'Medcezir' dizisinin 'Orkun'u sadece dizideki rolüyle değil, geçtiğimiz ay vizyona giren 'Bensiz' filmiyle de şu sıralar en çok konuşulan isimlerden biri... Oyunculuk yaparken kendisine ayırdığı en güzel zamanı yaşadığını söyleyen Metin Akdülger, Cosmopolitan'a konuştu,
Koç Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler okumuşsunuz. Okul ne zaman bitti?
İki yıl oldu.
Okurken mi oyunculuk aşkınız kabardı yoksa bu eskiden gelen bir istek miydi?
Çok seviyordum oyunculuğu. Çocukken odama kapanır ve tek başıma saatlerce oyuncaklarla oynardım. Çok hiperaktif ve çok hareketliydim ama kendi dünyam da vardı. O yüzden de oyunculuk egzersizi olarak yaptırdıkları birçok şeyi ben aslında çocukken yaşadığımı fark ettim. Ben zaten hikaye anlatmayı, hikaye içinde yaşamayı, gerçekliğin içine girip orada var olmayı seviyordum çocukken de. Ama bunun bir meslek olabileceği aklımın ucundan bile geçmezdi.
UTANMAM, ÇEKİNMEM!
Neden oyunculukla alakalı bir okulda okumayı tercih etmediniz?
Konservatuvar yerine ilgi duyduğum siyaset ve politika gibi bir eğitim alıp bir yandan da okul sırasında tiyatroyla ilgili çalışmayı tercih ettim. Lisedeyken önemli günlerde "Hadi siz çıkın bir şeyler yapın" dedikleri ekibin başındakilerdendim. Yani kalabalık karşısında, utanmak, çekinmek gibi huylarım yoktur. Bu da elimi kuvvetlendiren bir özellik bence.
'Bensiz' filmi için 17 kilo vermeniz ve felçli hastalar hakkında bilgi sahibi olmak için rehabilitasyon merkezinde zaman geçirmeniz çok konuşuldu...
İlk defa rol ve film olarak büyük ve profesyonel bir işin içine girmiştim. Yapabileceğimin en iyisini yapmak istedim. Bunun için 17 kilo vermem, gerekli gözlemleri yapmam gerekiyordu. Çünkü anlamadan öyle bir vücut formunun içine giremezdim. Giremesem de çok sahte ve samimiyetsiz bir iş olur bence. Öyle bir iş yapmak istemem. Çünkü o zaman bu mesleği yapmamın lüzumu yok. O yüzden biraz içsel, biraz dışsal, yıpratıcı ama bir yandan da yapıcı, yaratıcı, beni çok besleyen, beni bu işe daha da çok bağlayan bir süreç yaşadım. Umarım her filmde böyle bir süreçten geçerim. Evet, zor kesinlikle ama hiçbir şey kolay değil zaten. Kolay da olmasın zaten.
DAHA İYİ İŞLER YAPMAK İSTERİM
Bunun Matthew McConaughey, Tom Hanks gibi örnekleri de var...
Tabii ki bir Matthew McConaughey değilim. Çünkü o sadece oyuncuyla alakalı değil. Sektörün işe bakışı, setteki disiplin, hikayelerdeki derinlik ve sektörün geldiği noktayla da alakalı biraz. Çünkü sinema, tiyatro ve dizi sektörü de kolektif bir sanat. Sadece beni bağlamaz yani. Kadrajı kuran, o dünyayı oluşturan bir sürü insan var. O parametrelerle birlikte gelişebilecek bir şey bu. Ben de sektör geliştikçe daha iyi işler yapmak istiyorum tabii ki.
AMERİKAN FUTBOLU HAYATI ÖĞRETTİ
Amerikan futboluna olan ilginiz nasıl doğdu?
Üniversite için Bursa'dan İstanbul'a yeni gelmiştim. Bir yerden başlamam, yeni insanlarla tanışmam gerekiyordu. Ben de hareketli ve liseden beri sürekli spor yapan bir adam olduğum için Amerikan futbolu bana çok cazip geldi. Başladığımda 74 kilo civarındaydım ve iki yıl içerisinde 96 kiloda kaslı bir adama dönüştüm. Amerikan futbolu sayesinde hayatı, kolektif yaşamı öğrendim. Bu, şu anki kariyerimde büyük bir artı...