Cemile Deniz... Ordu'da görev yapan bir hemşire... Canla başla Covid-19'a karşı savaş veren sağlık neferlerimizden biri. Kocası mahkemeye gitti. 5 yaşındaki oğlunun velayetini istedi. Mahkeme talebi kabul etti ve 'Annesinin koronavirüs kapma tehlikesi' gerekçesiyle çocuğun velayetini geçici olarak babaya verdi.
Olmaz... Olamaz... Olmamalı... Toplumun sağlığını korumak adına gece gündüz mücadele veren, bu uğurda çoluğunun çocuğunun yüzüne hasret kalan sağlık çalışanlarını takdir etmek, alkışlamak, desteklemek, her şekilde morallerini yüksek tutmak gerekirken, bir anneyi çocuğundan ayırmak da neyin nesi? (Tepkiler üzerine çocuğun velayeti tekrar anneye verildi.)
Adalet adına bir başka sakillik de Çorum'da yaşandı. Kız çocuğu, bir adam tarafından açıkça taciz edilmişti. Çocuk gözyaşları içinde annesine gidip, "Adam benim oramı elledi" demişti. Mahkeme bu olayı nasıl değerlendirdi dersiniz? "Basit sarkıntılık..." Adam serbest kaldı...
Bir hakimin oğlu olarak adalet terazisinin bu yamuk yumuk hali canımı fena yakıyor. Bu yetersiz yasalar, bu tartışmalı hakim yorumları artık bize üç numara dar geliyor.
Adalette reform şart. Hemen, şimdi...
Sonunda isim bulundu
Beni rahatsız eden durumu bu köşede çokça yazdım. Toplum sağlığını ve düzenini sağlamak adına resmi kurumlar tarafından hazırlatılan bilgilendirici, uyarıcı kliplere bir türlü düzgün bir isim bulunamıyordu. Kimi kanal, bu klipleri 'Kamu Spotu' başlığıyla ekranına taşıyor, kimileri de adeta bu durumdan rahatsızlıklarını belirtir şekilde 'Zorunlu Yayın' başlığını atıyordu. Özellikle bu 'Zorunlu Yayın' ifadesi fena halde canımı sıkıyordu. Hani açıkça, "Bizim gönlümüz razı değil ama devlet dayattığı için zorla yayınlıyoruz" diyorlardı. Oysa koronavirüsün dünyayı kasıp kavurduğu şu günlerde sağlıktan daha önemli bir konu yoktu.
Nihayet geçenlerde Kral Pop Radyo'yu dinlerken "Hah, tamam, işte budur" dedim. Koronavirüs ile ilgili uyarıcı bilgilendirmeyi 'Öncelikli Yayın' başlığıyla verdiler. Belki başka televizyon kanalı ya da radyo istasyonlarında da kullanmaya başlamışlardır ama ben ilk kez Kral Pop'ta gördüğüm için hepsi adına onları kutlamak istiyorum.
Hayatımızdaki her zorunluluk 'öncelik' değildir. Ama konu sağlıksa her öncelik 'zorunluluk'tur. Teşekkürler Radyo Kral Pop...
Fener'in ilacı Sörloth
Spor yazarlığı kanıma işlemiş bir kere... Görünce dayanamayıp, yazıyorum.
Konumuz Fenerbahçe... Geçen yıl yazmıştım, "Bu Vedat Muriç için maça giderim" diye. Sattılar. Onun parasıyla dört forvet aldılar. Samatta, Cisse, Thiam, Valencia... Dördü bir Vedat etmez. Etmiyor da zaten. Teknik Direktör Erol Bulut çaresiz kaldığında birini çıkartıp, öbürünü oyuna sokuyor. Ama ne sonuç ne oyun değişiyor. Neden? Çünkü dördü de aynı tip futbolcu. Eğer elinizde aynı futbolcudan dört tane varsa, kadro derinliğinden ya da alternatif zenginliğinden söz edemezsiniz.
Trabzonspor formasıyla geçen yıl ligin tozunu atan Alexander Sörloth'u yeni takımı Leipzig adına Başakşehir'in fişini çekerken izledim. Oyuna girer girmez ayağına geçirdiği ilk topla golünü çakıp maçı aldı.
Sörloth, Leipzig'de yedek. O kadar mutsuz ve kendine güvensiz ki penaltı bile kaçırıyor. Fenerbahçe ara transferde elindeki 'hurdaları' satıp, Sörloth'u almazsa şampiyonluk hayal...
Gaf kürsüsü
Keçiören'deki bir garajda kaçak köpek üretimi yapanlar, hayvanların havlayıp kendilerini açık etmelerini önlemek için ses tellerini ameliyatla almışlar.
Zap'tiye
Bir zamanlar Çin mallarına kalitesiz ve taklit diye burun büküyorduk. Şimdi Çin aşısı vurdurmak için sıraya gireceğiz.
Ne demiş?
"Gücün sahibi, kurtla bir olur kuzuyu yer, sonra da koyunla birlikte ağlar." (Eşkıya'da Hızır Reis'in sözü)