Müziğe, sahneye, modaya yön veren, müzik dünyasının tartışmasız Süper Star'ı Ajda Pekkan aynı zamanda, kendi tarzı ve markasını yaratan bir deha. İçerisinde bulunduğumuz bu olağanüstü döneme de sosyal medyada yaptığı paylaşımlarla damgasını vuran ve bizleri kendisine bir kez daha hayran bırakan Pekkan, GÜNAYDIN'a çok özel açıklamalarda bulundu.
HEP ŞIK OLMALIYIM
■ Türkiye'de birçok kadına rol modelsiniz. Tüm yaşamınız bir mercek altında takip ediliyor ve örnek alınıyor. Bu durum size ne gibi sorumluluklar getiriyor?
Aslında tüm bunları devamlı düşünürsek biri bizi gözetliyor gibi bir durum ortaya çıkar ve rahat hareket edemezsiniz sanırım. Sizlerden gelen güzel dönüşler sayesinde tüm bunları duyuyorum ve biliyorum ama ben asla saçımın modeli veya rengi moda olsun diye yaşamıyorum. Veya giydiğim kıyafetler en şık seçilsin diye de kurgularım yok. Beğendiğim şeyleri giyiyorum. Bu saydığınız konular içerisinde her şey tamamen benim zevklerimle şekilleniyor. Sevenlerim de bunları zaman içinde öyle güzel benimsedi ki, Ajda Pekkan markasının ortaya çıkmasının hikayesi de böyle oldu. Bu durumun bazı sorumlulukları var elbet. Mesela önemli bir davet için en şık kombinasyonu yaparsınız doğal olarak değil mi? Ama evde, sporda veya işte daha rahat şeyler tercih edebilirsiniz. Ama Ajda Pekkan'ın bunu yapma lüksü yok. Bu sorumluluk onu her şartta şık görünmeye zorluyor. İşin bu kısmı işte biraz yorucu oluyor tabii...
■ Dünyaya açılan ilk sanatçılarımızdan birisiniz. Zorluklar yaşadınız mı bu süreçte?
Tabii ki zorluklarla karşılaştım. Çünkü o yıllarda kendimizi gösterebilmek ve tanıtabilmek, şarkılarımızı dinletebilmek için şimdiki gibi dijital platformlar yoktu. Gerçekten hem ülkemi tanıtmak, hem de kariyerimi planlamak açısından çok çalıştım, çok emek sarf ettim.
■ Yurt dışında istediğiniz başarıyı yakalayabildiniz mi?
Daha iyi başarılar yakalayabilir miydim? Tabii ki, ama o dönemlerde hep tek başıma kaldım. Yanımda müzik sektöründen bana eşlik edecek kimse olamadı. Yalnız başıma mücadele etmek zorunda kaldım. Hep tek başıma savaştım bu yolculuk süresince, bu durum beni yordu. O yıllarda çok zor koşullarda çalıştım, ben sadece kendi müziğim için değil, ülkemi temsil etmek açısından da mücadele ediyordum. Ama şimdiki gibi yaptığınız çalışmaları internet üzerinden dünyanın her yerine paylaşabilme imkanı olsaydı tabii ki çok şey daha farklı olabilir, daha geniş geniş kitlelere ulaşabilirdi. Tokyo'dan Yunanistan'a, Almanya'dan İspanya'ya, Fransa'ya kadar dünyanın çok yerinde temsil ettim ülkemi, Olympia'da konser verdim. Bu özel günleri yaşadığım için kendi adıma ve ülkem adına çok gururluyum. O günlere dair dileğim de yurt dışında verdiğim konserlerin arşivlenip, yayınlanması.
KARİYERİM İLK GÜNKÜ HAYALLERİMİN ÖTESİNE GEÇTİ
■ Müzik dünyasına ilk adım attığınız günlerde hayal ettiğiniz nokta neresiydi?
Hiç bugünleri hayal etmemiştim. Bilemiyorum okuyucular bunu nasıl algılayacaklar ama tüm samimiyetimle söylüyorum bu günleri hayal ederek başlamadım bu işe. Şarkı söylemeyi seven, şarkılara aşık bir genç kızdım. Öyle başladı her şey, sevdiğim işi yapmak istemekle başladı. Zaman içinde çok farklı yerlere evrildi kariyerim. Dünyadaki en iyi müzisyenler, yapım şirketleri, orkestralar, söz yazarlarıyla çalıştım. Avrupa'da sayısız konserler, TV programlarım oldu. Amerika, Japonya, İspanya, İtalya, Yunanistan, İran gibi ülkelerde büyük konserler ve programlar yaptım. Tabii küçük bir kızken bunları düşünemiyorsunuz, bu yüzden ilk günkü hayallerimin ötesine geçmiştir kariyerim.
SANATÇILAR DA HATA YAPABİLİR
■ Sosyal medyada son zamanlarda özellikle sanatçılara yönelik çok ağır eleştiriler oluyor...
Her toplumda, her ortamda eleştirinin olması son derece doğal, ancak eleştirinin dozu çok önemli. Saygı ve sevgiden uzak olduğu zaman kırıcı oluyor. Sanatçıların da insan olduğunu, hata yapabileceğini ya da sevenlerine hata gibi görünen durumlar içinde olabileceği gerçeğini de unutmamak gerekir. Açıkçası, kendi adıma zaman zaman bazı eleştirilere maruz kalmış olsam bile bunlar hiçbir zaman, çok şiddetli eleştiriler olmadı.
