- Gün özeleştiri günüdür, görmezden gelmek kimseye bir şey kazandırmaz.
Öncelikle AK Parti kaybetti havası yaratanlar yanılıyor. Ekonomik sıkıntılara, yurt dışından yapılan baskılara, döviz üzerinden oynanan oyunlara rağmen AK Parti yine en çok oy ve belediye kazanan parti oldu. Totaliter yönetimler dışında dünya siyaset tarihinde 17 yıl iktidarda olup her referandumdan, seçimden birinci çıkan çok az parti vardır.
İSTEKSİZ ADAYLAR
- İster istemez AK Parti'de de bir metal yorgunluğu yaşanmıştır.
Ama dolaşmadık il, ilçe bırakmayan, 100 miting yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın büyük çabası ve mücadelesiyle AK Parti yine bir seçimden daha birinci parti çıkmıştır.
Eğer önceki gün Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılsaydı yüzde 51.63 oy ile Cumhur İttifakı'nın adayı olarak yine Erdoğan ikinci tura kalmadan seçimi kazanacaktı. Öte yandan eğer geçersiz oylar tekrar sayıldığında da bir değişiklik olmaz ise, büyük şehirler kaybedilirse, AK Parti'nin objektif bir özeleştiri yapması gerekmektedir.
- Seçim sonucu hala netleşmese de Binali Yıldırım'ın mevcut performansının hayal kırıklığı yarattığını söyleyebiliriz. Yıldırım büyük hizmetler yapan, icraatlarıyla göz dolduran bir siyasetçiydi ama adaylığının açıklanma sürecinde isteksiz bir tavır sergilemesi, zorla başkan adayı olmuş gibi yapması, ilçelere kendi adamlarını koymak için naza çekmesi, sokaklarda halkla yeterince iç içe olamaması ve başbakan havasından kurtulamaması kendisine çok şey kaybettirdi.
Mehmet Özhaseki de başta adaylıkta çok istekli olmadı. Güçlü bir profil çizemedi ve enerjisi düşüktü.
- 'Beka söylemi'nin kime yaradığı iyi analiz edilmeli.
Genel seçimlerde yaklaşık yüzde 11 oy alan MHP yerel seçimlerde yüzde 6.8 oy almasına rağmen belediye başkanlığı sayısını biri büyükşehir olmak üzere sekizden 11'e çıkardı. MHP'nin ittifak yapmadığı yerlerde AK Parti'den belediye başkanlığını kazanması da 'beka söylemi'nin MHP'ye yaradığı yorumu çıkarılabilir.
- Seçim boyunca kullanılan dil ve belediye seçimini genel seçim havasına büründürmenin doğru olup olmadığı da tartışılmalıdır.
Aslında Türkiye'de 'belediyecilik', halka hizmet dendiğinde akla her zaman AK Parti gelir. AK Parti ilk kurulduğunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın belediyecilik döneminde elde ettiği büyük başarılarının da meyvesini toplamıştı. Yeni yapılan köprüler, yollar, tüneller, hava limanı da ortada.
Seçim stratejisi beka söylemi yerine sadece belediyecilik ve projeler üzerinde yürütülseydi sonuç farklı olabilirdi.
- AK Parti, aday belirlemede hatalar yapmış olabilir. Belediye seçimlerini genelde isimler kazanır, adayların profili ve daha önce yaptıkları önemlidir. Halkın takdirini toplamış bir aday bazen bağımsız aday olsa da kazanabilir. Örneğin Gaziantep'te başarılarına devam eden Fatma Şahin gibi güçlü adaylar çıkarabilirlerdi.
- Tartışılması gereken bir diğer konu da medyanın tutumu oldu. Her TV kanalında, her gazetede sürekli AK Parti adaylarının öne çıkarılması halkta bıkkınlık yarattı. Diğer adayların mağdur edebiyatı yapmasına fırsat tanıdı.
İnsanlar ana akım medya yerine, küçük bütçeli yerel TV kanalları ve gazetelerin yaptığı sokak röportajlarına kulak verdi.
HANİ HİLE VARDI?
- Seçimden sonra medyanın geleceği de mercek altına alınacaktır. Sosyal medyaya daha hakim, sokakta halkın içinde olan, tanzim kuyruğuna girecek, kahvede emeklilerle konuşacak haberciliğe ihtiyaç var. Unutmayın Erdoğan bu yola çıktığında, İstanbul'da belediye başkanı olduğunda onu görmezden gelen tüm medyaya karşı savaşmıştı! Gazetelerde 'Muhtar bile olamaz' denildiği dönemde de tek parti olarak iktidara geldi.
- Büyük şehirlerin muhalefete geçmesi AK Parti için fırsat bile olabilir. Muhalefette konuşmak kolay, asıl sınavdan şimdi geçecekler.
- Son olarak her seçimde yenilince hile yapıldı bahanesine sığınanlar şimdi ne diyecekler? Bazı illerde çok az oy farklarıyla kazanıldı! Hani hile yapılıyordu!