Güneydoğu'da hayatı vatandaşa zehir eden, camileri yakan, ana okulunu bombalayan, karne almak için okul bahçesinde toplanan çocukların arasında bomba patlatan vatan hainleri bu ülkeyi asla ve asla bölemeyecek.
Nereden mi biliyorum?
Nasıl mı bu kadar emin konuşuyorum?
Çünkü bizim insanımız, kim dara düşse yardımına koşar.
Muhtaç birini görünce, elindeki bir somun ekmeğini kırar paylaşır, ayağındaki çorabın tekini çıkarır verir.
Bunu yaparken de yardıma muhtaç olanın dinine, diline, mezhebine, kökenine bakmaz.
Yüreğimde bu umudun pekişmesini sağlayan, geçen hafta izlediğim haberdi. Diyarbakır Sur'da PKK yüzünden evinde mahsur kalan, yiyecek içecek bulamayan vatandaşlar için yurdun dört bir yanında yardım kampanyaları düzenlendi. Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde yaşayan Ebru Keskiner, okuldan eve geldi.
Annesine dedi ki; "Anacım, Sur'dakiler için yardım topluyorlar. Ben de yardım etmek istiyorum." Annesi, evladına baktı. Başını eğdirir miydi kızının? "Benim 1 lira param var, al onu götür kızım" dedi.
Kız, o 1 lirayı aldı, bir zarfın içine koydu, yanına da bir not iliştirdi: "Kusura bakmayın, babam dört aydır çalışmıyor.
Onda var ama onun da borçları var. Bu 1 lira da benim topladığım harçlığım."
Kimi kutlayıp yüreğime basacağımı bilemedim.
İmeceye girişen sivil toplum örgütlerini mi, artırdığı son 1 lirayı kızının onuru için feda eden anneyi mi, o 1 liranın aslında ne büyük bir 'servet' olduğunu hepimize anlatan ortaokul öğrencisini mi? Akrep, Kirpi, Fırtına obüsü, F16 uçağı değil; terörü dize getirecek en büyük silahımız budur bizim: İnsanlığımız...