Seviyor mu? Sevmiyor mu? Ayyy seviyor! Seviyor! Yok! Yok! Galiba sevmiyor! Hüüüüüü. Peki bu devirde aşık kişi bunu nasıl anlıyor? Bu devirde bir ilişki nasıl ilişki oluyor, resmiyet nasıl kazanılıyor? İşte Hıncalım'ın pazar yazısı 'Aşkın En Güzel Anlamı'nı okurken kafama takılıverdi böyle sorular.
BİM BAM BOOOOMMM
Yazısının son paragrafında Hıncalım telefonuna gelen bir SMS'i paylaşmıştı bizlerle. Efendim şöyleydi SMS; "İnsan âşık olduğunda, ona ne kadar kızgın, kırgın olsa da hep atacağı bir tek mesajı bekler. Eğer gelmeyeceğinden eminse önceden attığı mesajları okur ya da telefonun titreşimde olduğunu bile bile, her dakika 'Belki de hissetmemişimdir' diye tekrar tekrar telefonuna bakar. Aşk bu değil midir? Beklemek, beklemek, bi daha beklemek..." Acaba Hıncalım buna şaşırmış mıdır? Annelerimiz, babalarımız, büyük büyük ablalarımız falan yeni neslin haline şaşırıyor da. Maalesef günümüzde iki güzel söz, çay bahçesinde içilen ince belli bardakta çaylar eşliğinde göz süzmeler, el ele sinemaya gitmeler falan kesmiyor bizleri. Yani onlar da hoş fakat bize bir ilişkimiz var duygusunu vermiyor. Ele güne karşı yapayalnızlığımızı almıyor. "Bim bam bom çatlasın düşmanlar benim de artık bir sevgilim var" dedirtmiyor. Yine üşenmiyorum ve yazıyorum; bakın günümüz insanı bir 'ilişki' yaşadığını, sevildiğini, sevdiğini, o limana demirlediğini (kısa bir zaman için bile olsa demirlemek marifettir bu devirde), onun için özel olduğunu nasıl anlıyor.
DUVAR KAĞIDI ALYANS
Günümüz insanı ne zaman sevmiş, aşık olmuş sayılıyor. Öhö öhööö.
Madde 1: Eğer cep telefonu eline yapışmış şekilde geziyorsan, en önemli toplantıda bile o aradığında cevapsız çağrı yapmayıp masadan kaçıp konuşuyorsan.
Madde 2: Telefonunun duvar kağıdına onun fotoğrafını koyuyorsan!!! Ki bu en önemli maddedir. Hey beyler, neden bütün kızlar sürekli telefonunuzun duvar kağıdına bakıyor, size MMS'le kendi fotolarını gönderiyorlar zannediyorsunuz. Duvar kağıdına giren kazanır. Duvar kağıdı yeni dönem alyanstır. Kapiş?
Madde 3: facebook'taki profil sayfanda 'ilişki durumu'nun yanına 'İlişkisi var' yazıyorsan. Hatta daha da bombası şu; 'ilişkisi var'ın yanına sevgilinin adını da yazıyorsan.
Madde 4: facebook, twitter, G-talk, MSN artık internet ne verdiyse, her türlü paylaşım-sohbet sitesine beraber fotoğrafınızı koyuyorsan.
Madde 5: İnternette izlediğin bir videoyu beğenince anında ona da yönlendiriyorsan. Paylaşma olayı yani. O da izlesin, beraber gülün hesabı.
Madde 6: Onsuz gittiğin her yerden sürekli fotoğraf çekip MMS yolluyorsan.
3 SANİYEDE SİLİNEBİLİR
Madde 7: Cep telefonuyla uyuyorsan, aradığında da "Yoo uyumuyordum canım" yalanını sallıyorsan. Hemen Hıncal'a gelen SMS'i de buraya ekleyebiliriz; atacağı bir mesajı bekliyorsan, eski mesajları tekrar tekrar okumaktan şaşı olduysan, telefonun titreşimdeyken bile 'belki hissetmemişimdir' diye telefonuna bakıyorsan... İşte sen, bir 'ilişki' yaşıyorsun demektir. Seviyorsun, istiyorsun, inşallah seviliyorsun demektir. Cümle alem bunu duymuş, siz bir çiftsiniz demektir. Ha, devamı ne olur bilemem tabii. Çünkü bir tuşla bütün o 'aşk dolu' mesajlar silinebilir, üç saniyede facebook profili değiştirilip, sarmaş dolaş fotoğraflar kaldırılabilir. O pek kıymetli duvar kağıtları da tek hareketle çöp kutusuna gönderilip yerine başka başka fotolar kondurulabilir. Ne diyordu Hıncal'a gelen SMS'de "Aşk beklemektir..." Kulağa ne hoş geliyor, ne romantik geliyor değil mi? "Aşk beklemektir..." Belki... keşke... fakat bu devirde en aşıklar bile bekleyemiyor be Hıncalım. Her şey öyle hızlı akıyor, öyle çabuk tüketiliyor, o duvar kağıtları öyle ansızın değişebiliyor ki. Maalesef bu devirde hiçbir bekleyiş uzun sürmüyor. Aşk için olsa bile.