17 yaşında ekrana çıkan Fulya Zenginer, kısa sürede dramaların aranılan oyuncusu haline geldi. Her projesinde ağlamaklı haliyle ekrana gelen oyuncu, canlandırdığı karakterlerden çok farklı. Enerjik, bir dakika yerinde durmuyor, etrafa gülücükler saçıyor. Kendisini sadece ekranda gören insanların tanıştıklarında çok şaşırdığı söyleyip "İnsanlar gerçek beni hiç tanımıyor" diyor. Genç oyuncu, şimdilerde 'Seni Seven Ölsün' filmiyle izleyiciyle buluşuyor. Zenginer, bu komedi filminde yine izleyiciyi hüzünlendirecek. Arkeolog olan Karadenizli genç bir kızı oynayan Zenginer ile hem yeni projesini, hem de bilinmeyenlerini konuştuk.
'Seni Seven Ölsün' adlı komedi filminde rol alıyorsunuz. Ancak filmde yine sizi ağlarken görüyoruz. Komedi filmlerinde bile hüzünlü bir role bürünmeyi seviyor musunuz?
Galiba dramı daha büyük bir aşkla oynuyorum. Çok gerçek geliyor. İnsanların bana 'Bizim de böyle bir derdimiz vardı. Sen bize bunu anlattın' demesi çok hoşuma gidiyor. 'Küçük Kadınlar' dizisinde de 'Yeliz'in başından bir sürü olay geçmişti. İnsanların sesi olmak mutlu ediyor.
KOMEDİ FİLMİNDE BİLE AĞLIYORUM
Bu filminizde de yine işin drama kısmındasınız...
Filmimiz komedi ama ben yine hüzünlü sahnelerde oynuyorum. Zaten ben tek tip işleri sevmiyorum. İçinde hüzünlenecek, eğlendirecek, güldürecek durumlar olmalı. Bu film, içinde her şeyi barındıran bir iş oldu. Ben yine izleyicileri ağlatabilirim. Çok güzel oyuncularla çalıştık. Senaristimiz çok iyi, yönetmenimiz muhteşem. İşin enerjisi çok iyi. Bir de hikayenin Karadeniz'de geçmesi çok güzel. Ben zaten Karadeniz'in kadrolu oyuncusu olma yolunda ilerliyorum. (Gülüyor) Beni bağırlarına bastılar. Ben de orada çok mutlu oluyorum. Daha önce Karadeniz'de yaşayan bir Kürt kızını canlandırmıştım. Bir de Karadeniz kızını oynamak istiyordum; tam böyle bir rol isterken bu filmden teklif geldi.
Seyirci sizi duygusal rollerde görmeyi seviyor sanırım...
Ben komedi filmlerinde bile ağlayan tek insan oluyorum. Sanırım ben ağlayınca karşı tarafa geçiyor o hissiyat. O yüzden yönetmenler beni ağlatıyorlar. Gerçekliği olan karakterleri seviyorum. 'Ağlamaktan yorulmuyor musun?' diyorlar ama sanırım çok sevdiğim için yorulmuyorum. Çok zevkle oynayınca bu seyirciye de geçiyor. Düz karakterleri oynamak çok daha zor.
Bu kadar hüzünlü rollerde oynamanın sizi etkilediği oldu mu? Bir dönem rolden çok zor çıkıyordum. Bunun farkında değildim ve bu beni çok yıpratıyordu. Psikolojime yansıyordu. Çok iyi bir hocayla çalışmaya başladım. Bana bu konuda neyin yanlış olduğunu anlattı. Son filmimde ise canlandırdığım rolün etkisinde kalmadım.
PARA HARCAYACAK VAKTİM OLMUYOR
Sizi ekranda hep ağlarken görüyoruz. Ama normalde hep gülüyorsunuz ve enerjiniz çok yüksek...
Beni kimse tanımıyor. Gerçek beni bilmiyorlar. Sadece oynadığım karakterleri biliyorlar. Bir dizi devam ederken o karaktere seyirci uzaklaşmasın diye özellikle bunu yapıyorum. Daha önce rol aldığım 'Benim İçin Üzülme' adlı dizide 'Buke'yi oynarken her şeyden uzak durmuştum. İnsanların inanması gereken bir karakterdi. Benim bu halimi görseler asla inanmazlardı. İşimi çok seviyorum. Umarım insanlar da beni başarılı buluyordur; daha çok yolum var.
