Köşemizin daimi konuklarından Şerife Nalan Yılmaz, rastladığı dizi hatalarını sıralamış:
"Yüksel bey merhabalar, artık dizi yapımcıları, yönetmenler her kimse dizilerdeki mantık ya da devamlılık hatalarını çözseler dizilerinin izlenilirliği ve inandırıcılığı daha çok artar diye düşünüyorum. Seni Çok Bekledim dizisinde Kadir'in sürprizi ile adaya giden Ayliz'in yanında hiçbir eşyası olmamasına rağmen adaya pantolonla gittiği halde otel sahnesinde elbiseli olduğu görünüyor. Adadan dönüyorlar, tekneden inerken yine üzerinde pantolonu var ama elinde kıyafetlerini götürdüğünü düşüneceğimiz valiz benzeri bir şey yok... Bir de Zahide'nin öldüğü sahne var. Cam evin asma katından düşüyor düşmesine ama anlayamadığım, beline kadar yüksek olan asma katın korkuluğundan düşebilmesi için zıplaması gerekiyordu ama o düştü... Dramatik bir sahneydi ama bu şekilde düşünmekten kendimi alamadım... Menajerimi Ara dizisinde de Dicle'nin iş yerinde terasta olduğu bir sahne vardı. Orada da yağan karlar Dicle'nin saçını sırılsıklam yapmıştı ama içeri girdiği an saçları kuru ve gayet havalıydı... İyi çalışmalar..."
Çömlekçi de hortladı
Okurumuz Bekir Tekeşli ta Köln'den sesleniyor:
"Merhabalar Yüksel bey, umarım iyisinizdir? Sıkı bir Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz takipçisi olarak bu haftaki bölümde dikkatimi çeken yeni karakter Tuncay (Bahtiyar Engin) oldu. Kendisi daha geçen hafta Çömlekçi karakteri ile Kuruluş Osman'da boy göstermiş ve bölüm sonunda ok ile vurulmuştu. Yani daha akıbeti belli olmadan EDHO'ya transfer olmuş. Sizin de daha önce böyle durumlara hassas olduğunuzu bildiğim için yorumunuzu merak ediyorum. Demem o ki, bırakın kırkının çıkmasını, daha 6 gün geçmeden başka dizide boy gösterdi Çömlekçi... Almanya Köln'den kucak dolusu sevgiler ve selamlar..."
YAZAR NOTU: Belli ki memleketin mevcut oyuncu kapasitesi, mantar gibi türeyen dizilerin ihtiyacını karşılamıyor. Bu gidişle daha çook 'zombi' karakter görürüz.
Oy kemençeci dayı!
Köşemize sürekli katkı veren okurlarımızdan Murat Aydın bu kez de Beyaz Futbol'daki ilginç diyaloğu not etmiş:
"Beyaz Futbol programında Abdülkerim Durmaz, Rasim Ozan Kütahyalı'nın odasından kemençe ve yayını stüdyoya getirir. Kütahyalı'ya yayı verir. Rasim Ozan Kütahyalı da Ahmet Çakar'a 'Ben bu yayı ne yapayım?' diye sorar. Ahmet hoca da 'Dört şey söyleyeceğim' der. '1-Yayı alır duvara asarsın. 2- Yayı yağlarsın, yağlamazsan kurur. 3-Bir müzik aletleri satan dükkana gider satarsın. Dördüncüyü de ben sana reklam arasında söyleyeceğim!' der... Evet seyirci olarak güldük mü güldük ama bir spor programı seyrediyorduk, sit-com değil."
Biraz gerçeklik lütfen!
Okurumuz Mesut Zengin'in haklı serzenişi:
"Çok eski bir okurunuz olarak yazıyorum: Şu dizilerdeki gerçek hayattan kopan sahneler var ya beni öldürüyor. Mesela mı? Okullar kapalı ama dizilerde açık, pandemi var ama dizilerde yok. Sanki hayali bir dünya var. (Bence bu durum vatandaşları kurallara uymamaya teşvik ediyor) Tamam, zaten hepsi hayal ama farkındalık yaratmak gerekmez mi, ne dersiniz? Ne olur yani bir dizi de gerçekçi olsa, pandeminin olumsuzluklarını dile getirse?
Dünyanın her yerinde okullar kapalı, dizilerde neden açık. Yani illa okulun olduğu sahneler çekmek zorunda mıyız? Yokmuş gibi davranmak zorunda mıyız? Televizyonun eğiticiliğine ne oldu?"
Gaf kürsüsü
Dikkatli meslektaşım Tansu Sarı bu kez de Yeşilçam'da iz sürmüş: Doktor Civanım filminde sahte doktorluk yaptığı için mahkemeye çıkan Kemal (Kemal Sunal), hakim Reha Yurdakul'a "Hakkımda tek bir şikayet varsa asın beni hakim hanım" diyor.
Zap'tiye
Hayatımızda hiç restorana, kafeye gitmemiş gibi coşup da kapalı mekanlara doluşmasak mı acaba?
Ne demiş?
"Aşkımız besicinin yem borcu gibi olsun, hiiç bitmesin." (Kahramanmaraş'ta bir düğün arabasının arkasına yazılan yazı)