Son dönemin en rağbet gören isimlerinden Berkay Şahin, geçtiğimiz bir-iki yılı olduğu gibi bu yazı da neredeyse yerinde oturmadan, o konserden bu konsere, o sahneden bu sahneye koşturarak geçiriyor. İşlerinden artakalan tüm zamanını ise eşi Özlem Ada Şahin ve 1 yaşındaki kızı Arya'ya ayırıyor. Biz de kendisinin bu koşuşturması içerisinde bir fırsat bulup bayram için Şahin Ailesi'nin evine konuk olduk. Misafirperverlikleri dillere destan olan Berkay ve Özlem Ada Şahin'le, bizim için hazırladıkları bayram sofrasının başında sohbet ettik. Bu arada Berkay ile minik Arya'nın aşkına da şahit olduk. Arya, röportaj sırasında babasının yanağına, kollarına öpücükler kondurdu, attığı çığlıklarla babasının konuşmalarına eşlik etti…
Bodrum'dan yeni geldiniz ve ayağınızın tozuyla bizimle buluştunuz. Bu tempoya nasıl ayak uyduruyorsunuz?
Evet, daha yarım saat önce uçaktan indim ve hemen size yetiştim. Bünye artık çalışmaya alıştı, onun için ekstra bir şey yapmama gerek kalmıyor. Ama her gün düzenli olarak spor yapıyorum. Bir de her gün, sabaha karşı 6'da da yatmış olsam, sabah 9-10 gibi kalkıyorum ama gün içinde muhakkak 1-1.5 saat uyuyorum. Zaten bütün zeki insanlar az uyurlarmış ya; buradan gazlıyorum kendimi. (Gülüyor)
Yoğun bir yaz geçiriyorsunuz, değil mi?
Sadece bu yaz değil ki, önümüzdeki kış da çok yoğun geçecek. Daha şimdiden 2019 Nisan ayına alınmış yedi tane konserimiz var.
EĞLENİRİM, EĞLENDİRİRİM; NET!
En çok nerede şarkı söylemeyi seviyorsunuz?
Konserlerde! Yani büyük yerlerde şarkı söylemeyi çok seviyorum. Gece kulübünde sahneye çıkmayı ise hiç sevmiyorum, hiç istemiyorum. Ama tabii ki ekmek parası sonuçta…
Bu hep mi böyleydi, yoksa aile kurduktan sonra mı sevmemeye başladınız?
Özlem'le ilk tanıştığımda da hep aynı şeyden yakınırdım. Gece 1'de, 2'de sahneye çıkılması çok kötü bir şey bence. Bunu değiştirmeyi deniyorum şu an. Mesela artık çıktığım kulüplerde 23.30'da falan başlıyorum programa. O zaman erkenden bitiyor. İlerleyen zamanlarda inşallah 21.30-22.00 gibi başlarız.
Sizin sahnedeki en büyük iddianız ne?
Eğlenirim, eğlendiririm; net! Bir de, bunu müzikle ilgilenenler iyi bilir; biz çok iyi müzik yapıyoruz. Öyle pop müzik deyip geçmemek lazım yani. Neredeyse her gün sahneye çıkmamıza rağmen prova yapmaya, hem de aynı şarkıları prova yapmaya devam ediyoruz. Ve iddia ediyorum; benim orkestram şu an Türkiye'deki en iyi iki-üç orkestradan biridir.
Nedir bu, mükemmeliyetçilik mi?
Tabii ki! Her konuda çok detaycıyım, ama her konuda. Her şeyle bizzat kendim ilgilenmeyi tercih ediyorum.
Bu durum yormuyor mu sizi?
Yormaz olur mu! Kafam çok yoruluyor. Gece uyurken bile devamlı bir şeyler düşünüyorum. Yoksa bedensel yorgunluk değil zor olan... Ama ne yapalım, insanın kendi işiyle yine en iyi kendisi ilgileniyor.
Başarınızın bir nedeni de bu mükemmeliyetçiliğiniz belki de...
Ben çok çalışkan bir adamım, aşırı ama. Benim başarılı olmamın tek sebebi; hedefe kilitlenmem ve o hedefi yerinden söküp alana kadar da asla vazgeçmemem.
