Usta tiyatrocu Ali Poyrazoğlu, GÜNAYDIN'a konuştu. "24 Haziran'daki seçimin ülkemiz için çözüm getireceğini düşünüyorum" diyen sanatçı, seçimle birlikte beyaz bir sayfa açılacağını söyledi. Kaos taraftarı olanları hiçbir zaman anlamadığını dile getiren Poyrazoğlu, "Ülke olarak bizi çok güzel bir gelecek bekliyor" dedi...
Sanata adanmış bir hayat sizinkisi. Tiyatroda kaç yılı geride bıraktınız?
Tiyatroya ilgim 5 yaşında başladı. Ailemle 'Hamlet' oyununu izlemeye gitmiştik. O gün tiyatrodan çok etkilendim. Tiyatronun bir oyun yeri ve çok eğlenceli olduğunu düşündüm. Evde kendimce tiyatro kurdum ve aile üyelerine gösteriler yaptım. O günden beri de tiyatroya sevgim ve ilgim bitmedi.
OYUNCULAR YENİLENMELİ
Türkiye'de özellikle son yıllarda sektörün de gelişmesiyle dizi oyuncusu gibi bir kavram ortaya çıktı. Oyunculuktaki bu ayrıma siz katılıyor musunuz?
Oyuncu ikiye ayrılır; iyi oyuncu, kötü oyuncu. İyi oyuncular tekniği iyi bilir. Zihnini eğiterek, sporunu yaparak her mecrada mesleğini icra edebilecek hale getirmeli kendini. Televizyonda ayrı, sinemada ayrı, tiyatroda ayrı teknik kullanır. Bu teknikleri iyi bilmek çok önemli oyunculukta. Ben çok içimden oynayan biriyim mesela. Zihnimden canlandırdığım karaktere bürünüp o karakterin zihin dünyasıyla oynayan biriyim. Bu yüzden de abartılı bir oyunculuk tekniğim yok benim. Farklı teknikleri hem üniversitede, hem de kendi okulumda öğretiyorum. Kalıcı olmak ve meslekte ilerlemek için oyuncuların sürekli kendini eğitmesi gerekiyor. Yoksa bir diziyle tanınır, altı ay sonra da unutulursun.
Siz Türkiye'nin yanı sıra İngiltere ve Fransa'da da tiyatro eğitimi aldınız. Neden Türkiye'de mesleğinizi sürdürmeyi tercih ettiniz?
Türkiye'yi çok seviyorum ve bir yıldan fazla ülkemden ayrı kalamıyorum öncelikle bunu söyleyeyim. Ben oyuncuyum, dünyanın her yerinde sahneye çıkarım. Amerika'da da, Avrupa'da da birçok oyun oynadım. Mühim olan seyircidir. Tiyatronun iki temeli var; oyuncu ve seyirci. Bunlar karşı karşıya gelince kıvılcım çakıyor ve tiyatro mucizesi ortaya çıkıyor. Seyirciler bizim meslektaşlarımız aynı zamanda çünkü birlikte oynuyoruz. Nerede ve hangi dilde oynarsam oynayayım seyircilerle birlikte tiyatro yapıyoruz. Şunu da belirtmek isterim ki, Türk seyircisine beni ve tiyatromu bugünlere taşıdıkları ve bizi yalnız bırakmadıkları için şükranlarımı sunuyorum.
Seslendirme ve dublaj alanında da en usta isimlerden birisiniz. Geçmişle kıyasladığınızda seslendirmelerin aynı kalitede yapıldığını söyleyebilir misiniz?
Artık çok daha iyi yapılıyor bence çünkü teknoloji çok gelişti, stüdyoların teknik kalitesi arttı. İyi seslendirme yapan çok büyük oyuncular var günümüzde. Ve işlerini severek yapıyorlar, bu da işin seviyesini yükseltiyor. Hepsi Türkçe'yi çok düzgün kullanıyor; özellikle Şehir Tiyatrosu'ndan gelenler.
'Tamamla Bizi Ey Aşk' oyununuz devam ediyor. Bize biraz oyundan bahseder misiniz?
