ATV'nin fenomen dizisi 'Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz'da 'Alpaslan'ı canlandıran Yunus Emre Yıldırımer ve 'Reis'in oğlu 'Hızır Ali'yi oynayan Yalçın Hafızoğlu, GÜNAYDIN'ın sorularını yanıtladı. İki oyuncu kariyerleri, rolleri ve Türkiye'nin yaşadığı zor günlerle ilgili samimi açıklamalar yaptı.
'Eşkıya'dan önce neler yaptınız?
YUNUS EMRE YILDIRIMER: Oyunculuğa 2006'da, konservatuvarda okurken, 'Elif'in Günlüğü' dizisiyle başladım. 'Hatırla Sevgili', 'Mavi Kelebekler' ve 'Fatih Harbiye'den sonra 'Eşkıya' geldi. Kariyerimde çok güzel bir sıçrama yaşadım; çok şükür.
YALÇIN HAFIZOĞLU: Ben aslında çevre mühendisiyim. Bu arada davul da çalıyorum, müzisyenim. 8-9 yaşlarında davul çalmaya başladım. Müziğe ilgimden dolayı okulda da hep müzik ve tiyatro kolundaydım. Üniversite zamanında bu konularla ilgili eğitimler aldım. Askerlikten sonra çevre mühendisliği yapıyordum ama sanat hep içimde vardı. 'Kiralık Aşk'ta dört-beş bölüm oynadım. Bu yaz 'Keşif' adında bir filmde rol aldım. Şimdi de 'Eşkıya'ya dahil oldum.
Yalçın Bey, nasıl bir oyunculuk eğitimi aldınız?
Y.H.: Çevre mühendisliği okurken Deniz Erdem, Şuheda Çil ve Nazan Koçak gibi hocalarımın eğitimlerine katıldım. Küçükken, bana hep sorarlardı "Ne olacaksın?" diye, "Oyuncu ve müzisyen olacağım" derdim.
Çevre mühendisliğini niye okudunuz o zaman?
Y.H.: O dönem öyle gerekti. Ailem aslında sanattan yanaydı ama maddi durumlardan dolayı ben biraz çekindim; kolumda altın bilezik olsun istedim. Yani bu bölümü okumayı ben istedim. Hepsini çok iyi yapmak lazım; müziği de, oyunculuğu da. O yüzden mühendislikten istifa ederek oyunculuğa ve müziğe kanalize oldum.
'Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz' dizisiyle hayatınızda neler değişti?
Y.E.Y.: Bende çok fazla bir şey değişmez; oyunculuk da bir meslek. Ama tabii insanların sevgisi bambaşka... Bizi aileden görüp kabullenmeleri çok güzel. 54 bölümdür onların evindeyiz. 'Hayatımda çok fazla bir şey değişmez' desem de, bazı şeyler değişiyor; insanların görünce sarılmaları gibi. Tabii ki bunlar çok güzel duygular çünkü yaptığınız işin mükafatını böyle alıyorsunuz.
Y.H.: Yunus Emre 10 yıldır ekranlarda olduğu için hayatı çok değişmemiş olabilir ama benim hayatımda değişiklikler oldu. 'Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz', Türkiye'de en fazla izlenen dizilerden biri; tüm kesim izliyor. Arkadaşlarım, akrabalarım da izliyor, eskiden bana 'Küçük' derlerdi, şimdi 'Reisin oğlu 'Hızır Ali' gelmiş' diyorlar. Diziyle birlikte ismim de değişti. Tabii herkes bana çok daha fazla yakın davranmaya başladı. Nereye gidersem gideyim orası evim gibi oluyor.
'Eşkıya'da 'Alpaslan'ı Yunus Emre Yıldırımer canlandırıyor.
ÇOK HUZURLU BİR SET
Silah sahneleri zaman zaman eleştiriliyor. Bu konuyla ilgili siz ne diyeceksiniz?
Y.E.Y.: Toplumsal bir şiddet uygulanmıyor dizide. Zatan 'Hayal ürünüdür' diyoruz. Yoldan geçen adama 'Gel buraya' deyip racon kesmiyoruz. Bir hikaye ve orada yaşanılan olaylar var. Biz sevdiğimiz bir karakteri canlandırıyoruz ve o orada bitiyor. Bu bir masal.
Çekimlerin dışında nelerle ilgileniyorsunuz?
Y.E.Y.: İki yıldır tiyatro yapamıyorum. Şu anda buranın enerjisi benim için daha önemli. Çekimlerimiz uzun sürse de dinlenme fırsatımız oluyor. En büyük problem sette huzursuzluk olmasıdır. 12-15 saat çalışıyorsunuz, huzursuzluk olursa zul gelir size o set. Ama maşallah 54 bölümdür çok iyi bir ekiple çalışıyorum. Saygılı, sevgili bir ekibim var. Çekimlerin dışında spora gidiyorum. Futbola çok düşkünüm. Yeteneğim olsa futbolcu olmayı isterdim. Yazlık komşum Okan Turan ve Arda Turan'la hep birlikte oynuyoruz.
