Hem çok göz önünde olmak hem de hayatını kapılar ardında tutabilmeyi başarmak nasıl oluyor?
Bence sadece oyuncu için değil, her insan
için gizem olması gerekiyor. Çünkü her şeyinizi
çok açık bir şekilde ortada yaşayamazsınız.
Bir şeyi her zaman sonuna kadar yürütemezsiniz.
Hayat bir dengeden ibaret. O
yüzden bazı şeylerde duygularınız daha yüksektir,
onu ön planda yaşarsınız. Bazen kendinizi
daha geri çekersiniz. Bu aslında hayatın
akışı... Gizem bence tabii ki şart ama
bunun dozu önemli. İnsanlar merak ettiği
şeylerin peşinden gider. O yüzden merak
edilen unsuru iyi kodlamak lazım.
İşimden dolayı haftanın altı günü çalışıyor
ve haftada 4.5 saat ekranda oluyorum. O
yüzden ön planda olduğum ve dışarı çıktığımda
rahat hareket edemediğim için o kapalı
kapılar ardında dediğiniz şey aslında biraz
aile oluyor, sevdikleriniz oluyor, hobileriniz
oluyor. Bunları da zaman zaman dışarıya
açıyorsunuz, zaman zaman açmıyorsunuz
zaten ihtiyacınız yok. Aslında kapalı kapılar
ardında olan kısım da bence bu.
Sizin için tutku ne demek? Neye tutkuyla bağlısınız?
Tutku olmazsa olmaz, benim
en büyük motivasyonum diyebilirim.
Aslında hayallerimin gerçeğe
dönüştüğü şeyin devamı
geldiğinde benim için tutkuya
dönüşüyor. Bu da beni var ediyor
diyebilirim. Devam etmek
için en büyük motivasyonum
oluyor. Neye tutkuyla bağlıyım;
mesela işime tutkuyla bağlıyım.
Bu can damarlarımdan
biri diyebilirim, çok seviyorum.
Örneğin son dönemde yine resim yapmaya
başladım, bu da benim için bir tutku. O,
kendi içinde gelen akışkanlığı, seni resmin
bir yere götürüşü var, işte o his o resmen bir
tutkuya dönüşüyor. Ondan sonra bırakmak
istemiyorsun. Seni bu kadar mutlu eden bir
şeyde mesela kendini görüyorsun, duygularınla
yüzleşiyorsun. O zaman bırakmak istemiyorsun,
senin için tutkuya dönüşüyor.
KARAKTERİ TANIMAK İÇİN ZAMAN ŞART
Bugüne kadar canlandırdığınız karakterlerden hangisiyle kurduğunuz bağ daha güçlüydü ve neden?
Son dönem için özellikle Osman'ın bendeki
yeri ayrı diye düşünüyorum çünkü
oynadığınız karakteri aslında kendiniz gibi
düşünebilirsiniz; kendinizi on yaşındayken
mi daha iyi tanıyordunuz, şimdi mi daha
iyi tanıyorsunuz, gibi. Zaman aslında bu
işin patronu. Çünkü kendinizle haşır neşir
olmak, kendinizi daha iyi tanımak... Bunun
için zamana ihtiyacınız var. Karakteri tanımak
için de. Mesela Osman Gazi'yi canlandırıyorsunuz.
İki yıl, üç yıl birlikte olduğum
karakterler var üzerimde ama Osman Gazi
diyorsanız altı yıldır bu karakterle birlikteyim.
Onu tanımaya çalışıyorum, onun neleri
sevip neleri sevmediğini, nelere ne tepki
vereceğini, ne yapacağını, gitgide onunla
yaşaya yaşaya onun gibi bakmaya, onun
gibi düşünmeye başlıyorum. O buralarda ne
yapar ne eder artık bununla ilgili siz fikir
üretmekten çok, onu zaten yaşıyorsunuz, bu
kendinden geliyor. O yüzden karakteri tanımada
zaman çok önemli. Bir de klasik şu
soru vardır: Kaç yıldır bir karakteri oynuyorsunuz
bu karakterden hala sıkılmadınız mı?
Bu karakterler öyle karakterler ki, belki daha
önce oynadıklarım da hayatın içinde, toplumun
içinde bir şekilde tutunmaya çalışan
karakterlerdi ya da kendi küçük dünyalarında
var olmaya çalışan karakterlerdi,
hepsinin kendine göre başka çerçeveleri
var. Başka artıları, eksileri var ama böyle
tarihi bir karakter başka. Yaptıkları ortada
ve kurduğu bir cümle altı yüzyıla karşılık
geliyor. Bu nasıl bir inanmışlık. Oynadığım
bu karakter kendini herkese kanıtlamış. Altı
yıl değil yirmi yıl geçse de devam edebileceğim
bir karakter.
