BEHZAT GERÇEKER
Dünya müziği yaptığımız için farklı yerlerde farklı parçalar çalıyoruz ve çok güzel tepkiler alıyoruz. Üç kere Rusya'da, iki kere Roma Sarayı'nda performans sergiledik, İtalya Cumhurbaşkanı'na çaldık, Kazakistan Cumhurbaşkanı'na özel olarak 2-3 defa konser verdik. Bunlardan en etkileyicisi; Roma Sarayı'nda Aşık Veysel'in Uzun İnce Bir Yoldayım' eserini çaldığımız konserdi. Bizi bir yemeğe davet ettiler gittik. Bana orada klasik eserleri nasıl öğrendiğimi sordular. Ben İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nde 9 yıl devlet sanatçısı olarak görev yaptım. Zaten öncesinde Fazıl Say ile Ankara'da bir müzik geçmişimiz var. O kültürün içinde olmasam, bu müziği yapmam çok zor olurdu.
Pandemi döneminde müzikle ilgilenmeye çalıştık ama konsantrasyon problemi oluyor tabii. O acı haberleri izledikten sonra insanın kalbine ağrılar giriyor, saçları bembeyaz oluyor.
Ülkemizde önemli yere gelenlerin biyografilerini okumaya başladım. Mesela Vitali Hakko, çok özel vizyonu olan biri.
BİROL NAMOĞLU
'PANDEMİNİN ACISINI ÜRETEREK ÇIKARDIK'
Covid 19 geçirdim, süreç 21 gün sürdü. Tat, koku kaybı yaşadım, nefes darlığı ve öksürük olmadı ama her gün oksijen değerine bakmak bile kötü.
Pandeminin başında panikledik, yazamadık ama sonra duruma alıştık. Buhran ve kasvet de artmaya başlayınca bunun acısını üreterek çıkardık.
'MUTFAĞA ÇOK GİRDİM'
Dijitalleşmenin karşısında duramayız, her anlamda bunu iyi kullanmayı öğrenip o yoldan gidersek problem yok. Online konserler bize yardımcı oldu fakat ne keyfi, ne de o bolluğu, bereketi bizim klasik konserlerimiz gibi değil.
Karantina günlerinde mutfağa eşimden çok girdim. Bu dönem kendimizi geliştirdik her alanda.
Aşk hayatın her döneminde değişiyor, gençken onu görme heyecanı, kalp çarpıntısı fakat daha sonra daha farklı şeyler...
ERSAY ÜNER
'500 ŞAPKAM VAR, KOLEKSIYON YAPIYORUM'
Şarkılarımda hepimizin yaşadıklarını ortak bir dille, empati yaparak anlatmayı seviyorum. 'Seni Soruyorlar' adlı şarkım mesela... Bir ilişki bitiyor, sonra arkasından "Niye bitti?" soruları geliyor. Niye ayrıldığımızı ayaküstü nasıl anlatayım?
12-13 yaşında müzik yapacağım diye bir pancar kamyonunun arkasında Konya'dan İstanbul'a geldim. Sarayburnu'nda bir pavyonda çalışmaya başladım. Tünel'de çalıştığım bir dönem de oldu. 09.00'da dükkanı açıyordum, 17.00'ye kadar çalışıyordum orada. Sonra 18.00 treniyle Sarayburnu'na gidiyordum, 19.00'da programım başlıyor, 24.00'te bitiyordu. Tekrar trenle Bakırköy'e gidiyordum, 00.30'da sahneye çıkıyordum, sabaha kadar bardaydım. Sonra sabah trenini bekliyordum. Dükkana gidip birkaç saat uyuyordum. Böyle geçen 5.5 senem var.
1997'de çalıştığım parayla kendime telefon aldım. Telefon numarası kaydedeceğim ama başka kimsede telefon yok, telefona tek tek ünlü isimleri yazmaya başladım ve "Bunların hepsiyle bir gün çalışacağım" dedim ve şu an hepsinin numarası telefonumda kayıtlı.
Adamakıllı bir aşk ömür boyu yeter; yazmaya da, yaşamaya da... Her şeye yeter. Aşk yaşanmışlığım çok tabii... Hem kendi yaşadığım aşklar, hem de çevremde yaşanan aşklar... Benim doğamda gözlem olduğu için dinleyicilere de daha rahat geçiyor yazdığım şarkılar... Aşk tek bir duygudan oluşmuyor; içinde tutku da var, özlem de, anlaşamamak da... Hiç anlaşamadığın birine de aşık oluyorsun, anlamlandıramadığın bir şey çekiyor seni, anlamlandırılsaydı zaten geçerdi. Ben bugüne kadar yaşadığım her şeyin hakkını verdim; aşk acıysa acı, sonuna kadar... Ne kazandıysam cesur olduğumdan kazandım. En son aşkım Büşra Pekin'di.
Birçok dönüm noktam var, Demet Akalın bunlardan en önemlisi. Bugüne kadar sözü-müziği bana ait 420'ye yakın şarkım var.
Şapka koleksiyonu yapıyorum, 500'ün üzerinde şapkam var.
Oyuncu olacağım diye bir iddiam yok ama gerekli mesaiyi verirsem, benim için de uygunsa yapabilirmişim gibi geliyor. Kliplerden de alıştım kamera önüne. Ama hiçbir planım yok bununla ilgili.
AYDİLGE
'HER MÜZİK ŞİFALI DEĞİLDİR'
Ben doktor kızıyım ve bu işin zorluğunu biliyorum. Pandemi döneminde sağlıkçılara uygulanan şiddeti gördükçe çok üzüldüm, onlara şarkımla 'Yalnız Değilsin' demek istedim. Yeşilay'la el ele verip klip çektik.
"Müzik ruhun gıdasıdır" diye bir lafımız var ama bazen gıda zehirlenmesi de olabiliyor. Evimize kimi, neyi aldığımıza dikkat ediyoruz ama ruhumuza dikkat etmiyoruz. Her müzik şifalı değil.