Bunun nedeni hırs mı?
Tabii ki çok hırslıyım ama bu, hırsla alakalı değil... Bir kere benim en iyi yaptığım iş şarkı söylemek. Bana bugün milyon dolarlık bir şirket versen, belki yarın sabaha batırabilirim ama bana birbirleriyle hiç çalışmamış, birbirlerini ilk defa gören, aynı dili konuşmayan 10 tane müzisyen ver; iki ay sonra sana muhteşem bir orkestra kurarım. Yani benim en iyi yaptığım iş; şarkı söylemek ve müzik yapmak. Yaptığım işlerden anlaşılmıyor mu bu? Arabesk albüm yaptım; arabeskçi değilim, pop albümü yaptım; popçu değilim.
DÜNYAYA SAHNEDE OLMAK İÇİN GELMİŞİM
Necisiniz peki?
Şarkıcıyım! Canım ne isterse onu söylerim. Yarın sabah caz söylemek isterse caz söylerim, bir gün sonra türkü isterse türkü söylerim. Popçu, cazcı, arabeskçi, türkücü; bu kelimelerle hiç yan yana gelemem, mümkün değil. Çünkü ne arabeskçinin, ne popçunun yaptığı işleri yapıyorum. Mesela şimdi kafamda yeni bir proje var. Aslında yapmak istediğim müziğe en yakın müziği yapacağım bu projeyle.
Nasıl bir proje bu?
80'lerde, 90'larda çıkmış şarkıları biraz funk, biraz pop caz tarzında mixleyip söyleyeceğim. Bu proje çok tutmaya da bilir, çok beğenilmeye de bilir ama benim için şu ana kadarki müzikal kariyerimde yaptığım en önemli iş olacak. İddia ediyorum; müzikal açıdan muhteşem olacak. En geç Şubat, Mart gibi çıkartmayı düşünüyorum. Belki ondan önce, Kasım gibi bir single çıkaracağım.
Sizce bu dünyaya sahnede olmak için mi geldiniz?
Ben her insanın bu dünyaya gelişinin bir nedeni olduğuna inanıyorum. Ben tartışmasız olarak şarkı söylemek ve sahnede olmak için gelmişim. 90'lardaki gibi magazin polemikleri doğmayacaksa söyleyeyim; sahne benim arenam! Ve iddia ediyorum; o arenada en iyi şekilde savaşacak üç-beş kişiden biriyim.
Aslında 'En iyi savaşacak benim' demek istiyorsunuz da mütevazılık mı yapıyorsunuz?
Hayır çünkü çok iyi müzisyenler var bu ülkede. Ama bir fark edilen kısım var, bir de fark edilmeyen muhteşem sesler, çok yetenekli insanlar var. Onlarla ilgili de çalışmalarım var; mesela üç tane kardeşime single yapıyorum. Ben bu işleri çok zor başardığım için gençlere yardımcı olmak istiyorum.
O zorluklarla savaşan Berkay'la bugünkü Berkay arasında nasıl bir fark var?
Hiçbir fark yok. Aynı adamım. Hâlâ asker arkadaşlarımla, liseden sınıf arkadaşlarımla buluşup mangal yapıyoruz, yemekler yiyoruz. Benim orkestramda 24 kişi var; en yenisi 4.5, en eskisi 16 yıldır benimle birlikte çalışıyor. Yani bizde değişen bir şey yok, aynıyız.
Zor biri misiniz?
Evet, zorum, çok zorum. Ama benim tek isteğim, çevremdeki herkesin işini en az benim kadar iyi yapması. İşini layıkıyla yaparsan kolay bir adamım.
MİSAFİRE BAYILIRIZ
Sizin misafirperverliğiniz dillere destan, bayramlarda da misafirleriniz eksik olmuyordur sanırım…
Evet, biz misafiri çok severiz. Bayramlarda da mutlaka birinci gün orkestra arkadaşlarım, eşleri ve çocuklarıyla birlikte öğlen bizim evde yemek yeriz. Bu bayramda da aynısını yaptık.
Bayramları genel olarak çalışarak geçiriyorsunuz ama değil mi?