CUMHURBAŞKANLIĞI'NIN KONSERLERİNE 30 MAYIS'TA BAŞLIYORUZ
Müzikseverler ve hayranlarınızla ilk müzikal buluşma ne zaman olacak, bir planınız var mı? Çok yakında... 30 Mayıs'ta canlı bir konserle, tüm Türkiye'nin evlerine konuk olacağız. Malum, pandemi süreci tüm dünyadaki insanlara dil, din, ırk, yaş ayırt etmeden zorlu bir dönem yaşattı ve hala daha yeni kurallarla normalleşme süreci devam ediyor. Bu süreçte birçok sektör gibi müzik-eğlence dünyası da büyük darbe aldı. Biz sanatçılar da sevenlerimizle buluşma fırsatı arar olduk. Cumhurbaşkanlığımız, hem müzik dünyasına, hem de 'evde kal' çağrılarına uyan halkımız için bir proje ortaya koydu. Konserlerimiz Polat Yağcı'nın organizatörlüğünde gerçekleşecek. Bizler İstanbul Boğazı'nın yanı başında, çok şık bir ortamda canlı canlı şarkılar söyleyeceğiz ve bu konserler internet üzerinden yayınlanacak. Ama en önemlisi dünyanın her yerindeki Türk vatandaşlarımıza aynı anda izleyecekleri bir konser verebilecek olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Bize tüm bu imkanları sunan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, İletişim Başkanı Fahrettin Altun'a, sanata ve sanatçıya destek veren herkese teşekkürlerimi sunmak isterim.
GÜÇLÜ BİR ÜLKENİN İNSANI OLMANIN GURURUNU YAŞIYORUM
■ Ramazan Bayramı'yla ilgili düşüncelerinizi almak isteriz... Ajda Pekkan bayramı nasıl yaşar, neler yapar merak ediyoruz...
Manevi değerlerle dolu bir ayı tamamlamanın, tutulan oruçların yapılan ibadetlerin kucaklaşmasıydı Ramazan Bayramımız. Büyüklerimize olan saygının, küçüklere olan sevginin, aile olabilmenin, komşulukların, birlikteliklerin öneminin kavrandığı büyük bir maneviyattı. Maalesef bu olağanüstü dönem bunları tam anlamıyla yaşamamıza da engel oldu. Bayramı evde kal çağrısına uyarak ben de evimde geçireceğim. Zor bir dönemden geçiyoruz ama bunun da üstesinden geleceğimize inancımı kaybetmiyorum. Bu süreçte devletimiz, pandemi krizi konusunda seri kararlar aldı, yerinde ve zamanında müdahaleler yaptı. Duyarlı yaklaşımları ile dünyanın her yerindeki Türk vatandaşlarımıza yetişip, onları kendi topraklarına getirme organizasyonları düzenledi. Tedavi konusunda da tıp insanlarımızın başarıları tüm dünyada konuşulur hale geldi. Türk milletinin el ele verdiği zaman maddi ve manevi her türlü güçlüğe karşı duracağının en iyi örneklerini gördük. Böyle güçlü bir ülkenin insanı olmanın gururunu hep birlikte yaşamalıyız. Tüm dünya devletlerinin kaosa sürüklendiği süreçte, bu başarılı kriz idaresinde, başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca, Bilim Kurulumuz'un kıymetli üyeleri ve sayamadığım tüm devlet yetkililerine, doktorlarımıza, hemşirelerimize, tüm sağlık çalışanlarımıza, şahsım adına teşekkürü borç biliyorum. Özverili çalışmalarını yakından takip ediyor, sistemli çalışma biçimlerini görüyor ve ülkem adına gururla izliyorum. Bu süreci çok kısa sürede, en az can kaybı ve zararla atlatmayı dilerim.. İyi ki bu toprakların sanatçısıyım.
ŞİDDET UYGULAYANA AĞIR HAPİS CEZASI VERİLMELİ
■ Siz hayvan haklarına yıllardır dikkat çekmeye çalışan bir sanatçısınız...
Evet. Hayatım boyunca her tür canlıya yapılan şiddetin karşısında oldum. Kadına, çocuklara, hayvanlara yapılan şiddete karşı elimden geldiğince mücadele etmeye çalışıyorum. Hayvanları korumak bizim insanlık görevimiz. Onlar korunmasız ve savunmasızlar. Hayvanlara şiddet gösterenlerin caydırıcı ceza alması, şiddetin durdurulması için çok önemli. Hayvana şiddete, vahşete ve tecavüze ağır hapis cezası verilmelidir. Hayvan haklarını korumak için gerekli yasaların bir an önce yüce meclisimizden geçmesi gerekiyor. Sanırım bunun için çalışmalar var. Hayvan hakları yasasının yürürlüğe girmesini ivedilikle talep ediyorum.
PROLETER KAFASIYLA ÇALIŞIYORUM
■ Her Türk sanatçı Ajda Pekkan olmak için yola çıkar. Geldiğiniz nokta açısından birçok sanatçının idolüsünüz. Bu başarınızın sırrı nedir sizce?
Böyle güzel sözler duymak beni gerçekten onore ediyor. Bugün baktığımızda herkesin bir mottosu var ve herkesinki birbirinden farklı. Evet çalışkan bir insanım. Hem de sanılanın tam aksine tam bir proleter kafasıyla çalışıyorum. Yeni projeler üretmeyi, yeni işler oluşturmayı, yeni alanlara, yeniliklere kafa yormayı, sektör içindeki yenilikleri takip edip onlara yorum katmayı seviyorum. Sayısız projeler ve işlerle meşgul bir hafızam var. Hatta düşündüğüm işlerin birçoğunu gerçekleştiremiyorum bile, zaman yetmiyor çünkü. Ama yapabileceğime inandığım tüm işlerin de sonuna kadar arkasından gidiyorum ve başarmaya çalışıyorum. Hayatımdaki mottolardan birisi bu diyebilirim.