Gazeteciliğin en keyifli taraflarından biri, sizi çocukluk kahramanlarınızla buluşturması. Düşünsenize; yıl 90'ların başı ve radyoda 'Aboneyim abone biletleri cebimde', sonra başka bir yerde '8.15 vapurunda, onu gördüm karşımda' diye farklı sözlere sahip şarkılar dinliyoruz. Sonra bir bakıyoruz, bu şarkıları söyleyen 30'lu yaşlardaki koca kadın 'Çılgın Bediş' adında bir dizide liseliyi oynuyor. Sonra büyüyüp gazeteci oluyoruz ve bu yıl 40'ıncı sanat yılını kutlayan Yonca Evcimik ile buluşup hakkında merak edilenleri konuşuyoruz.
Sivri dilli, dobra bir yanınız var.Bu açık sözlülüğünüzden dolayı hiç başınız yandı mı?
Çok yandı, yanmaz olur mu? Eskiden takıyordum ama artık umursamıyorum.
Çünkü insanların hakkında çıkan haberleri okuduktan sonra düşündükleri şeyleri unuttuklarını gördüm. Balık hafızalı bir milletiz. Bunca yılda artık insanların beni tanıdıklarına inanıyorum.
Bugün 50 bin CD satana iyi gözüyle bakılırken, siz zamanında 3 milyon albüm satmıştınız. O rakamlara ulaşmanın tadı nasıldı?
50 bin mi? 10 bin satan bile başarılı sayılıyor. Tabii ki de tadından yenmez duygular bunlar ama o yıllarda çok çalıştığım için çok tadını çıkaramadım.
YÜZDE 100 ORGANİĞİM
Toplum tarafından anlaşılabildiğinizi düşünüyor musunuz?
Geç olsa da anlaşıldım. 90'lar itibariyle yaptığım her hareket, giydiğim, söylediğim her şey önce şaşkınlıkla karşılandı.
Çünkü o dönemde bir tane özel televizyonumuz vardı. İnternet yoktu ve kimse dünyayı takip edemediği için ben çok abuk bir şeyler yapıyormuşum gibi oldu. Dünyayı takip ettiğim için gördüğüm ve öğrendiğim şeyleri kendi ülkemde yapmaya çalıştım. Hep benim yaptığım şeylerin arkasından yüründü.
Türkiye'nin ilk single'ını yaptım, 'Single ne?' dediler. Dolayısıyla hep öncü hareketlerde bulundum ve bugün 'İyi ki yapmışım' diyorum. Belki bana reyting kaybettirdi ama pop müzik Türkiye'ye gelmiş oldu.
Şimdiki pop müziği nasıl buluyorsunuz?
Şu anda pop müzik dediğimiz ve hep aynı ritimde olan şey, yeni jenerasyonun kulağına aşılandı. Yargılamıyorum ama benim yapabileceğim bir şey değil. ben daha üstün kaliteli müzikten bahsediyorum.
Plakçıların kliplerin tıklanmasıyla ilgili hile yaptığını düşünüyorum. Ben yüzde 100 organiğim, başka hiç kimsenin organik olmadığını düşünüyorum.
Siz de modaya uyup tıklanma satın alabilirsiniz...
Niye alayım ben, deli miyim kendimi kandıracağım. Onların yaptıkları haksız rekabet oluyor.
Son projeniz 'Kendine Gel'de İrem Derici ve Gökçe'yle düet yapma fikri nereden çıktı?
Gökçe'nin babası, benim de çalıştığım Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda müzisyendi ve o yüzden Gökçe elimde büyüdü. İrem de benim gibi, karakter olarak çok benzeşiyoruz. Bazen 'Acaba ben mi doğurdum da haberim yok?' diyorum. İkimiz de hafif deliyiz. Eski şarkım 'Kendine Gel'in sözleri de uydu.
Klip için Nihat Odabaşı'nın kapısını çaldık.
Şarkıda üç kadın olunca konsept olarak 'Charlie'nin Melekleri'ni seçti.
Bu kliple, 'Yapımcılar bizi görün, bu üçlüden iyi film yıldızı olur' diye mesaj mı vermek istediniz?
Aklı olan varsa, klibi projeye dönüştürsün.
Gerçi o işler de artık böyle yürümüyor.
