'Martıların Efendisi' adlı filmde bir şizofreni oynayan Mehmet Günsür, GÜNAYDIN'a konuştu.
"Hiçbir zaman tek tip oyuncu olmak istemedim" diyen Günsür, samimi açıklamalar yaptı...
Role hazırlık sürecinden bahseder misiniz?
Senaryoyu okumadan önce hikayeyi ilk duyduğumda karakterin sınırlarının çok geniş olduğunu fark ettim. Bu beni çok heyecanlandırdı. Kendi vücudumu, oyunculuğun fiziksel yönünü değiştirmeyi çok seviyorum.
Rolüm için beş ay çalıştım.
MEF OLAĞANÜSTÜ BİRİ
Bu filmde sizi ne cezbetti?
Bana en dokunan şey, hikaye oldu. Bu adamı çok sevdim ve canlandırmak istedim. Ne gerekiyorsa verdim.
'Martıların Efendisi' sizin gözünüzde nasıl bir adam?
Kısaca MEF, olağanüstü bir karakter. Onunla tanışmak, arkadaş olmak, dünyaya onun gözleriyle bakmak istiyorsunuz.
Kendine ait bir dünyası, adalet, iyilik, sevgi, dayanışma, yardımlaşma gibi çok düzgün değerleri var fakat bunları hayal dünyasına göre kodlamış.
Dışarıdakilerin 'deli' dediği bir adam aslında...
Evet ama bu adamın ne yaşadığını bilmiyorlar. Bu karakteri çalışırken şizofreniyle ilgili çok fazla şey okudum, izledim.
Şizofreninin bir sürü alt başlığı var aslında. Çok ince bir çizgi.
Delirmek anlık bir şey...
Kesinlikle. Mesela 60'ların sonunda çok ünlü bir psikiyatr yeni bir ekol yarattı. Adam "Şizofreniyi, psikoloji sözlüklerinden kaldırmalıyız. Artık hepimiz şizofreniz" dedi. Delilerin akıl hastanelerinde değil, gözetmen eşliğinde bir arada yaşamaları gerektiğini savunuyordu.
Artık çağımızda çok keskin çizgiler kalmadı. Hepimizde bipolarlık, şizofreni var. Ben meslek icabı profesyonel şizofrenim.
Bu tarz bir rolü oynadığınız için kendinizi şanslı hissediyor musunuz?
Kesinlikle. Benim fiziksel olarak kendimi zorlamak, kendimi değiştirmek istediğimi hep bilirler. 'Jön', 'Yakışıklı oyuncu' gibi birtakım kalıpların dışına çıkmak isterim. Ben bir oyuncuyum.
Bu rolü oynadığım için çok şanslıyım. Öyle bir doyuma ulaştım ki, içim çok rahat
Canlandırdığınız rollere baktığımızda yakışıklılığınızın arkasına hiç sığınmadığınızı görüyoruz.
Evet, ben sadece jön değilim, iğrenç bir herifim aynı zamanda, deliyim. Tek kalıba sokulmak hem mesleğin doğasına, hem de meslek görüşüme aykırı.
Ne kadar kendi rahatlık alanının dışına çıkıyorsan veya sınırlara yaklaşıyorsan, o noktada acayip güzel şeyler çıkıyor.
Filmde MEF'in gizli bir ülkesi var. Sizin var mı?
Var. Savaşların, açlığın olmadığı, çocukların ölmediği, para derdinin, politikanın olmadığı, bilim adamlarının, filozofların ve sanatçıların yönettiği bir dünya...
Yalnızlığı sever misiniz?
Evet, yalnızlık herkes için besleyici. İnsan yalnız kalmayı öğrenmeli.
Peki, yalnız kalmayı nasıl başarıyorsunuz?
Aslında kalabalık bir hayatım var. Yolculuklarda zaten yalnız kalıyorum. Şubat'tan beri her hafta iki kere uçağa biniyorum.
Yolculuk benim için meditasyon gibi. İtalya-Türkiye arası uçarken dinlediğim müzikler, okuduğum kitaplar beni arındırıyor.
AŞK İÇİN YAŞIYORUM
İtalya'da nasıl bir hayatınız var?
Üç canavarla ne kadar sakin olabilirse o kadar sakin bir hayatım var. 11, 8 ve 5 yaşlarında üç çocuğum var.
Filmde MEF'in partneri "Aşk salaklıktır" diyor. Sizce nedir aşk?
Ben aşk için yaşıyorum.
Bu mesleğe, eşime, aileme aşığım.
Bu hayatta bir şeyi ya korktuğun ya da sevdiğin için yaparsın. Ben severek yapmayı tercih ediyorum.
11 yıllık evlisiniz.
Evlilikte aşk boyut mu değiştiriyor?
Evet, sürekli evriliyor.
Bu evrilme ölene kadar devam ediyor. Eşime ve çocuklarıma her baktığımda aşkın meyvelerini görüyorum.
Erken bir yaşta evlendiğinizi düşünüyor musunuz peki?
Hayır, tam tersine iyi ki buldum diyorum.
İNTERNET DİZİMİZ YAYINLANMADAN BEŞ ÖDÜL ALDI
12 yaşından beri oyunculuk yapıyorsunuz. Nasıl geçti 30 yıl?
Vay be, çok güzel geçti. Ben her anlamda çok şanslıyım. Geriye dönsem yine aynı şekilde yaşamak isterdim. Çok seçici olmama rağmen baya bir şey yapmışım. Bir de seçici olmasam kim bilir neler yapacakmışım.
Yeni projeniz var mı?
Evet, çok heyecanlandığımız bir proje var. Ben, eşim ve kayınbiraderlerimle 'Kanaga' isimli bir internet dizisi çektik. Daha yayınlanmadan beş ödül aldık. Festivallerde 'En İyi Web Dizisi', 'En İyi Senaryo', 'En İyi Yönetmen', 'En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu', 'En İyi Müzik' dallarında ödüle layık görüldük. Ödüllerin dördü Amerika'dan, biri İspanya'dan geldi.
Ne anlatıyor dizi?
Babasını arayan bir fizik profesörünün kendisini keşfediş sürecini anlatıyor. Paranormal bir yanı da var. Mart'ta yayınlanacak.