Değerli dostum ve okurum Kamil Çetin 1 yıl önce ziyaret ettiği Adalar'da gördüğü pislik ve rezilliği anlatmış, ben de bu sütunlarda paylaşmıştım. Birkaç ay sonra Kamil Bey yeniden Büyükada ve Kınalıada'ya gittiğinde değişen hiçbir şey olmadığını görmüş, izlenimlerini ikinci kez bu sütunlarda sizlere duyurmuştum.
Sonunda ısrarlı yazılarımız yankı buldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, halktan gelen tepki ve şikayetlerin artması üzerine Adalar Belediyesi'ne koordinatör görevlendirdi. Hani neredeyse kayyum atayacak, o derece... (!)
Kamil Çetin'in İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin hatalı uygulamaları ile ilgili yeni tespit ve önerileri var. Halk Ekmek için açılması istenen yeni satış noktaları ve İstanbul'a 6 bin yeni taksi talebiyle ilgili görüşlerini gelecek hafta bu sütunlarda paylaşacağım. Umarım onlar da dikkate alınır.
Bir okur zarafeti
Bu mektubu paylaşıp paylaşmamak konusunda çok tereddüt ettim. Zira mesajlardaki şahsıma yönelik övgüleri ayıklamayı tercih ediyorum genellikle. Ama bu seferki, köşemin okurlarının ne denli zarif ve naif insanlar olduğunu vurgulaması açısından önemliydi. İşte Zeki Topçuoğlu'nun ruhumu okşayan satırları:
"Yüksel Bey merhaba, Fenerbahçe'yle ilgili yazınızda bir cümleniz dikkatimi çekti. 'Gençliğimde uzun süre futbol oynadım.' Aşkolsun Yüksel Bey, siz de bu genç yaşınızda 'Gençliğimde' ifadesini kullanırsanız, yarın inşallah yetmişli, seksenli, hatta doksanlı yaşlarınıza geldiğinizde bu sefer geçmiş yaşlarınızı doğru tanımlayacak sözcük bulamayacaksınız. Ayrıca, örneğin bir Hıncal Uluç, bir Güneri Civaoğlu, bir Rahmi Turan vs. geçmişlerini 'Gençliğimde' şeklinde tanımlarken siz de kendiniz için aynı tanımlamayı kullanırsanız doğru bir tanımlama yapmadığınız gibi aynı zamanda kendinize de haksızlık yapmış olursunuz. Yüksel Bey, bir hakkı teslim etmek adına haydi gelin geçmiş yaşlarınızı tanımlamak için mesela 'İlk gençlik yıllarımda' ya da 'Delikanlılığımda' ifadelerini sizin için tartışmaya açalım, ne dersiniz? Bunu sizi çok takdir eden düzenli bir okurunuz olarak öneriyorum. Saygı ve sevgilerimle..."
YAZAR NOTU: Ne mutlu bana ki, her girdiğim yeni yaşı bir öncekinden daha çok sevdim. Ayrıca ömür denilen yılların uzunluğundan ziyade, içlerini iyi doldurmanın önemine inanırım. Yine de okurumun zarif iltifatlarını öpüp, başıma koydum.
Fenerliler meğer dert küpüymüş
Hafta içinde "Kızım için Fener. kızım için" başlığıyla yayınladığım futbol yazısı nasıl ilgi gördü anlatamam. Meğer Fenerbahçeliler nasıl da dert küpü haline gelmiş. Köşemize bu konuda yorum yağdı. İşte birkaçı:
"Yüksel Bey, Fenerbahçe ile ilgili yorumlarınızın fazlası yok, eksiği var. 9 kişilik Hatay'a gol atamayan, 40 dakika 10 kişi oynayan Beşiktaş'tan 2 gol yiyen takımın hocası hâlâ görevde, üstelik Dortmund'un eski hocası boşta iken.Yönetimde akıl tutulması var. Gerçekleri yazdığınız için sağ olun. Saygılar." (Yılmaz Mete)
"Hay ağzınıza sağlık Yüksel Bey, duygularımıza tercüman olduğunuz için. Fenerbahçe analiziniz aslında küskün ve sessiz çoğunluğun haykırışı gibi. Bu yazınızı, Fenerbahçe Spor Kulübü'nün kapısına asmalı ki, efsaneyi, böylesine sıradan bir takım haline getirenler okuyup utansınlar. (Ertan Yaltır)
"Adeta ben yazmışım gibi duygularıma tercüman olmuşsunuz, elinize sağlık." (Murat Süer)
Şeref kürsüsü
SMA hastalığının pençesinde ölüm kalım savaşı veren Poyraz bebek için kampanya düzenleyen Bergüzar Korel ve Hatice Şendil ile 250 bin liralık bağışta bulunan Acun Ilıcalı her türlü takdiri hak etti.
Zap'tiye
Temizlik, Bağışıklık, Maske, Mesafe... Herkes TBMM'ye saygılı olsun
Ne demiş?
Neler Oluyor Hayatta programından bir diyalog: NUR TUĞBA: Yılbaşı piyango bileti alırken uğurlu bir rakamın var mı? HAKAN URAL: Var ama niye burada söyleyeyim ki? Herkes o numaralı biletten alırsa bana uğuru mu kalır?