Toplu ulaşım sektöründe istihdam edilmek üzere 5 bin lira maaşla 50 şoför aradıklarını belirten Antalya Otobüsçüler Odası Başkanı Yasin Arslan, "Günlerdir ilan veriyoruz ne arayan var ne soran. Nedenini biz de anlamadık. Açıkçası şaşkınız" dedi.
Haberle ilgili yorumlar daha ilginç:
"Adam 5 bin TL için itiyle, uğursuzuyla mı uğraşacak bu sıcakta?"
"5 bin TL ne ki, ayıptır bütün gün direksiyon sallayacak adama 5 bin TL teklif bile edilmez."
"5 bin TL'ye o sıcakta bütün gün, hem de insanlarla trafikte otobüs sürecek insanı zor bulursunuz."
"Köle misin, işçi mi? Köleysen şartlar senin için ideal. İşçiysen değil." Farklı düşünenler de var. İşte o yorumlar:
"Yorumlara bakıyorum şaka gibi. İnsanlar 5 bin TL'yi beğenmiyor. Sıcakmış, çalışma saatleri çokmuş."
"Ülkenin mülteci cennetine dönmesinin bir sebebi de iş beğenmeyenler. O işi şimdi yabancılara verseler kıyameti koparırsınız. Hem işsizlikten şikayet edip hem iş beğenmiyorsunuz."
Bu son yorum benim daha önce defalarca yazdığım Türkiye'de iş beğenmeme sorununu tekrar tartışmamız gerektiğini gösteriyor.
5 bin lira yüksek bir ücret değil ama işsiz biri için 5 bin lira + sigorta + yemek vs. bir seçenek olamaz mı? Ama işe talip olan çıkmamış.
Doğu Karadeniz'de çayı Afrikalı göçmenler topluyor. Van'da Afganlar çobanlık yapıyor. Büyük şehirlerde fırıncı, ayakkabıcı, marangoz, kaportacı, demirci gibi ustalık gerektiren mesleklerdeki ara eleman eksikliğini de Suriyeli, Özbek göçmenlerle gideriyoruz.
Bugün bizim gençlerin beğenmediği mesleklerde çalışan göçmenler gelecekte usta ve işveren olacaklar!
Türkiye'de son günlerde ülkeye giriş yapan Afgan göçmenler tartışılıyor. Ülkeye kaçak giriş yapan göçmenler güvenlik, demografik yapı, Covid-19 salgını açısından önemli bir sorun. Peki, bu insanlar neden Pakistan'a gitmiyor? İran'da durmayıp Türkiye'ye geçiyorlar? Çünkü iş bulma, bir hayat kurma umudu ülkemizde daha fazla.
Göçmenlerle ilgili önemli haberler yapan Ali Kemal Erdem, göçmen işçi çalıştırılan sektörden yetkililerle konuşmuş. Örneğin Örme Sanayicileri Derneği Başkanı Fikri Kurt, "Yabancı işçiler olmasa ekonominin gidişatı parlak olmaz. Çoğu fabrika gündüz yerli insanlarımızı çalıştırırken, gece vardiyalarında kontrol fazla olmadığı için yabancıları çalıştırıyor. Ekonomi ve ihracatın büyümesi genelde yabancıların sayesinde oluyor" diyor.
Çağlayan'da bir tekstil atölyesinin sahibi Abidin Taşçı, yabancı işçilerin çekilmesi durumunda bu piyasadaki üretimin yüzde 50 oranında azalacağını iddia ediyor.
Göçmenleri tartışırken, iş gücüne yaptıkları katkı ve bizim gençlerin iş beğenmemesini de ele almalıyız!
ALMANYA, TÜRKİYE'Yİ ÖRNEK ALMALI!
Vera David: "Burada yaşananları hayal bile edemezsiniz. Çatıda 24 saat beklemek zorunda kaldık. Sonra itfaiyeciler geldi, 'Yaralı değilseniz başınızın çaresine bakmalısınız' dediler. Kendimi nasıl hissedeyim?"