17 yaşında ekrana çıkmak sizin için yıpratıcı olmadı mı?
Tabii ki oldu. Zorlu işlerde rol aldım.Annem "Seni masabaşı bir sahnede oynarken göremeyecek miyiz?" diyor. Kendimize ayıracak vaktimiz olmuyor. Para kazanıyoruz ama harcayacak vaktimiz de olmuyor.
Çok zayıflamışsınız. Düzenli olarak spor yapıyor musunuz?
Çok spor yapıyorum. Bazen fark etmeden zayıfladığım oluyor. Normal hayatta hiç durmuyorum. Yediklerime de dikkat ediyorum. Ekran kilo ekliyor. İnsanlar beni dışarıda görünce bunu anlıyor, bana 'Sen bu kadar zayıf mısın' diyorlar. Tam Türk kadını fiziğindeyim ve ekranda iyice kilolu çıkıyorum. Pilates yapıyorum, koşuyorum, yürüyüş yapıyorum. Köpeklerimle koşturma halindeyim. Eğlence anlayışım da böyle. Basketbol oynuyorum, arkadaşlarımla paten kayıyorum. Üç-dört senedir sporu hayatıma tamamen kattım. Tek düze olmaktan hoşlanmıyorum.
DENİZDE BAŞKA BİR DÜNYA VAR
Su sporlarını seviyorsunuz. Dalış eğitimi alıyordunuz, devam ediyor musunuz?
Dalış eğitimi aldım. Sonrasında şehir dışına gidince devam edemedim. Şu sıralar devam etmek istiyorum ama bir türlü kendime o fırsatı yaratamadım. Buradaki dünyadan çok daha güzel bir dünya var deniz altında. Sadece nefes alışınızın sesini duyuyorsunuz ve aldığınız her nefesin farkına varıyorsunuz. Orada nefes almanın ne kadar kıymeti olduğunu görüyorsunuz.
Geçtiğimiz haftalarda Bodrum'daki yelken yarışlarına katıldınız. Sizin için nasıl bir deneyim oldu?
İlk defa yelken yarışlarına katıldım. Daha önce yelkenlilerin yapılışını izlemiştim ama böyle bir deneyim yaşamamıştım. Çok heyecanlandım. Birinci amacım düşmemeye çalışmaktı. Direğe koala gibi yapıştım. (Gülüyor)
SINIRLARIMI GENİŞLETMEYE ÇALIŞIRIM
Hiç 'Oynamam' dediğiniz bir rol oldu mu?
Senaryonun bütünlüğü benim için çok önemli. Filmin savunduğu şeye çok dikkat ediyorum. Benim savunmadığım bir şeyi kabul etmiyorum. Çekimine, yönetmenine de çok bağlı ama abartılı, erotizme giden roller oynamayı tercih etmiyorum. Ama öyle bir çeker ki yönetmen, farklı bir şey ortaya çıkar. Belki sınırlarımı genişletmeye çalışırım fakat bugüne kadar böyle bir şey olmadı.
SEYİRCİYİ ÖNEMSERİM
Senaryolar geldiğinde buna göre mi seçim yapıyorsunuz?
Hikaye seçerken insanların ailece oturup izlemesini istiyorum. Çiftler gitsin izlesin istiyorum. Benim oynadığım karakterler küfür etmez. İnsanların benden de bir beklentisi var. 17 yaşından beri onun sorumluluğunu aldım. Onu yerine getirmeye çalışıyorum. İnsanları hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum. 1.5 sene beklememin sebebi de buydu. Bundan önce benden istemedikleri bir dizide oynadım. Seyirci neyi sever, o çok önemli. Artık daha çok düşünerek seçimler yapıyorum. İzlenmeye değer bir şey sunmadığımda bu beni mutlu etmiyor. Seyirciyle aramda bir samimiyet kurdum. Düşündükleri her şeyi bana söylüyorlar. Onların görüşlerini çok dikkate alıyorum. Yaptığım işin büyük bir parçası izleyici. Benim için en büyük ödül, aldığım tebrikler. Bu galiba tüm yorgunluğumu alıyor.