Ona buna para yedirmek lazım.
'Tempoya ayak uyduramıyorum' demediniz mi hiç?
Ben tempoya ayak uyduruyorum, onlar bana ayak uyduramıyor. İnsanlar olduğu yerde duruyor. Değişen bir müzik görüyor musunuz? Hayır, o yüzden 90'lara özlem var. Türkiye'de müzik anlamında kimse kimseyle dayanışma göstermiyor. Bak 40 yıldır çalışıyorum, çocuk işçiymişim meğer. Ama ün, para, güç burada kalıyor. Yanımızda hiçbir şeyi götüremiyoruz.
YAŞIMI HİÇBİR ZAMAN SAKLAMADIM
Sosyal duyarlılıklarınızın peşinden giderken kendinizi ihmal ettiğinizi düşünmediniz mi?
Kendimi ihmal etmedim. Bir kere evlendim ama beceremedim, ayrıldım.
Bu bana yetti ama belki bir daha evlenirim.
'Asla' dememeyi öğrendim.
Çocuklu ailelere özenmediniz mi?
Hayır, özenmedim. Çünkü benim içimde bir çocuk var; ergen oldu, hâlâ hiç büyümüyor. Ben böyleyken nasıl çocuk büyüteceğim. Erken yaşta, bir sürü çocuk beni sevdi, belki bu yüzden beni o doyurdu.
Yaş kompleksiniz var mı?
Hiçbir zaman olmadı; bunu saklamak bana komik geliyor. Şu an 53 yaşındayım ve yaşlanmaktan korkmuyorum.
Zaten çok şükür yaşlanmıyorum.
"Kendimden genç biriyle birlikte olabilirim" diyorsunuz. Marjinal taraflarınız olduğunu düşünüyor musunuz?
Hep marjinaldim ama marjinalliği neyle ölçüyoruz, kılık-kıyafetle ya da rahat konuşmakla mı? Kendimden genç biriyle olmayı seçmiyorum, öyle oluyor.
Anlaşabileceğim başka biri varken, sırf daha genç diye birini seçmem ama gönlüm neyi istiyorsa, onu yaparım. Şekilcilik bana göre değil. Dünyanın en çirkin adamı bile zekasıyla beni etkileyebilir.
KLİPTEKİ GİBİ KİMSEYİ DÖVMEDİM AMA KARAKOLLUK OLDUM
'Kendine Gel'e çektiğiniz klipte erkeklere şiddet var. Klibi izleyen erkekler 'Onurumuz kırıldı' diyor.
Ya kadınlara uygulanan şiddet ne olacak? Altını çizmek isterim ki, şiddete karşı şiddet diye bir şey olamaz ama klibi izlerken de birçok kadının içinin yağlarının eridiğine eminim.
Peki ya siz, bir erkeğe şiddet uygulamak zorunda kaldınız mı?
Dövmedim ama bir kere karakolluk oldum. Ablamın kullandığı arabayla Ortaköy'de giderken, yanımızda bir personel servisi bizi sıkıştırmaya başladı. Arabadan indim, minibüs şoförünü yakasından tuttum, adamla tartışırken kendime geldim. Biri kuyruğuma basarsa, bugüne kadar dövmedim ama dövmeyeceğim anlamına gelmez.
CUMHURBAŞKANIMIZ BENİ GÖRÜNCE 'HAYVANLAR NASIL?' DİYOR
Yıllardır hayvan hakları diyorsunuz. İnsanlardan çok mu kazık yediniz de tek dostunuz hayvanlar oldu?
İnsanların dünyada yaptığı kötülükleri gördüğünüz zaman yavaş yavaş bu noktaya geliyorsunuz. Hayvanları insanlardan daha çok seviyorum. Eve daha fazlasını sığdıramayınca, sokaktaki hayvanlar için yasalarla ilgili çalışmalara başladım. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın da inanılmaz desteği oldu.
Sanırım Sayın Cumhurbaşkanımız'la aranızda esprili diyaloglar da yaşanmış...
Evet, kendisi beni gördüğü anda; 'Merhaba, nasılsın?' demiyor, 'Hayvanlar nasıl?' diye soruyor. Yakın zamanda bir araya geldik ve beni bir yerlere yönlendirdi. 'İşini yapmayan olursa, gel bana söyle' dedi.