'Tamamla Bizi Ey Aşk' ve ' Bir Sen Kaldın Yalnızlık Gelince' kitaplarımdan yola çıkarak yazdım bu oyunu. Evlilik üzerine de çok kitap okudum, oyunu yazmaya karar verdiğim dönemde. Evlilik terapisti Jacop Levy Moreno'un yazdığı kitaplardaki egzersizlere oyunda yer verdik. Oyun üç kişilik ama seyircileri de oyunun içine katıyoruz. Seyircilerle birlikte çok eğleniyoruz. Oyun, 22 yıllık evliliği olan bir çiftten yola çıkarak, günümüzdeki evliliklerdeki sorunları sorguluyor, çözümler öneriyor. 'Doğru yol aşk, yoldan çıkmayın' mesajı veriyoruz seyirciye.
KOVSALAR TÜRKİYE'DEN GİTMEM
Sanatı bir ülkenin uluslararası alanındaki imajına katkı sağlayacak en önemli enstrümanlardan biri olarak görüyorum. Siz buna katılıyor musunuz?
Tabii ki katılıyorum. Mesela ben Amerika'da tiyatro yaparken The New York Times gazetesinde tam sayfa bir yazı çıktı Türkiye ve benim hakkımda. O sırada elçilikte davet vardı, oradaki yetkililer bana bu oyundan dolayı Türkiye'ye ilginin arttığını söylemişti. Sanatın farklı bir gücü var. Bir sanatçı ülkesiyle ilgili bir şey yaptığı zaman o sanatçıyla birlikte ülkesi de gündeme taşınıyor, konuşuluyor. İnsanlar ülkeyi merak ediyor mesela. Biz burada yaşadığımız için farkında değiliz ama Türkiye, tüm dünyanın gözünün üstünde olduğu, dikkatle takip edilen, merak edilen bir ülke. Çok değerli topraklarda yaşıyoruz, çok zengin bir kültür yapımız var. Coğrafi konumumuzdan dolayı zaten çok dikkat çeken bir ülkeyiz. Türkiye'ye karşı çok büyük bir ilgi var dışarıda çünkü Türkiye çok önemli bir ülke. Ülkemi çok seviyorum. Her zaman söylerim; kovsalar Türkiye'den gitmem.
Bana 'Niye yurt dışında çalışmıyorsunuz?' diye soruyorlar. Ben ülkemde çok mutluyum. Gençlik yıllarımda yurt dışında çok vakit geçirdim; Fransa'da, İngiltere'de, Amerika'da, İsviçre'de. Altı ay, maksimum bir yıldan fazla ayrı kalamıyorum, ülkemi özleyip geri dönüyorum.
Dünya ve bölgemiz zor bir dönemden geçiyor. Bir sanatçı olarak yaşananları siz nasıl yorumluyorsunuz?
Türkiye Afrin'e terörü bitirmek ve kendi güvenliğini sağlamak için bir operasyon düzenledi. Ben de terörün bitirilmesini ve bölgeye barış gelmesini istiyorum.
KENDİME BAKIYORUM HER GÜN YÜZÜYORUM
Sahnede inanıl maz bir performans sergiliyorsunuz. Bunun sırrı nedir?
Kendime iyi bakıyorum. Alkol ve sigara kullanmıyorum. Her gün bir saat yüzüyorum ve yürüyüş yapıyorum. Sadece vücuda bakmak yetmez, aynı zamanda zihni de taze tutmak zorundasın. Her güne yeniden başlayacak zihinsel enerjiyi de içinde bulup onu ortaya çıkarmalısın ve yaşamına bunu yerleştirmelisin. Sürekli değişime inanan bir insanım. Hz. Muhammed'in 'İki günü aynı olan insanın bir günü kayıptır' sözüne uyarak iki günümü aynı şekilde geçirmiyorum ve her günümü şenliğe çeviriyorum. Bunun yanı sıra sevdiğim işi yapıyorum. Maddi kaygı taşımıyorum. Tiyatroyu çok seviyorum ve eğleniyorum, bu yüzden de tiyatroda 45'inci yılıma girdim. Birçok şapkam var benim. Dizi, sinema, seslendirme, yönetmenlik, yazarlık, şirketlere özel eğitmenlik gibi. Ama diğerlerini de yapmama rağmen tiyatroyu bir gün bile bırakmadım.