Y.H.: Sette olmadığım günler zamanım, müzikle geçiriyorum. Bir grubum var, orada davul çalıyorum. Müzik ve oyunculuk aynı anda devam edecek inşallah. Onun dışında ailemle zaman geçiriyorum. Çok fazla dışarı çıkan biri değilim. Gece hayatını sevmem.
ASIL MASA BİZİM EVDE
Ülkemizin geçirdiği zor günler hakkında neler söylemek istersiniz?
Y.E.Y.: Bu topraklar bizim, hepimizin. Toprağımızın, ülkemizin kıymetini bilmeliyiz. Birbirimize saygılı bir şekilde yaşamalıyız. Çok da fazla zamanımız yok aslında bu dünya üzerinde. Bu yüzden kavgayı, şiddeti hiç anlamıyorum. Ben Doğu'da büyüdüm, 19 yaşında Diyarbakır'dan geldim. Örf ve adetleri iyi bilirim.
Y.H.: Yunus Abi'ye katılıyorum. Ben de Anadolu'da yaşadım uzun yıllar. Bu topraklarda hep birlik ve beraberlik içinde olacağız. Farklı kökenli insanlarımızla iç içe yaşadık, yaşıyoruz, bundan sonra da yaşayacağız. Bunlar geçici sorunlar diye düşünüyorum. Allah devletimize, milletimize zarar vermesin. Biz çok şeyi çözmüş bir ülkeyiz, bugünler de geçer.
Evli misiniz?
Y.E.Y.: Beş yıllık evliyim. Eşim de oyuncu; Melissa Yıldırımer.
Y.H.: Ben bekarım, kız arkadaşım var.
Sevgiliniz sizi kıskanıyor mu?
Y.H.: Bana özel bir ilgi var tabii ki ama benden emin olduğu için kıskançlık yaşanmıyor. İnanılmaz derecede yanımda, yardım ediyor bana. Ablamlar, annem, kız arkadaşım; benden daha heyecanlı davranıyorlar. Asıl masa bizim evde.
FİZİĞİMİZ DE ÇOK BENZİYOR, HUYUMUZ DA!
Sosyal medyada birbirinize çok benzetiliyorsunuz...
Y.E.Y.: Bir gün bir fotoğraf gösterdiler bana, 'Senin ikizini bulduk' dediler. "Aa çok benziyor ama abime daha çok benziyor' dedim. Sonra 'Hızır Ali' olduğunu söylediler. Gerçekten birbirimize çok benziyoruz. Yalçın'ın huyu da bana çok benziyor. Sette benim yapacağım hareketlerin aynısını yapıyor. Bazen 'Tek yumurta ikizi miyiz acaba?' diyorum.
Y.H.: Beni de 'Alparslan' deyip durduruyorlar yolda. En son bir sahne çekiyoruz, Oktay Abi ile arabadayız. Biri geldi, "Alpaslan abi, nasılsın?" dedi, ben de onu hiç bozmadım.
Y.E.Y.: Geçen gün biri de bana 'İki karakteri oynamak zor olmuyor mu?' diye sordu.
Yalçın Hafızoğlu, 'Hızır'ın oğlu 'Hızır Ali' rolünde.
KADROMUZ ŞAMPİYONLAR LİGİ GİBİ
Sette rolünüze nasıl konsantre oluyorsunuz?
Y.E.Y.: Raci Şaşmaz ve Bahadır Özdener'in yazdığı senaryoyu okuduğunuz anda zaten 'Vay be ne kadar güzel yazmışlar' diyorsunuz. 'Bunu nasıl oynayacağım, onların yazdığını nasıl onlara layık bir şekilde oynayacağım?' diye düşünüyorsunuz. Bizleri de çok iyi tanıyorlar, neler yapabileceğimizi çok iyi biliyorlar artık. Yönetmenimiz Onur Tan da çok yardımcı. Sette bizi o kadar çok rahatlatıyorlar ki... Çok profesyonel insanlarla çalıştığımız için işimiz çok daha rahat. Haftanın altı günü çalışıyorum sette. İşinizi seviyorsanız, her şey kolay geliyor insana. Bir daha böyle sette olma fırsatı kimsenin eline geçmez. Oktay Kaynarca, Deniz Çakır, Tarık Ünlüoğlu ve daha sayamadığım pek çok insan var. Onlarla oynamak gurur verici. bitirme tezi olur
Y.H.: 'Hızır Ali'; 'Hızır'ın Amerika'da eğitim görmüş oğlu olarak ortaya çıktı. Orada pis işlere karışmış, askeri okuldan atılmış. Ben askerlik dışında silah tutmadım. Raci Bey silahşör bir adam düşününce, rolüm için evd
e tek elle silah çalıştım. Sette silah sahnesinin olduğu gün tüm abilerim; Oktay (Kaynarca) Abi, Onur Abi de bana silah tutmayı öğretmeye çalıştı. Tecrübemi sette abilerimin desteğiyle pekiştiriyorum. Hepsi çok değerli insanlar; Şampiyonlar Ligi gibi. Konservatuarı bitirme tezi olarak verilir sette öğrendiklerim.