Son yıllarda erkek egemen sabah kuşağına atv'de 'Kahvaltı Haberleri'yle imzasını atan Nihan Günay'ı uzun zamandır merak ediyordum. Kapısını çalıp, hikayesini dinlemek ve başarısının sırrını öğrenmek istiyordum. Geçtiğimiz sabah, 'Kahvaltı Haberleri'ni pijamalarımla izlerken, atladım taksiye, tuttum atv stüdyolarının yolunu. 07.00-10.00 arasında ekranda olan güzel spiker, kameranın arkasında beni o kılıkta görünce başta şaşırdı; yayın sonrası da, birimizin ciddi, diğerimizin eğlenceli haline gülerek başladık hikayesini konuşmaya...
Muhabirlik yaparken ekranın bu kadar önünde olacağınızı hayal ediyor muydunuz?
Lisede de gazetecilik okumuştum. Bir şekilde mikrofon tutmak için muhabirlikle başlamış oldum. Hocalarım, "Mutlaka ekran önünde olmalısın" diyordu. Çocuğum olduktan sonra muhabirlikten ziyade, spiker olarak ekranda olmamın hayatımı daha kolaylaştırdığını hissettim. Çünkü spikerlik, muhabirliğe göre daha lüks bir iş diyebilirim.
Sizin için gün, 03.30'da başlıyor ve akşam da 21.00'de son buluyor. Özel hayatınıza nasıl zaman ayırabiliyorsunuz?
Buradaki en büyük sorumluluk, sevgili eşime düşüyor. Kendisinin çalışma şekli bana göre daha normal ve beni çok tolere edebiliyor. Annem çok kızacak ama eğer eşim olmasaydı, bugünleri zor görürdüm. Bir şeylerden vazgeçmeniz gerekebiliyor ama eşim sayesinde hiçbir şeyden vazgeçmedim. İyi aile hayatınınız varsa, işleriniz de yolunda gider.
ÇOCUK HABERLERİ ETKİLİYOR
Bugüne kadar eşinizin size verdiği en büyük taktik ne oldu?
Muhabirlik dönemimde eşim de kameraman olduğu için birlikte çalışmışlığımız olmuştu. O zamanlar, kameranın en yakın arkadaşım olması gerektiği konusunda beni uyarırdı ama pek anlamazdım. Spikerliğe geçtikten sonra anladım ki, kamera en iyi arkadaşınız olmazsa bu işi yapmanız mümkün değil. Kamerayla sanırım son beş yıldır gerçek dost oldum. Çünkü ağzımızdan çıkan her söz milyonlara ulaşıyor ve yanlış anlaşılma olabilir ama Allah'tan çok duyarlı izleyicilerimiz var. Bu mesleğin bence emekliliği yok ve umarım hiç olmam. Bende bazı şeylerin son kullanma tarihi bitmiyor. İşimden vazgeçemem.
Haberi sunduktan sonra öfkenizi kontrol edemediğiniz oluyor mu?
Oluyor tabii. Hatta eşim, "Kağıtları masaya fırlattın; yapma böyle, güzel görünmüyor" dedi. Özellikle anne olduktan sonra, çocuk haberleri beni çok etkilemeye başladı.
Ana akım medyada üç kanalın sabah kuşağı koltuğunda erkekler oturuyor. Siz iki böcek arasından çiçek olarak sıyrıldınız.
Erkek egemen bir kuşakta kadın olarak çalışıyor olmanın avantajları da, dezavantajları da var. Belki anne olmam, belki beni izleyen kadınları yakalayabilmem konusunda avantajlı diyebilirim. Dezavantaj olarak dilim naif kalıyor olabilir.
TELEFONLA KONUŞMAM
Üç saat yayın yaptıktan sonra ertesi güne hazırlanmanın ne gibi zorlukları oluyor?
Sesim etkileniyor, mesela şu an konuşmamam lazım. Yayından sonra az ve minik cümleler kurarak sesimi korumaya çalışıyorum. Gün içinde saatler süren telefon konuşmaları yapmıyorum, yazışarak haberleşiyorum.
Diyelim ki hafta içi sevdiğiniz bir sanatçının konseri var ve şarkılarına eşlik etmek istiyorsunuz, bu durumda ne yaparsınız?
Oğlumun veli toplantısı yoksa hafta içi akşam hiçbir yere gitmiyorum. Sadece cumaları çıkıyorum. Sinirlensem bile, önce nefes alıp yutkunuyorum ve sesimi yükseltmeden durumu izah ediyorum.
KADIN VE ÇOCUK HABERLERİ KIRMIZI ÇİZGİM
Ekranda en çok ne tarz haberleri takdim ederken kendinizi iyi hissediyorsunuz?
Tabii ki siyasette ne olup bittiğini veriyoruz ama saat dilimlerine göre akışlarımız var. Çünkü o akışlar, saat dilimlerine göre ekranın karşısındaki izleyici profilinin değişmesi öngörülerek evriliyor. Sağlık haberleri de veriyoruz ama kadın ve çocuk haberleri kırmızı çizgimdir. Kadınların iş yaşamına karışması ve kadına şiddet konularında sesimi duyurabildiğim kadar duyurmaya çalışıyorum.