KAOS TARAFTARI OLANLARI HİÇ ANLAMIYORUM
24 Haziran'da seçime gidiyoruz. Seçim süreciyle ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Türkiye ve toplumumuz için barış ve huzur içinde bir seçim dönemi geçirilmesini umut ediyorum. Birbirimizi ötekileştirmemeliyiz. Ötekileştirme insanın içindeki diğer kimliklerle barışmadan son bulmaz. Önce bu kimliklerimizle barışmalıyız. Birisi diğerini tuttuğu takımdan dolayı ötekileştirirse, diğeri de oy verdiği partiden dolayı öbürünü ötekileştirirse iş çığrından çıkar. Bunu toplum olarak yapmamalıyız. Bunu aşabilmek için de önce kendimize, sonra da kendi tarihimize ve ülkemizdeki kırılma noktalarına bakmalıyız. Ülke olarak birlik ve beraberliğimizi devam ettirmeliyiz. 24 Haziran'daki seçimin de ülkemiz için çözüm getireceğini düşünüyorum. Zaten bu yüzden erken seçim yapılıyor ve tüm partiler de hemfikir bu konuda. Seçimle beyaz bir sayfa açılacağını düşünüyorum ülkemiz için. Herkes gibi benim de bir oy hakkım var. 24 Haziran'da ben de oyumu kullanacağım. Çıkacak sonuç, millet olarak ortak kararımız olacak. Türkiye'nin geleceğinden çok umutluyum. Toplum olarak birbirimizi daha çok kucaklamalıyız. Birbirimizi daha çok anlamaya ve keşfetmeye çalışmalıyız. Empati yaparak birbirimize yaklaşmalıyız. Kaos taraftarı olanları anlamıyorum hiçbir zaman. Ülke olarak bizi çok güzel bir gelecek bekliyor. Ben çok umutlu bakıyorum geleceğimize.
DİZİLERDEKİ ÇALIŞMA KOŞULLARI BENİ ÜRKÜTÜYOR
Uzun süredir dizilerde oynamayı tercih etmiyorsunuz, neden?
350 bölüm dizi çevirdim. Severim televizyonda çalışmayı ama çalışma koşulları beni ürkütüyor. Hafta yedi gün; senin sekiz gün çalışman gerekiyor, diziyi yetiştirmen için. Dizi süreleri çok uzun. Diziye hayatımı ayırmak istemiyorum şu anda açıkçası, çünkü diziye girdiğin zaman başka bir iş yapamazsın. Ama iki-üç günlük bir proje olursa ya da sitcom olursa, koşulları bana uyacak şekildeyse kabul edebilirim. Oyuncuların çok zor koşullarda ve büyük bir özveri ile çalıştığı bir dönemden geçiyoruz.
NESİN, TRUMP'I KAÇIRDI DİYE ÜZÜLÜYORUM
Amerika'da da yaşamış biri olarak başkan Trump'ı nasıl buluyorsunuz?
Aziz Nesin, Trump'ı kaçırdı; en çok ona üzülüyorum. Keşke Aziz Nesin'in döneminde olsaydı Trump. Mizahçılar için iyi malzeme bence. Amerikan halkı seçti sonuçta. Dünyanın en güçlü ülkesinin yöneticisi Trump. Elinin kolunun ne kadar bağlı olduğunu veya onu aslında kim ya da kimlerin yönettiğini tam olarak bilemiyoruz. O yüzden politikasına ilişkin çok net bir şey söyleyemiyorum. Amerika'nın bölgede yaptıklarını dikkatle takip ediyorum. Trump'ın söylemlerinin ne kadarı gerçek, ne kadarı değil analiz etmeye çalışıyorum. Siyaset çok hızlı değişiyor dünyada.