'Mış Mış', 'Yankı' ve 'Kamera' gibi şarkılarıyla tıklanma rekorları kıran Simge, son olarak 'Prens ve Prenses' isimli slow şarkısıyla hayranlarıyla buluştu. Sözü ve müziği Ersoy Üner'e ait olan parçanın, Murat Joker imzalı klibiyle iddiasını ortaya koyan Simge, Nisan ayında yeni bir albüm çıkarmaya hazırlandığını da açıkladı. Güzel şarkıcı, GÜNAYDIN'ın sorularını yanıtladı...
Hareketli şarkılarınıza alışmışken, bu kez duygusal bir parçayla karşımıza çıktınız. Hayranlarınız mı böyle istedi?
Evet, uzun zamandır benden slow bir şarkı istiyorlardı. İlk albümde 'Vicdanın Affetsin' adlı bir şarkı vardı ve çok beğenilmişti. Aradan yıllar geçti ve ben hep hızlı şarkılarla devam ettim. İç sesim bana hızlı şarkı yapmamam gerektiğini söylüyordu. 'Prens ve Prenses', kariyer planlamam ve müzikal yolcuğumda arkamda duracak bir şarkıydı. O yüzden beni çok heyecanlandırdı.
ERSAY'IN LAFINI DİNLEDİM
Şarkıda yine Ersay Üner'in imzası var...
Evet, 'Prens ve Prenses'i üç yıl önce Ersay Üner'den almıştım. 'Yankı'yla birlikte çıkarmayı planlıyordum. Bu şarkı, 'Mış Mış' çıktığında bile hayatımızda vardı. Epeyce bekledik... Ersay, "Artık çıkaralım bu şarkıyı" dedi. Ona çok güvenirim; o böyle deyince hemen harekete geçtik. Ersay Üner bir hitmaker olduğu için, onun lafını dinlemek lazım. İyi ki dinlemişim... Şarkının insanlara iyi geldiğini görüyorum.
Şarkı yapım sürecine, Ersay Üner'in sevgilisi Büşra Pekin de dahil oluyor mu?
Evet, zaten kararları genellikle Ersay ve Ozan'la (Bayraşa) birlikte alırız. Şarkı yaparken Büşra da oluyor yanımızda. Biz çok yakın arkadaşız ve komşuyuz. Evimizde stüdyo kurduk; istediğimiz zaman stüdyoya kapanabiliyoruz. Birlikte çok zaman geçiriyoruz. Büşra'nın da çok iyi bir müzik kulağı var. İlginç bir şekilde çok güzel tahminler yapıyor, hiç yanılmıyor. Ben de onun gözlemlerine ve yorumlarına çok güveniyorum.
Güzel bir ekip oluşturmuşsunuz. Şanslı olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Evet... Ersay, uzun bir süredir bu piyasada. Ona hayranlık duyuyorum ve onun şarkılarıyla büyüdüm. Çok doğru yerlere hedef koyarak, doğru kişiye doğru şarkıyı veriyor. Onun her şarkısı bana uyabiliyor. Onun ruhu, kelimeleri ve melodik yapısı beni çok etkiliyor. Hep Ersay Üner şarkısı söylemek istemiştim, şimdi Ersay'la ikinci yolculuğumuza çıktık.
'Prens ve Prenses' şarkısında sizi etkileyen ne oldu?
Benim için çok özel bir şarkı... Bir tek cümlesi beni çok etkiledi: 'Zor günlerin ardından uyanıyoruz ve her şeye rağmen bugün de son buldu. Sustu tüm sesler, güneşte kayboldu.' Parçanın bu kısmı, beni resmen vurdu! Şarkıyı ilk duyduğumda aşık olmuştum. Çok duygu yüklü, hüzünlü bir şarkı.
Şarkının girişi bana biraz arabesk geldi. Seviyor musunuz arabesk tınıları?
Evet, parçanın arabesk tınıları var. Arabesk başlayıp sonra modernleşiyor. Ben de çok severim. O kadar ki, hayatımda ilk defa bu şarkıyı baştan sona hiç durmadan söyledim. Benim söylediğim şarkılarda genellikle bu arabesk tınılar hep vardır, olmaya da devam edecek. Biz duygulu, hüzünlü bir ülkeyiz; ağlamayı severiz. O yüzden kalbe işleyen şeyler yapmaya devam edeceğim. Damar modları çok seviyorum. Sahnede de İbrahim Tatlıses, Orhan Gencebay şarkıları söylerim. Modern damarcıyım.
Gülşen ve Serdar Ortaç gibi isimlerle çalıştınız. Sizi rakip görüyorlar mıdır?