Andreas Lerner: "Bodrumdaki suyu dün boşalttık. Her şeyi kendimiz organize ettik. Ne yazık ki, devletten bir yardım gelmedi."
Anne...: "Söyleyecekleri yeni bir şey olamasa bile, şehrimizden, konuşabileceğimiz bir görevlinin burada olması lazım. En azından umurlarında olduğumuzu hissederdik."
Almanya'da hayatını kaybedenlerin sayısının 163'e çıktığı sel felaketinde canını zor kurtaran Alman vatandaşlarının açıklamalarını okudunuz.
Alman medya kuruluşu DW'ye konuşan selzedeler yeterince yardım alamadıkları için hükümete isyan ediyorlar. Muhalif partiler de afette büyük ihmallerin de rol oynadığını belirtip faturayı hükümete çıkardı.
Almanya'da meteorologların yaptığı uyarılar bile yeterince dikkate alınmamış, halk uyarılmamış. Afette arama kurtarma ekiplerinin yetersizliği ve organize olamamaları da çok eleştiriliyor.
Bu tarz felaketler birçok ülkede yaşanıyor, doğa karşısında insanoğlu bazen çaresiz kalıyor ama Almanya'da afet uyarı, yardım ve kurtarma organizasyonlarının dahil olduğu tüm sistemin çökmesi tartışılıyor.
Oysa Almanlar disiplinli ve organize olmalarıyla tanınırlar!
Almanya Avrupa'nın en büyük, dünyanın ise dördüncü büyük ekonomisine sahip, lakin selzedelere yardım edemedi!
Almanya'nın çok güçlü bir ülke olmasına rağmen Türkiye gibi afetlerde insan kurtarmada, yardımda başarılı ve organize olamadıkları ortaya çıktı. İşte bu alanlarda Almanya bizi örnek almalı.
SADECE ZENGİNLER Mİ TATİL YAPIYOR?
Dünkü tatil yörelerindeki kalabalığı yazınca sosyal medyada "Parası olan tatile gidiyor. "Türkiye Bodrum ve Çeşme'den ibaret değil" diye itiraz edenler olmuştu.
Oysa yazımda Anadolu'ya memleketine, köyüne gidenlerin de sayısının çok olduğunu belirtmiştim. Siyasi önyargıları elbette aşmak zor.
Bakalım bu habere ne diyecekler: Türkiye'nin en az nüfusa sahip ili Bayburt, bayramda en kalabalık günlerinden birini yaşıyor. 82 bin 274 kişinin yaşadığı kentte nüfus, şehir dışında gelenlerle ikiye katlandı!
Tatile çıkmak elbette lüks değil, bir ihtiyaç. Ama sadece zenginler tatil yapıyor anlayışı da saçmalık.
ÇOBAN SAMİ GURURLU!
Elazığ'ın Kovancılar ilçesinde çobanlık yapan ve kronik karaciğer rahatsızlığı olan 42 yaşındaki Sami Aydemir, üç gün önce dağda koyunlarını otlattığı yere yığıldı. Aydemir, hemen telefonuyla ailesine ve 112'ye haber verdi.
Sabah'tan Dilan Kaya'nın haberine göre; Aydemir'e ilk müdahaleyi hemen olay yerine gelen sağlık ekipleri yapmış ve daha sonra Aydemir ambulans helikopterle hastaneye götürülmüş.
İkinci yazımda Alman selzede Vera David, itfaiyecilerin "Başınızın çaresine bakın" demesini acı acı anlatıyordu... Bizim çoban dede Aydemir ise gururla "Öleceğimi sandım. Devletimiz helikopterle imdadıma yetişti" diyor.
Selzede Vera'ya yardım edemedikten sonra Almanya'nın dünyanın en güçlü dördüncü ekonomisi olması ne işe yarar?
Altyazı
"Kötü bir şeyin olacağını düşündüğünüzde çektiğiniz acı, o kötü şey olduğunda çekeceğiniz acıdan daha fazladır." (Rocky)