Usta sanatçı Ali Poyrazoğlu GÜNAYDIN'a çok özel açıklamalarda bulundu. 'İnsanoğlunun tüm bu olup bitenden ders alması gerekiyor, doğayla, dünyayla olan ilişkimizi yeniden gözden geçirmemiz lazım" diyen Poyrazoğlu, herkesin tüketme hırsından vazgeçmesi gerektiğini söyledi. Avrupa Birliği'nin sadece İspanya ve İtalya'yı değil birbirlerini de yalnız bıraktığını söyleyen sanatçı, Avrupa'nın büyük bir çıkmazın içinde olduğunu dile getirdi.
AVRUPA'DA BİRLİK YOK
■
Bildiğiniz gibi dünya ve ülkemiz, koronavirüs salgını ile mücadele ediyor. Tüm bu yaşananlar size ne düşündürüyor?
İnsanoğlunun tüm bu olup bitenden
ders alması gerekiyor. Doğayla,
dünyayla olan ilişkimizi yeniden gözden
geçirmeli ve tüketme hırsından
vazgeçmeliyiz. Ben mesleğim gereği
ötekini düşünme, iletişim içinde olma,
manen zenginleşme ve toplumla birlikte
değişim hayalleri kurma peşindeyimdir
hep.
Umarım bu dönemde herkes içindeki
sanatçıyı ortaya çıkarır ve ötekine
elini uzatmayı, paylaşmayı dener. Tüm
bu yaşananların insanlarda değişime
yol açacağını umut ediyorum. İnsanoğlunun,
hırslardan, ötekileştirmeden,
ihtirastan vazgeçip empati duygusunu
daha çok geliştirmeye ihtiyacı var.
Yeniden kendimizi inşa etmemiz gerekiyor.
Kimisi bunu yapacak, kimisi
yapamayacak. Ülkeler için de öyle. Her
şeye yeniden başlama, gözden geçirme
ve anlamlandırma çağına gireceğimizi
düşünüyorum. Küreselleşme artık
yavaşlayacak ve daha farklı bir forma
geçecek bence. Geçen sene dünya
nüfusunun altıda biri yer değiştirdi, bu
da yavaşlayacak. İnsanlar artık daha
çok evlerinde, ülkelerinde kalacak. Her
sistemin ve ülkenin A, B, C planı vardır.
Dünya şu anda büyük bir kriz içinde.
Umarım insanlar, ülkeler bu krizi
fırsata çevirir. Ticari açıdan bütünleşmişti
dünya ama bu yaşananlar büyük
ülkeler arasında bir dayanışma olmadığını
da bizlere gösterdi. Bakın Avrupa
Birliği'ne. Birlik içindeki ülkeler bile
dayanışma içinde değil.
O ÇOCUK HEP AKLIMDA
■
Mülteciler açısından da çok zor bir dönem. Sizin de yorumunuzu alabilir miyim?
İnsani açıdan çok zor bir süreç gerçekten.
Türkiye 4 milyondan fazla
Suriyeli'ye ev sahipliği yapıyor. Biz
onlara kapılarımızı açarken, Yunanistan'ın
ne yaptığını da gördük. Hepimiz
televizyonlarda seyrettik Yunanistan'ın
onlara yaptıklarını. Biz çok
iyi kalpli ve yardımsever bir milletiz.
Sınırda kalan mültecilere biz sahip
çıktık yine. Avrupa'nın mültecilere
karşı tavrı insanlık adına büyük utançtır.
Denizde ölen çocuğun görüntüsü
hayatım boyunca hafızamda kalacak.
Çok acı bir karedir benim için.
C VİTAMİNİMİ EKSİK ETMİYORUM, EVDE SPOR YAPIYORUM
■
Siz nasıl geçiriyorsunuz bu dönemi?
Evde tek başıma geçiriyorum
bu süreci. Öncelikle, doktorların
önerilerini dikkate alıyorum. Bağışıklık
sistemini güçlendirici hap
kullanıyorum. C vitamini de eksik
etmiyorum. Çok iyi beslenmeye
çalışıyorum. Ben yaz-kış spor
yapan, yüzen bir insandım ama
ne yazık ki şimdi bunu yapamıyorum.
Onun yerine evde sporumu
yapıyorum. Her şeye dikkat ediyorum.
Alışveriş için bile dışarı
çıkmamaya çalışıyorum.
BU SÜREÇ SEVGİLİLER VE EŞLER İÇİN FIRSATA DÖNÜŞMELİ
■
Evde nasıl vakit geçiriyorsunuz?
Evden çalışmaya devam ediyorum,
anılarımı yazıyorum. Yeni
oyun hazırlığım var, onunla uğraşıyorum.
Bol bol kitap okuyup
film seyrediyorum. Haberleri takip
ediyorum. Sporumu aksatmıyorum.
Herkes bir şekilde evde
sıkılmadan var olmanın koşullarını
öğrenmeli. Aslında içinde bulunduğumuz
süreç sevgililer ve
eşler için bir fırsata dönüşmeli.
Zor zamanlarda birlikte var olmanın
sırlarını keşfetme fırsatı...
AVRUPA BÜYÜK ÇIKMAZDA
■
Avrupa Birliği, İtalya ve İspanya'yı yalnız bıraktı bu süreçte. Siz de buna katılıyor musunuz?
Avrupa Birliği sadece
İspanya ve İtalya'yı değil,
birbirlerini de yalnız
bıraktı. Avrupa, büyük
bir çıkmazın içinde şu
anda. Dayanışma içinde
değiller. Her ülke kendi
krizini yaşıyor ama kimse,
kimseye yardım etmiyor.