PROBLEM ÇÖZÜCÜYÜM
Şu an devam eden ve önümüzdeki dönem için projeler neler? Sürpriz projeler var mı?
'Kuruluş Osman' devam ediyor. Yurt dışı
projelerim devam ediyor. Reklamlar var.
Onun dışında da kendime vakit ayırıyorum
zaten. Çok vaktim olmuyor açıkçası
başka bir şey yapmaya. Sürpriz
proje diye söyleyeceğim bir
şey yok. Yapılacaklar listesine
gelince, mesela dağa gitmek istiyorum,
kar görmek istiyorum,
uzun zamandır bunu gerçekleştiremedim.
İnşallah yapacağız,
ailece bunu istiyoruz. Ailece
yurt dışı seyahati istiyoruz. Ben
Marmara Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi'nde okudum.
O yüzden aslında yapılacaklar
listemde tekrar resme
ciddi bir yer ayırmak var. Arabalarımla
vakit geçirmek var,
o benim en büyük hobilerimden biri. Son
dönemde bisiklet de çok önemli oldu benim
için. Tavsiye edeceğim şeylerden biri bu. Biz
de ailece (Karan da dahil) bisiklete binmeye
başladık. Hep birlikte bir yere gitme hissi
mükemmel bir şey.
Hangi duygu ne ifade ediyor sizin için?
Benim için en önemli duygular, beni
tanımlayan duygular; vicdan, empati, merhamet
diyebilirim. Yani bende en ağır
basan temelde en içte, en derindeki duygular
diyorsanız bunlar ön plana çıkıyor.
O yüzden hayatımı da temelinde bunların
üstüne kurmaya çalışıyorum. Benim için
çok önemli. Zaman zaman tabii ki bunlar
beni yoruyor, yıpratıyor ve toplumun geneli
tarafından kaybettirici nitelikte görülüyor
olabilir, ama ben uzun vadede tam
tersi kazandıracağını düşünüyorum.
Problem çözücü müsünüzdür? Mesela bir problem olduğunda ne yaparsınız?
Kesinlikle problem çözücüyümdür.
Bir problem yaşadığımda
soğukkanlı olmaya çalışırım,
fevri karar vermemeye çalışırım
ve problemin çözülmesi için tek
yönden hareket etmem, iki üç
versiyonlu düşünürüm ve çözüm
odaklı davranırım. Problemin
olduğu yerde kesinlikle durmayı
sevmem. Huzurlu ve mutlu olmayı
seven biriyim.
O AN, HAYATIN DURDUĞU ANLARDAN BİRİYDİANLARDAN
'Erkekler baba olduklarını bebeği kucağına aldıklarında anlar' derler, nasıl bir histi o an?
Hayatın durduğu anlardan
biri diyebilirim. Ben doğum
sürecine şahitlik etmiştim, o
mucizeyi gözlerinizle görmek
inanılmaz bir his. Güzel bir
teslimiyet anıydı. Damarlarınızdaki
kanın akışını bile
hissedebiliyorsunuz. Öyle bir
zaman durması diyebilirim.
Çocuğunuz doğduğunda, onu
kucağınıza ilk kez aldığınızda
daha önce böyle bir koku hiç
duymadınız, böyle bir yumuşaklık
hiç hissetmediniz gibi,
bu hisleri yeni tanımlıyorsunuz.
O teslimiyetten sonra
yavaş yavaş size bu duygular
eşlik ediyor. Müthiş bir deneyim,
anlatılabilecek gibi bir
şey değil.
Oğullarınız için kurduğunuz hayaller var mı?
İyi bir insan olmasını ve
insanlarla iyi iletişim kurmasını
isterim, bunun için
çabalıyorum. Rol model olma
noktasında da sınırlandırmalara
gerek duymuyorum, çocuğunuzun
sözsüz mesajları
okuduğunu ve sizi çok iyi gözlemlediğini,
sizi aynaladığını
düşünüyorum. O yüzden onun
yanında olmanız, güvenilir olmanız
ve sevdiğinizi hissettirmeniz
bence en önemli şeyler.
SOSYAL MEDYA KENDI TV EKRANIMIZ
Sosyal medyada çok vakit geçiriyor musunuz?
Sahne aralarında kafam dağılsın diye bakıyorum. Benim için olmazsa olmazlardan çünkü işimizin bir parçası oldu artık. Kendi televizyon ekranımız gibi oldu diyebiliriz. İnsanların kişisel isteklerine, takip arzularına göre şekillendirdiği özel bir ekrana dönüştü. Özgürlük anlamında kesinlikle iyi oldu. Benim için de iyi, sosyal medya sayesinde bazı şeylere çok daha kolay ve hızlı ulaşabiliyorum.