Mesele, tek kişinin attığı bir tweet değil elbet. Aranmak; birçoğumuzu sinirlendiren bir durum. İsyanımız belli; 'Beni niye arıyorsunuz kardeşim? Üzerimde bomba olacak değil ya!' İyi de kardeşim, bu aramalar herkes için.
Evet AVM'lere girerken, havaalanlarında, statlarda, konserlerde, topluca gittiğimiz yerlerde, hatta trafikte bile aranıyoruz. Ve bundan bıkıyoruz, buna sinirleniyoruz ve kişilik haklarımıza hakaret olarak algılıyoruz.
Oysa ki ülkemizin geçirdiği dönem belli, şartlar ortada; başımıza gelenlerin ardı arkası kesilmiyor. Umarım en kısa zamanda huzurlu ve kendimizi güvende hissettiğimiz günlere döneriz ama şimdilik vaziyet böyle.
Geçenlerde Çevik Kuvvet ekipleri, oyuncu kardeşimiz Birce Akalay'ın otomobilini sete giderken durdurmuş.
Arama yapmak için Akalay otomobilden indirilmiş. Soğukta üşüyen ve arandığı için bozulan Akalay, "Sete gittiğimizi söylememize rağmen ısrarla bir zanlı gibi araçtan indirildik.
Belli ki beni tanımamıştı.
Mecbur da değildi tanımaya ama taş kesildik' diye bir tweet atmış.
Bozulmuş yani; alınmış, kırılmış, gereksiz bulmuş.
Demet Akalın da bu tweet'e; "Yazık ya! Ben durdurulmadan bile kenara çekip hal hatır soruyorum. Her aranma noktasında aranalım, tabii ki biz onlara kuvvet olmalıyız" cevabını vermiş. Haklı Demet, sonuna kadar haklı.
GÜVENLİĞİMİZ İÇİN
Bu işin ünlüsü, ünsüzü, 'Sen benim kim olduğumu biliyor musun?'u yok. Eğer senin, benim, çevremizdekilerin, sevdiklerimizin güvenliğini düşünüyorsak; şımarıklığı, egomuzu ve kendimizi diğerlerinden ayrı tutmayı bırakmak zorundayız.
Çantamız, üstümüz, arabamız aranacaksa, aranacak. Biz elimizden geldiğince polisimize destek olmak mecburiyetindeyiz. Rica edeceğim çıkalım şu 'Ama belli ki ben terörist değilim' kafasından...