Geçtiğimiz günlerde Alpay'ın GÜNAYDIN'da yayınlanan "Zeki Müren Türk Sanat Müziği'ni katletmiştir" sözleri, pek çok eleştiriyi ve tartışmayı da beraberinde getirdi. Dün bütün gününü tepkileri takip ederek geçirdiğini söyleyen Alpay bu yorumlar karşısında neler hissettiğini anlattı...
■ 60 küsur yıllık bir sanatçı olarak, bir başka müzisyen hakkındaki fikirlerimi söyledim. Kimseye hakaret etmedim. Ama ne yazık ki sosyal medyada müthiş bir lince uğradım. Bu da aslında sosyal medyanın ne kadar kontrolsüz bir mecra olduğunu, isteyenin isteyeni yerden yere vurup itibar suikastı yapabildiğini gösteriyor.
'BÜYÜK HAKARETLER EDİLDİ'
■ Söylediklerim samimi hislerim, fikirlerim. Eleştiri hakkımdır, kişisel görüşümdür. 84 yaşında usta bir müzisyen olarak dinlemekten zevk aldığım isimler olduğu kadar, tahammül edemediklerim de olmuştur, olacaktır. Zeki Müren de dinlemekten haz etmediğim, kulağıma, ruhuma dokunmayan bir isim olmuştur hep…
■ Son dönemlerde bizde Türk Sanat Müziği diye adlandırılan türün gerçek adı Klasik Türk Müziği'dir. Klasik Türk Müziği çevrelerinde, yani bu işin duayenleri arasında yıllardır Müren'in özellikle son 20-30 yılında Klasik Türk Müziği'ni bozduğu, arabesk hale getirdiği, abartılı nameler kullanıp, harflerin üzerine gereksiz yere bastığı konuşulur. Ama kamuya açık bir alanda dile getirilmez. Çünkü Müren bir tabudur ülkemizde… Tarihçi, yazar ve aynı zamanda bir müzisyen olan Murat Bardakçı da vaktiyle Müren'in müziğini eleştirmişti…
■ Bana yapılan en büyük hakaretlerin başında 'Ölmüş bir insanın arkasından konuştuğum'la başlayan, onur kırıcı sözler geliyor. Hiçbir siyasi liderin, halka mal olmuş sanatçının ve tarihi kahramanın eleştiri defteri öldükten sonra kapanmaz. Öyle olsa dünya renksiz, tek sesli bir yer olurdu. Kendimizi geliştiremezdik. Geçmiş kahramanlar, bugün hayatta olanlar gibi eleştirilir, anıları paylaşılır, yaptıkları, yapamadıkları üzerinden konuşulurlar. Bu benim için de öyle olacak. Mühim olan hakaret etmeden, yaralar açmadan söz söylemek. Eleştiri ve linç arasındaki farkı gözeterek…
SANAT DÜNYASI TEPKİLİ 'ALPAY O SÖZLERİYLE SAYGINLIĞINI YİTİRDİ'
BÜLENT ERSOY: "Zeki Müren, sanatçı doğan büyük bir duayendi. Kişilikler ile gerçek sanatkârları birbirlerine karıştırmamak gerekir. Bu büyük, yeri doldurulamayacak yorumculardan, hassasiyetle ve kendilerine yakışır tarzda söylemler ile bahsetmelerini istirham ederim."
BEHZAT UYGUR: "Bunca yılın emeğini, saygınlığını bir röportaj ile bitirmek başka bir acı… Yapmayın be abi!"
MUSTAFA CECELİ: "On kulağım olsa, onuyla da Zeki Müren dinlerim."
NİLGÜN BELGÜN: "Ayıp yahu! Nedir rahmetli olmuş, herkesin sevgisini takdirini kazanmış Müren'le alıp veremediğiniz! Üstelik koca koca adamlarsınız."
SEDA ÜREN: "Evet, Zeki Müren yeri doldurulmayacak bir sanat güneşidir, öyle de kalacaktır. Ölünün arkasından konuşmak günahtır. İnsanların görmediği şahit olmadığı şeyleri paylaşmak dedikodudur. Ve bu da yaşını başını almış insanlara yakışmayan kötü bir örnektir."
SOSYAL MEDYADAN ALPAY'A DESTEK
■ Aklıma Zeki Müren'in 'Belalım'ı söyleyişi geldi. Sizin nezdinizde güzel Türkçe konuşmak anlamına gelen bu hareketler; bana kasıntı ve samimiyetsiz geliyor, gülüyorum." (Bu su kimin)
■ "Bir de 'Ölünün arkasından konuşmayın' edebiyatı yapanlar var. Saçma sapan konuşmayın. Sanat, siyaset, mimari vb. alanlarda kritik yaparken ölü, diri ayrımı mı yapılacak? Mesela bir eleştirmen Stanley Kubrick'in bir filmi hakkında eleştiri yapamayacak mı?" (El bombai)
■ "Bu yorumlara en çok gelen savunma 'Alpay kim!' düzeyinde. Kardeşim yorumu yapan Mehmet Efendi de olabilir, ki Alpay gayet de değerli bir müzisyen. Evrensel hiçbir ürünü olmayan ve yerel alışkanlıklara da hiçbir şekilde hitap etmeyen Zeki Müren, bir projedir ve ulusal kanallarda radyolarda pompalanarak halka öğretilmiştir. Bir değer değildir." (Kvanchkara)