol bol kitap ve gazete okuyorum. Bu gazeteleri bizlere ulaştıran çalışanları, basın mensuplarını da sevgiyle kucaklıyorum ve onları desteklediğimi belirtmek istiyorum. Televizyonda gündemi takip ediyor ve elbette tüm dünyadaki, ülkemdeki vaka sayılarını, ölümleri gördükçe üzülüyorum. Sabrımızı ve umudumuzu tüketmemeliyiz. Evde kalabilen şanslı insanlardanım ama tabii bir de çalışmak zorunda olan insanlar var.
Bu salgın bittikten sonra yapmak istediğiniz ilk şey nedir?
Aileme, sevdiklerime, Yağmur'uma sarılmak ve onları dokunarak sevmek istiyorum. Bunların dışında bir deniz kenarında ya da bir ormanda yürümek, koşmak ve insanlarla kucaklaşmak istiyorum. O bakışlarda yeniden buluşmak ne güzel olur... Ve tabii ki imza ve sohbet günlerinde sevenlerimle yeniden bir araya gelmeyi diliyorum.
MADDİ DEĞERLERİN NE KADAR BOŞ OLDUĞUNU GÖRDÜK
Bu salgın hepimizin hayata bakışını da değiştirdi. Sizi nasıl etkiledi?
Çok şey öğrendik hepimiz. Hayatın hızlı akışı içinde düşünmediğimiz, unuttuğumuz bazı değerlerle yüzleşiyoruz. Nefes almanın ne büyük nimet olduğunu anladık. Bundan sonra önceliklerimiz değişecek, sahip olduklarımızın değerini daha çok bileceğiz. Sağlıklı olmaktan başka hiçbir şeyin önemi olmadığını bir kere daha anladık. Peşinde koştuğumuz bir sürü maddi değerin de boş olduğunu öğrenmiş olduk. Dokunmanın, sevdiğimize sarılmanın, göz göze bakışmanın ne kadar özel olduğunu, hatta soluk almak kadar önemli olduğunu fark ettik.
EVİMİZ SIĞINAĞIMIZ, SIKILMADAN TADINI ÇIKARALIM
Hayranlarınıza bu dönem için ne tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Uzmanların ve Sağlık Bakanlığı'nın önerilerine uymamız gerektiğini söyleyebilirim. Ne olur maskesiz dışarı çıkmayalım. Sosyal mesafeye dikkat edelim. Zorunlu olmadıkça evden çıkılmamalı. Tabii ki evine ekmek götürmek zorunda olan emekçi kardeşlerimiz var. Onlar için sadece dua edebiliyorum. Ama evde kalma şansına sahip olanların da; "Evimiz bizim sığınağımız, korunağımız, en güvenli yerimiz, neşemiz" duygusuyla hareket ettiklerini düşünüyorum. Sıkılmadan evin tadını çıkaralım. Belki evimizde bilmediğimiz yönlerimizi ortaya çıkaracağız. İmkanımızın el verdiği ölçüde yemekler yapacağız... Yüzlerce, binlerce insanın evinde ekmek pişirdiğini görmek bile gülümsememi sağlıyor. Hepimiz her şeyi gözden geçireceğiz. Bu süreçten sonra herkes elinin uzandığı, elinin değebildiği her yere, yakın çevresine destek olmalı. Bizim gelenek ve göreneklerimizde, Türk halkının özünde; zor günde insanlara yardım etmek var ve bu günler bunu göstermemiz için en doğru zamanlar.
VİRÜS TÜM DÜNYAYA 'DUR, BİRAZ YAVAŞLA' DİYOR
Salgının sizce insanoğluna verdiği en önemli mesaj nedir?
Sanırım bize 'Dur' demek istedi. 'Hızlanan bu dünyada yavaşlayın' dedi. Çünkü kendimize hiç vakit ayırmıyorduk. Kendimizi dinlemeyi unutmuştuk dünya telaşından. Bize sıradan gelen anların kıymetini yitirmiştik. Hayat gayesinden kitap okumanın, sanat, sinema, müzik gibi tüm sanatsal faaliyetlerin ruhumuzu nasıl dinlendirdiğine çok önem vermemiştik. Tüm bunların yanında hepimiz eşitlendik. Sağlık bizi eşitledi. Dünyadaki sınıfsal ayrımın aslında bir hastalık karşısında nasıl paramparça olduğuna şahit olduk. Hepimiz aynıyız, farkımız yok. Can havliyle herkes eşitlendi. Ve tabii ki sevdiklerimizin kıymetini anladık. Belki dışarıda yaparken sıkıldığımız şeylerin aslında ne kadar keyifli ve eğlenceli olduğunu fark ettik. Keşke bütün bunların kıymetini böyle bir felaketle anlamasaydık.
SARILMAYI SEVEN BİR MİLLETİZ, SALGIN BİTSİN DAHA ÇOK SARILACAĞIZ
Birçok insan doğanın, yaşamın kıymetini çok daha fazla anladığını söylüyor yaşadığımız bu zor süreçten dolayı. Siz de böyle düşünüyor musunuz?
Aslında hayattaki değerlerimizle ilgili hepimizin iç dünyamızı sorguladığı bir dönem olduğuna da inanıyorum bu sürecin. Değerler daha çok sorgulanacak salgın sona erdikten sonra. Hatta birçoğumuz sürecin içindeyken bile sorgulamaya başladık. Ben inanıyorum ki insanlar artık sevgisini daha çok dile getirecek, hissettirecek, birbirlerine daha çok sarılacak. Sevdiğini söylemeyi ertelemeyecek. Ne büyük nimetmiş ailemizle, sevdiklerimizle aynı sofrada yemek yemek, dışarıda bir fincan kahve içmek. Ya da yaşlı birinin elinden tutup karşıdan karşıya geçirmek. Birbirimizden korkmadan, çekinmeden sohbet edebilmek. Ben bütün bu değerleri anlamanın dışında bu sürecin yardımlaşmayı, sevgiyi çoğaltacağına da inanıyorum. Biz ülkece sarılmayı seven bir milletiz. Ama inanıyorum artık daha çok sarılacağız.