Ünlü Alman gazetesi Bild, Almanya'da emekliler ve yaşlıların, Sağlık Bakanı Jens Spahn'a "Sana yalvarıyoruz aşılarımızı vurun" çağrısını manşet yaptı.
★
En etkili aşıyı ilk Özlem Türeci ve Uğur Şahin'in başında olduğu Alman BioNTech firması buldu ama Almanya'da yaşlılar sağlık bakanına yalvarıyor! Nasıl olur bu?
★
Oluyor işte. Almanya'da aşı kampanyası 26 Aralık'ta başladı ve 24 Ocak itibarıyla 1 milyon 554 bin 355 kişiye koronavirüs aşısının ilk dozu uygulandı. Bir ayda bu kadar az kişiye aşı vurulması Alman halkını isyan ettirdi.
★
Almanlar 83 milyonu aşkın nüfusun sadece yüzde 1,9'una tek doz aşı yapabildi. Her iki doz aşının tamamladığı kişi sayısı ise 228 bin 763 oldu.
★
Alman hükümeti yaz başına kadar tüm ulusu aşılayacağını söylüyordu ama yapılan hesaplamalara göre aşılama bu hızda devam ederse tüm Alman nüfusunun aşılanması 4 yıldan uzun sürecek. Alman disiplinine yakışmayacak bir hız bu!
İKİ KAT HIZLIYIZ
Türkiye'de aşı kampanyası iki hafta önce başladı ve dün saat 13.30 itibariyle 1.588.243 kişi aşılandı. İşte Almanların Türkiye'yi kıskanacağı bir olay: Aşılamada Almanya'dan iki kat daha hızlıyız.
★
Elbette bu kadar hızlı olmamızda CoronaVac'ın inaktif bir aşı olması ve 2 ila 8 derece arasında saklanabildiği için lojistik altyapının daha kolay sağlanmasının etkisi var. Pfizer- Biontech aşısı ise eksi 70 derecelik bir soğuk zincir ve aşı altyapısı gerektirdiği için aşılama daha zahmetli süreç gerektiriyor. Ama Almanya'nın aşılamada Türkiye'nin çok gerisinde kalmasının tek nedeni bu değil.
★
Aşı tedariğinde yaşanan düşüş, Almanya'nın aşı takvimini etkiledi. Ülkede aşılama çalışmalarındaki bürokratik süreç ve her eyalette uygulamaların farklı olması eleştirilere neden oluyor. İşte bu noktada Türk sağlık sisteminin gelişmişliği, en ücra yerleşim bölgelerinde bile sağlık merkezlerinin olması, sağlık hizmetlerinde bürokrasiye takılmamamız ve organize olma kabiliyetimiz aşılamada bizi Almanya'nın önüne geçiriyor.
★
Bakın Prof. Dr. İsmail Balık ne diyor: "Türkiye'nin en ücra köşelerine kadar aile hekimleri bulunuyor. Bunlar aşıların hızlı bir şekilde yapılmasında en önemli faktörler. Bunun dışında küçük de olsa en ücra köşelere kadar sağlık merkezleri bulunması nedeniyle de kolaylıkla ve çok hızlı bir şekilde aşı yapabilme kapasitesine sahibiz... Günde en az ortalama 500 bin kişiye rahatlıkla aşı yapabilecek potansiyele sahibiz."
★
Özetle dünyanın en güçlü dördüncü ülkesi Almanya'dan daha organize bir sağlık sistemimiz var diyebiliriz. Almanya'daki aşı bizde olsa 14 günde 7 milyon kişiyi aşılamıştık!
★
Gel şimdi bu başarıyı, Kemal Kılıçdaroğlu döneminde insanların SSK hastanelerinde muayene olabilmek, ilaç alabilmek için günlerce sırada beklenildiğini bilmeyen Z Kuşağı'na anlat!
ALMAN ÜNİVERSİTESİNE TÜRK REKTÖR
Köşeyi Almanya haberleriyle kapatmış gibi olduk ama bu haber de önemli: Almanya'da Türk kökenli fizikçi Prof. Dr. Metin Tolan, Göttingen Üniversitesi Rektörü seçildi.
