Rol aldığı 'Bir İstanbul Masalı', 'Kara Melek', 'Diriliş: Ertuğrul' ve 'Benim Adım Melek' dizilerindeki başarılı performanslarıyla adından söz ettiren Kaan Çakır, 'Muna' adlı filmle de Altın Portakal'da En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü aldı. Başarılı projelerde zaman zaman neşeli, zaman zaman agresif rollerde izleyici karşısına çıkan Çakır, çocukluk yıllarına ait bilinmeyen travmatik iki anısını anlattı. Ailesiyle birlikte çıktığı tatil, hiç ummadığı bir şekilde son bulan ünlü oyuncu, yaşadıklarını şöyle anlattı: "1983 yazıydı, 6 yaşındaydım. Ailem ile beraber İtalya'ya Ankara feribotu ile bir seyahate çıkmıştık arabayla. İtalya'dan Yugoslavya'ya, oradan anne ve babamın doğduğu Yunanistan'ın Gümülcine kasabası üzerinden Türkiye'ye dönüş yolundaydık. Zagreb civarlarında gece yarısına doğru babam araba kullanmaktan yorulmuştu. Annem de ağabeyim ile didişmemizden bitkin düşmüş yol alırken, babam bir otel sormak için bir benzin istasyonuna girdi. Babam arabadan inerken, ben de anneme tuvalete gideceğimi söyledim ve babamın arkasından arabadan indim. Yaklaşık 5 dakika sonra arabanın orada olmadığını fark ettim ve beni bırakıp gittiklerini düşünerek, hemen ağlamaya başladım."
45 DAKİKA BEKLEDIM
Çakır sözlerine şöyle devam etti: "O benzinlikte hatırladığım; bir tek ben ve saçak altında oturan bir adam vardı. Adamın yanına ağlayarak yaklaştığımda bana İngilizce bilip bilmediğimi sordu ve kafamı iki yana sallayarak bilmediğimi ima ettim. Herhalde mırıldanmamdan anlasa gerek, kendisinin de Türk olduğunu ve korkmamam gerektiğini söyledi. Beni teselli etmeye çalıştı. Yaklaşık 10-15 dakika sonra arabamızın farları gözüktü ve beni almaya geldiler." Çakır, 12 yaşında da başından benzer bir olay geçtiğini söyledi. O güne geri dönen oyuncu, başına gelenleri şu sözlerle anlattı: "Bu olaydan yaklaşık 6 yıl sonra bu defa iki araba dayımlarla Cunda Adası'ndaki yengemlerin ailesini ziyarete gittik. Balıkesir civarlarında yine bir benzin istasyonunda yemek molası verdik. Ben bu defa üstüne basarak anneme yine tuvalete gittiğimi söyledim ve ayrıldım. WC çıkışında kendimi salıncaklara biraz kaptırdıktan sonra yemek bölümüne geçtiğimde bizimkilerden yine eser yoktu. Bu defa yaklaşık 30 km. yol almışlar ve geri dönmeleri 45 dakikayı bulmuştu."
'YAŞADIKLARIM SAYESİNDE SOĞUKKANLI OLDUM'
Yaşadıklarını esprili bir dille anlatan Çakır, "Döndüklerinde anneme ciddi sitem ettiğimi hatırlıyorum" diyerek şöyle devam etti: "Rahmetli anneannemin beni göğsüne bastırarak annemi, 'Sen nasıl çocuğu iki defa unutursun?' diye paylarken, beni de avutmaya çalıştığını hatırlıyorum. Anacığım da beni dayımların arabasına bindim zannederek kendini savunup, benden özürler diledi. Bu bir travma oldu mu hiç sanmıyorum ama bugün birçok olay karşısında soğukkanlı duruşumun ve panik olmamamın sebebi olabilir. Ben bu olayları hep neşe ve tatlı bir anı olarak paylaştım. Çünkü ailem beni sevdiğini hep hissettirdi bana. Sevgi dolu bir aile, çocuklar için bence en önemli şey. Bugün hiçbir şeyi umursamadan sevebiliyorsam, onların sayesinde.