Bence görmüyorlardır. Onlardan çok şey öğrendim; hep minnettarım. Çünkü bu işi onlarla öğrenmeden buralara gelmek çok zor. Konservatuvar okumanız, sahne anlamında kendinizi tamamladığınız anlamına gelmiyor. Sahne deneyimi çok önemli. Konservatuvarda okurken sahneye de çıkıyordum. Bostancı ve Harbiye sahnelerinin hayalini kurardım hep. Ama asla onların önüne geçmek, yerlerini doldurmak gibi bir niyetim yoktu. Hayalimi gerçekleştirmek istiyordum. Ne onların beni rakip görmesini isterim, ne de ben onları rakip görürüm. Onlara çok büyük saygı duyuyorum.
DİLEDİĞİM HER ŞEY GERÇEKLEŞİYOR
15 Şubat'ta Bostancı Gösteri Merkezi'nde konser vereceksiniz. Ne hissediyorsunuz?
Evet, çok mutluyum. Bostancı'ya yıllar önce Serdar Ortaç'la birlikte çıkmıştım. Bildiğim bütün duaları okumuştum! 'Bir gün ben de konser vereyim' diye totem yaptım ve gerçek oldu. Dilediğim her şeyin gerçekleştiğine inanıyorum. Konserim, bilet satışlı değil, Deichmann'ın sponsorluğunda olacak. Ayakkabı alanlar için konser düzenliyorlar; ilk defa böyle bir şey yapılıyor. Reklam sözleşmesi imzalarken konser yapacaklarını bilmiyordum. Markamın arkamda durması bana güç katıyor. Hayalimi gerçekleştirmeme yardım ettiler.
Şarkılarınız milyonlarca kez tık'lanıyor. Kendinizi başarılı buluyor musunuz?
Başarıyı tık'a bağlamıyorum; bu göreceli bir tanım. İnsanların kalbine işleyen şarkılar yaptığımı, doğru şarkılara doğru klipler çektiğimi düşünüyorum. Doğru imaj ve doğru PR yapmaya çalıştım. Önceden en büyük eksiklerim bunlardı. Ozan Bayraşa yoktu hayatımda. Ozan'la beraber çok büyük bir yol aldığımı düşünüyorum. Doğru işler yapınca, hayatıma doğru insanlar girdi.
Şöhretin büyüsüne de kapılmadınız...
Şöhretin çok hastalıklı olduğunu düşünüyorum ve ben bu hastalığa bulaşmadım. Bulaşacağımı da sanmıyorum. Kişilikle alakalı bir şey. Benim için önemli olan, kendini bozmadan yol alabilmek. Önemli olan, kalp güzelliğidir. Beni dinleyenleri nasıl kırabilirim, hayır diyemiyorum kimseye.
DAHA 10 FIRIN EKMEK YEMEM GEREKİYOR
Prens ve prenses hikayeleri genellikle mutlu biter. Son klibinizde yanlız bir prenses var. Neden prens yok?
Evet genelde öyledir ama gerçek hayata bakınca mutsuz prensesleri görüyoruz. Klipte prens yok; izleyenler kendi kafalarında yaratsın istedik. O yüzden açık bıraktık sonu... Bu özgürlüğü tanımak için erkek sokmadık klibe. Ben yalnız kaldım yine, klasik...
Ama normal hayatta yalnız değilsiniz. Ozan Bayraşa ile berabersiniz.
Evet, üç senedir beraberiz. İyi gidiyor çok şükür; işte de birlikteyiz. Müzikal anlamda da, özel hayatta da ilişkimiz oturdu.
Siz prensinizi bulmuşsunuz...
Evet, bakalım bizim prensimiz belki bir yüzük takar, bekliyoruz.
ASLA 'OLDUM' DEMEM
Masalınız mutlu sonlanacak yani...
İnşallah... Önce kendimizi kendimize ispatımızı gerçekleştirelim, ondan sonra bakarız duruma.
Kendinizi ispat edemediğinizi mi düşünüyorsunuz?
Daha 10 fırın ekmek yemem lazım. Hiçbir zaman 'Oldum' demem. Oldum dersen, insan yanlışlar yapmaya başlıyor. Hep bir adım ilerisi var.
'Mış Mış' şarkısıyla çocukların da kalbini çaldınız. Sizi çok seviyorlar...
Ben de çocukları çok seviyorum. Beni çocuklarla bir odaya kapatsalar, bir ömür yaşarım. Hayatta özgür olduğumuz tek dönem çocukluk... En güzel saçmaladığımız, her şeyi rahatça söyleyebildiğimiz, istediğimiz kadar şımardığımız bir dönem. Onların doğallığı beni çok etkiliyor.