Demek ki yıllardır
söyledikleri gibi gerçek
bir dayanışma ve birliktelik
yokmuş Avrupa
Birliği'nde. Aralarındaki
ilişki sadece ticaretten
ibaretmiş. Herkes gördü
ki Avrupa Birliği'nde aslında
manevi bir ortaklık
yokmuş, maddi bir ortaklık
varmış.
SANAT HİÇBİR ZAMAN DURMADI DURMAYACAK
■
Küresel bir krizle karşı karşıyayız. Bu durum sanatı nasıl etkiler sizce?
Sanat hiçbir zaman durmadı. Tarihte de böyle büyük
krizleri sanatçılar yakından takip ederek, üzerine
düşünüp, filmler ve oyunlar yapmış, kitaplar yazmıştır.
Bunlar yine devam edecek. Sanat, insanlığın utancını
yüzlerine vurmaya devam edecektir geçmişte olduğu
gibi... Bu kriz sonrasında da sanatçılar üzerine
düşünüp eserler vermeye devam edecek.
İNSANOĞLU SALGINDAN DERS ALMAMAKTA DİRENİYOR
■
İçinde yaşadığımız bu sürecin insanoğluna verdiği en büyük ders nedir sizce?
Bu dönemden ders çıkarabilecek
miyiz bilmiyorum.
Televizyonlara bakınca pek
ders alınacak gibi durmuyor
çünkü. Hala sokaklarda, kol
kola gezenleri, balık tutanları
görüyorum. Görevliler
insanlara yalvarıyor adeta
'Eve dönün, dışarı çıkmayın'
diye ama dinlemeyen de
bir kitle var maalesef. Bir
de dışarı çıkmayıp, evlerde
parti düzenleyenler var.
Yaptıkları çok iyi bir şeymiş
gibi bir de bu partileri sosyal
medyada paylaşıyorlar.
Anlamak mümkün değil bu
insanları. Alacakları en büyük
dersi almamakta direnen
insanlar bunlar bence.
Bu sürecin hepimize öğrettiği
ise, insanoğlunun bu
salgın krizine rağmen ders
almamakta direnmesidir.
LÜTFEN KİMSE BU DÖNEMDE DEPRESYONA GİRMESİN
■
Peki salgın sizin psikolojinizi nasıl etkiledi?
Tedbirlerimi aldım elimden
geldiğince. Korkutmuyor beni.
Korkunun ecele faydası yok. Dikkatli
davranırsak bu süreci atlatacağımıza
inanıyorum. Kimse lütfen
bu dönemde depresyona girmesin.
Depresyon bir meslek değildir,
ömür boyu yapılmaz. Baktın girdin,
hemen çıkarsın. Umutlarımızı
asla yitirmeyelim.
KENDİNİ YENİDEN İNŞA ETMEYE ÇALIŞANLARIN SAYISI ARTACAK
■
Koronavirüs krizinin ardından dünya sisteminde bir değişim öngörüyor musunuz peki?
Görüyorum ama zor olacak. Ekonomik çalkantılar
geçene kadar böyle şeyler söylenir ama bu
çalkantılar geçtikten sonra her şey eski tas, eski
hamam şeklinde devam edecek gibi geliyor bana.
Tarihteki olaylara bakarak böyle söylüyorum. Dünya
Savaşları'na bakın, küresel ekonomik kriz sonrası
dönemlere bakın... Böyle dönemlerden sonra
ne yazık ki insanoğlu toptan bir değişim yaşamadı.
O yüzden insanoğlunun böyle bir değişimi çok zor
gerçekleştireceğini düşünüyorum. Bir değişim
olacaksa da bu ancak bireysel düzeyde olacak.
İnsana, doğaya bakışını değiştiren ve kendini yeniden
inşa etmeye çalışan kalabalıkların sayısı artacaktır.
Yani bu değişim toptan olmasa bile bunu
isteyen ve hayata geçiren insanlar çoğalacaktır.
EMEKÇİNİN KOŞULLARI DEĞİŞMELİ
'Yaşa Sevgili Dünya' adlı bir kabare oyunu yazmıştım. Bu oyunda Nükhet Duru ve Korhan Abay'la birlikte oynuyorduk. Ben köşe başında kendini pazarlayan kadınla pazarlık eden ve onu daha ucuza kapatmaya çalışan bir adamı oynuyordum. Ve sürekli 'Ne kadar zor sizin yaptığınız bu iş' deyip, arkasından da 'Bu düzen değişmeli' diyerek onunla pazarlık yapıyordum. Orada da sürekli düzenin değişmesini isteyen ama hiçbir şey yapmayan adama sokak kadını için çok güzel bir cevap yazmıştım. 'Benim koşullarım aynı kaldıktan sonra düzen değişse ne olur?' manasına gelecek bir cümle söylüyordu. O kadar doğru ki... Emekçinin, işçinin ve ezilenlerin lehine değişmediği sürece dünya sistemi değişse ne olur, değişmese ne olur? Önemli olan onların koşullarının düzelmesidir.
BEBEĞİNE DOKUNAMAYAN DOKTORUN FOTOĞRAFI BENİ ÇOK ETKİLEDİ
■
Sağlık çalışanları için neler söylemek istersiniz?
Onlar birer kahraman. Canları
pahasına insanlara şifa dağıtmaya
çalışıyorlar. Büyük bir özveri ile
yaşamlarını tehlikeye atarak insanlarımız
için mücadele ediyorlar. Bir
fotoğraf gördüm, beni çok etkiledi.
Doktor bir baba, yeni doğmuş bebeğini
camın arkasından görüp,
seviyordu. Dokunamıyordu bile evladına.
Düşünün, kendi hayatlarını
hiçe sayarak bizler için gece-gündüz
çalışıyorlar. Hepsi benim için kahramandır.
Onlara çok şey borçluyuz.