Babası Türk, annesi Alman olan ve 1965'te Oldenburg in Holstein kentinde doğan Tolan'ın akademik kariyeri başarılarla dolu, merak edenler Google'dan bakabilir.
Tolan'ın Almanya'nın en önemli üniversitelerinden birine rektör olması sembolik açıdan hem Türkler, hem de Almanlar için önemli.
Almanların önem verdikleri uyum politikaları akademik platformda da meyvelerini veriyor. Özlem Türeci ve Uğur Şahin'in koronavirüs aşısını geliştirmelerinin ardından Tolan'ın rektör olması güzel gelişme. Dedeleri, babaları Almanya'ya işçi olarak gelen ikinci, üçüncü nesil Türkler, Almanya'ya bilimde büyük hizmetler sunuyorlar.
Bu arada Tolan'ın görüntüsü de Hollywood filmlerindeki çılgın profesörleri andırmıyor mu?
MESUT'UN 39 DAKİKA BEKLETİLMESİ
Alman Bild gazetesiyle devam edelim... Fenerbahçe'ye transfer olan Mesut Özil'in imza töreniyle ilgili Bild sosyal medyada şu ayrıntıyı paylaştı: "Mesut Özil konuşabilmek için 39 dakika beklemek zorunda kaldı."
Eleştirecek başka bir şey bulamadılar herhalde!
Bu Bild'in başlığa çıkaracağı kadar büyük bir olay değil elbette ama eleştiri doğru. Yöneticilere de hak veriyorum, büyük fedakârlıklar yaptılar, bunu anlatmak istediler ama imza törenleri daha dinamik ve hızlı olmalı. Törenin asıl ilgi odağı Mesut'u 39 dakika bekletip konuşturmamak hataydı.
HİÇ ESTETİK YOKMUŞ!
Ünlü oyuncu Damla Ersubaşı "Hiç estetiğim yok. Gerçekten hiç yaptırmadım, yaptırsam söylerim. Bana 'Burnun ve dudakların estetikli' diyorlar ama değil. İnsanlar yıllar içinde değişiyor, yüz hatları oturuyor. Tabii değişimimde kilo vermem de büyük etken" demiş.
Bu nasıl bir değişim şaşırdım kaldım. Ersubaşı'nın zamanla yüz hatları oturunca Brooke Shields gibi olmuş.
HEDEF ÜNİVERSİTELER!
Marmara Üniversitesi'nin online olarak gerçekleştirilen ve Ekonomiye Giriş dersinin final sınavı olduğu anlaşılan sorularından birinde, "Ayakkabı almak istiyorsun ancak çok pahalı. Ne anlama gelir?" sorusunun cevaplarından birinde "Tayyip'e sor" şıkkı yer aldı."Küçük bir ticaret kasabasında herkes fındık yetiştiriyor. Kimin refahı serbest ticaret ile yükselir?" sorusunun ise şıklarının birinde de "Tayyip her zaman kazanır" ifadesi yer aldı.
Bu soruları hazırlayan kişinin amacı ne merak ettim? Komiklik yapmaya çalışmışsa hiç komik değil. Siyasi propaganda yapmaya çalışmış ama vasat bir eylem olmuş.
Önce Boğaziçi Üniversitesi'nde rektör protestoları, şimdi bu soru skandalı... Enteresan gelişmeler!
Birileri üniversiteleri karıştırmak istiyor galiba, kokusu yakında çıkar!
Z KUŞAĞI RUM ZULMÜNÜ DE BİLMİYOR
KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın oğlu Serdar Denktaş'ın, "1974'te Garanti ve İttifak Anlaşmaları nedeniyle Türk askeri buraya gelmeseydi bugün belki, Kıbrıs sorunu diye bir şey kalmamış olurdu. Rodos'taki gibi, Girit'teki gibi..." açıklaması çok ses getirdi. Yani Kıbrıs'ı da kaybederdik demeye getiriyor. Kıbrıs'ta son dönemde Rum politikalarına sempatiyle yaklaşan, adadaki Türk askerinin varlığından şikayetçi olanların sayısı artmaya başladı.
Rum zulmünü gören büyükler, Z Kuşağı'na neler yaşadıklarını her fırsatta anlatmalı. Keşke Serdar Denktaş gibiler daha çok konuşsa ve gençlerimiz bilinçlense.