29 Ekim Cumhuriyet Bayramı tartışmasız, kavgasız geçiyor derken, iki provokatör çıktı, iki tweet attı, insanların keyfini kaçırdı.
Bunlardan biri Fatih Tezcan. Aklı sıra Atatürk'e hakaret ederek, toplumu karşı karşıya getirmeye çalıştı.
Attığı berbat tweet çok konuşuldu ama Tezcan'ın istediği olmadı, olmayacak!
Mustafa Kemal Atatürk hepimizin ortak paydasıdır, kimse ona hakaret edemez.
Diğer provokatör ise Zafer Arapkirli.
İstanbul'da 29 Ekim kutlamaları sırasında atılan havai fişeklerin görüntüsünü paylaşıp şöyle yazdı: 'İstanbul, (bir nevi) düşman işgalinden kurtuluşunu kutluyor.' Büyük tepki alınca da tweet'i sildi.
Zafer Bey kim bu düşman?
'Bir nevi' derken tam olarak ne demek istiyorsunuz? Düşman, belediye seçimini kaybeden AK Parti mi yani?
Bu nasıl densizliktir?
Üstelik bu tweet'i yazan yıllarca Habertürk, NTV gibi büyük kanallarda sunuculuk yapan deneyimli biri. Arapkirli, ana akım medyada çalıştığı yıllarda adaletsizliklere hiç karşı çıkmazdı, önüne konan metni okur geçerdi.
Ne zaman ana akım medyadan ayrıldı, hemen muhalif oluverdi.
Elbette eleştiri hakkına sonuna kadar sahip ama ana akım medyada 'Ben maaşımı alırım, etliye sütlüye karışmam' diyenlerin sonradan muhalif olmalarını samimi bulmuyorum.
Zafer Arapkirli de onlardan biri.
Sorsanız kutuplaşmadan şikayet eder ama Ekrem İmamoğlu'nun 29 Ekim kutlamalarında attırdığı havai fişeklerin gazına gelip 'Bir nevi düşman işgalinden kurtulduk' diye yazar, kutuplaşmanın daniskasını yapar.
Arapkirli ve Tezcan'ın ideolojileri birbirine taban tabana zıt ama ikisi de toplumu germeye, farklı görüşlerden insanları karşı karşıya getirmeye çalıştı. Neyse ki halkımız sağduyulu, bu provokatörlere pirim vermedi.
En doğru mesaj
Savaşlarla yıkılmış, yabancı ülkelerin parçalanmaya hazırladığı bir ülke, 96 yıl önce 29 Ekim'de Atatürk'ün önderliğinde küllerinden doğdu. Darbelerle sekteye uğratılmaya çalışılsa da bölgemizde demokrasisi en sağlam olan ülke Türkiye. 96 yaşındaki Cumhuriyet'imizle ne kadar övünsek az.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı yine farklı etkinliklerle kutlandı.
Zeybek oynayan da vardı, vals yapan da.
29 Ekim ile ilgili klasik mesajlar verildi.
En doğru mesaj ise Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nden geldi. Birincisi;
Doğu Akdeniz'de görev yapan savaş gemisi, Diyarbakır Ana Jet Üssü ve Barış Pınarı Harekatı ile terörden arındırılan Rasulayn ve Tel Abyad'da görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri personeli, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 29 Ekim Kabul Töreni'ne görüntülü bağlanarak daima göreve hazır olduklarını ve mevcut görevleri başarıyla icra ettiklerini söylediler. Bu canlı bağlantılar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Bir asır önce başlattığımız ve yeni devletimiz Cumhuriyetimizi kurarak taçlandırdığımız İstiklal Harbimizin bir benzerini, farklı görüntüler ve yöntemlerle veriyoruz" açıklamasıyla örtüşüyordu.
Dünyanın nefesini tutarak takip ettiği Barış Pınarı Harekatı'ndan ülkece dimdik ve güçlü bir şekilde çıkmamız önemliydi.
Atatürk'ün izinde gitmek lafla, kıyafetle, heykel açılışı ve dansla değil; bilim irfanla, icraatla ve düşmanı ezerek olur. Suriye'de düzenlediğimiz operasyonlarla hem teröristleri ezip geçtik, hem de tüm dünyaya Türkiye'nin gücünü hatırlattık.
Depreme karşı gönüllü yok
Büyük Marmara Depremi'nin ardından kurulan Mahalle Afet Gönüllüleri (MAG), aradan geçen 20 yıla rağmen yeterli gönüllü sayısına ulaşamadı. İstanbul'un 22 ilçesinde örgütlenen MAG'ın sadece 4 bin gönüllüsü var. MAG İstanbul Koordinatörü Hüseyin Karadayı, "Gönüllü bulamıyoruz. İnsanlar, 36 saatlik eğitimi uzun buluyor" diyor. En son 5.8'lik depremde 'İstanbullular sosyal medyada depreme hazır değiliz' diye yeri göğü inletmişti. Klavyede atıp tutmada üstümüze yok. İş icraata, bir şeyler yapmaya gelince ortada adam yok!