Evet, birinci gün hep birlikte yemeğimizi yedikten sonra orkestra arkadaşlarımla birlikte konser vereceğimiz yerlere doğru yola çıkıyoruz. Özlem evimizde misafir ağırlamaya devam ederken, ben de çalışıyorum.
KIZIM BENİ DAHA MERHAMETLİ YAPTI
Babalık, Arya sizi nasıl değiştirdi?
Arya hayatla ilgili kaygılarımın artmasına, hayatı daha ciddiye almama ve biraz daha merhametli olmama sebep oldu. Çünkü kendi hayatımı riske atabilirim ama Arya'nın hayatını riske atamam. Ya bir de insan ortaokuldan itibaren çeşitli kişilere aşık oluyor, mesela ben en büyük aşkı eşime duydum ama evlat aşkı bambaşkaymış. Ben Arya'yla bambaşka bir sevgiyi, aşkı tattım. Arya, daha önce gönlümde hiç açılmamış bir kapıyı açtı; hiç öyle bir koku da bilmiyordum, öyle bir sevgi de. Hayatımda yaşamadığım kadar güzel ve temiz bir şey bu.
Kız babası olmak zor derler, doğru mu?
Zor! Daha şimdiden nasıl biri gelip de onu isteyecek diye düşünüyorum.
Baba Berkay ile sahnedeki Berkay'ı nasıl ayırıyorsunuz?
O konuda şanslı olduğumu düşünüyorum çünkü beynimi ikiye bölebiliyorum. Bir tarafı sahne adamı olan Berkay, diğer tarafı aile babası Berkay. Sahnedeki Berkay'la, evindeki Berkay'ın alakası yok.
HARBİYE KONSERİM MUHTEŞEM OLACAK
3 Eylül'de Harbiye Açıkhava'da konser vereceksiniz. Nasıl hazırlanıyorsunuz Açıkhava'ya?
Bildiğim kadarıyla Hatice Gökçe'ye özel bir koleksiyon hazırlattınız… Öncelikle şu ana kadar hiç kurulmamış, çok farklı bir sahne kuracağım Harbiye'de. İnanılmaz bir ışık şov hazırlıyoruz. Her şey çok görkemli ve muhteşem olacak. Ve ayrıca evet, Hatice Gökçe'ye "Rahat olmak istiyorum, sadece bende olacak bir şeyler hazırlayalım" dedim. O da, üçü yedek olmak üzere dokuz parçadan oluşan bir koleksiyon hazırladı. Koleksiyon çok özel olsun istedim çünkü belki yarın bir gün ismimiz daha da büyürse, o koleksiyon ihtiyacı olanların yararına satışa çıkarılabilir, belki 10 tane tekerlekli sandalye alınır. Ben mesela şarkılarımı dizilerden falan istediklerinde, 1 TL para istemiyorum, sadece "Tekerlekli sandalye alın" diyorum.
LÜKS TUTKUNU DEĞİLİM, KALİTE SEVİYORUM
Sizin için lüks tutkunu diyorlar, öyle misiniz gerçekten?
Ben lüks tutkunu bir adam değilim. Ama kaliteli yaşamayı ve kaliteli şeyleri seviyorum. Kalitenin de ucuz olmadığını biliyorum. Kaliteli bir şey istiyorsan, pahalı oluyor. Lükse düşkünlüğüm yok ama… Nerelerden geliyorum ben; her şeyin kıymetini biliyorum. Benim hayatımdaki en büyük lüksüm, yıllardır birlikte çalıştığım ekibim ve gerçek dostlarımın olması.
Sektörden çok fazla yakın arkadaşınız yok galiba, yanılıyor muyum?
Sektörden herkesle iyiyim, hiç kimseyle kötü bir durumum yok ama mıç mıç herkesle görüşmüyorum. Ailece görüştüğümüz birkaç kişi var sadece.
Dönüp arkanıza baktığınızda gördüğünüz hatalarınız sizi büyüttü mü?
Bak kolumda ne yazıyor: Asla hata değil, her zaman ders. Yani herkes gibi benim de hatalarım oldu. Ama önemli olan, hatalarının seni doğruya götürmesi. Benim hatalarım da beni doğruya götürdüler.