Sempatik tavırları ve doğal güzelliğiyle dikkat çeken Kutlubey, oyuncu olma aşkının, içine lise yıllarında düştüğünü söylerken, setteki Sera'yı dinamik, sabırlı ve çalışkan olarak tanımladı. Öpüşme sahneleri hakkında da düşüncelerini paylaşan güzel oyuncu, kadına şiddet sahnelerinin öpüşme sahneleri kadar tepki görmediğini belirterek, bu konudaki üzüntüsünü dile getirdi.
Zalim İstanbul macerasına dair de konuşan oyuncu, rol arkadaşı Bahar Şahin'le, tıpkı dizideki gibi iki bambaşka insan olduklarını, buna rağmen aralarındaki diyaloğun çok sıcak olduğunu anlatırken, dizideki partneri Berker Güven ile de kameralar ardında iki sıkı dost olduklarını belirtti.
İşte keyifli sohbetten kesitler:
Sizin için doğru mesleğin oyunculuk olduğunu ne zaman fark ettiniz?
Lisedeydim ve pek de iyi bir öğrenci değildim. Okula gitmek bir zulümdü, derslerden kaçmaya çalışıyordum vesaire… Sonra kulüpler açılmaya başladı ve ben tiyatro kulübüne katıldım. Zaten meraklıydım da izliyordum. Sonra bir baktım ben her Çarşamba okula gitmek için can atıyorum ve beni okula bağlayan bir şey var. Ondan sonra oyunlar çıkarmaya başladık, farklı farklı şeyler ürettik. Dedim ki ''Ben ne bu hayatı kendime dar edeyim, ne de üniversiteyi, bu mesleği yapayım, mutlu olayım…''
Zalim İstanbul'da hayat verdiğiniz Cemre karakteri, yediden yetmişe herkesin severek izlediği bir karakterdi. Sizce Cemre gerçekten de kusursuz bir karakter miydi?
Kamera arkasında kendi aramızda da konuşuyorduk ve ben her defasında Cemre'ye asla laf söyletmiyordum. Ama günün sonunda şunu gördüm ki, fedakarlık yapmaktan kendi hayatını yaşayamıyordu. Bu olmaması gereken bir şey…
Cemre, yaşadığı zorluklara rağmen merhametini korumaya gayret eden bir kadındı. Peki kameraların ardındaki Sera da bu kadar sabırlı mıdır?
Sabır, ikiye ayrılıyor. Güzel ve beni motive eden şeylere karşı aşırı sabırsızımdır, bir an önce onu deneyimlemek isterim.
''FELAKET, SABRIN KÖLESİ OLSUN''
Fakat daha olumsuz durumlarda, sabır taşı olabiliyorum. Hatta Shakespeare'in bir oyununda bir karakter ''Sabret'' diyor, ''Sabret ki; felaket, sabrın kölesi olsun.''
Buna çok inanırım. Sabır felaketi köle eder, ben de hep böyle olumsuz durumlarda kendime bunu söylüyorum.
Dizide kardeşinizi canlandıran Bahar Şahin'le arkadaşlığınız gerçek hayatta nasıldır?
Onunla aşırı iki zıt insanız, biri bir uçtan alınmış, diğeri diğer uçtan alınmış. Aynı dizideki gibiyiz. Normalde yaşıtız biz ama bana 'abla' der.
Yin ile Yang gibiyiz. Hiç anlaşamadığımız noktalar da oluyor ama bir şekilde o zıt kutupların uyumu denen şey, farklı bir devinim yaratıyor.
Partneriniz Berker Güven'le uyumunuzu neye borçlusunuz?
Setin ilk günlerinden beri biz çok güzel bir arkadaşlık kurduk, birbirimizi gerçekten anladık. Sahne arkasında, sahne önünde birbirimize çok yardımcı olduğumuz zamanlar oldu, bunun da yansıdığını düşünüyorum. Arkadaşlığımız, çok güzel bir dostluğa dönüştü.
Öpüşme sahneleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Biz, aslında televizyonda hayatın bir yansımasını gösteriyoruz, hayatın içinde ne varsa o gösteriliyor. Doğal olarak pek bir şey ifade etmiyor.
Ama şunu söyleyebilirim ki, bahsi geçen öpüşme sahneleri sevmekten gelen, onun tezahürü olan sahneler ve birçok şey aslında dünyada sevgisizlikten kaynaklanıyor.
Keşke, bu şiddet sahneleri, bu kadar tepki almıyorken, öpüşme sahnelerine insanlar daha sevgiyle bakabilse.
Birine tepki gösteriyorlar, birini kabulleniyorlar. Ben bunu anlamıyorum…
İdolüm dediğiniz oyuncular kimler?
Zuhal Olcay ve Celal Kadri Kınoğlu. Büyük hayranlarıyım.
Sizin için hayatı en anlamlı kılan şey nedir?
'Keyif' diyebilirim. Çünkü yaptığım her şeyden bir şekilde keyif almaya ve onu sevmeye çalışıyorum.
İstemeden yaptığımız ve keyif alamadan götürmek zorunda kaldığımız zamanlar da oluyor. O noktalarda da, hemen böyle bir dışarıdan bakıp 'Ben bunun neresinden keyif alabilirim?' diyorum ve bir şeyleri severek yapmaya çalışıyorum.
Çünkü hayat zaten zor… Bir şeyleri kolaylaştırmak lazım.
Güzellik, yetenek kadar önemli bir şey mi bir yerlere varmak için?
''KLİŞE BİR GÜZELLİK KAVRAMI VAR''
Maalesef klişe bir güzellik kavramı var. Ama gerçekten yetenekli ve klasik güzellik algısının dışında olup güzel işler yapan insanları, seyirci zaten can-ı gönülden kabul ediyor. Fakat yapımlar bu konuda risk almak istemiyor diyebilirim.
En garip özelliğiniz nedir?
Bazen düzen hastalığım oluyor ama her şeye karşı değil. Atlattım onu. Utanıyorum (gülüyor)
Paspasların kapıya yapışık olmasına dair bir takıntım vardı. Ola ki merdivenle çıkıyorum, bütün kapılardaki paspaslar, bazen beni rahatsız edebiliyordu ve onları düzeltebiliyordum. Ama bunu aştım. Artık sadece kendi evimin önündeki paspası düzeltiyorum…