Başkan Erdoğan: Faizsiz ekonomi özlemimiz var
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, 2. İstanbul Dünya İslam Ekonomisi Zirvesi'nde açıklamalarda bulundu. Açıklamasında, "Faize dayalı bir ekonomik sistemi meşru görmeyiz." diyen Başkan Erdoğan, "Faizsiz ekonomi özlemiz var." ifadelerini kullandı.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, AlBaraka İslam Ekonomisi Forumu tarafından İstanbul Finans Merkezi'nde düzenlenen 2. İstanbul Dünya İslam Ekonomisi Zirvesi'ne katıldı.
KARDEŞLERİMİZE SELAM GÖTÜRÜN
Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi: İstanbul'umuzda, üç kıtanın kavşak noktası olan bu aziz şehirde, İkinci İstanbul Dünya İslam Ekonomisi Zirvesi münasebetiyle sizleri ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Hepiniz ülkemize hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Her birinize başarılı, verimli bir zirve geçirmenizi diliyorum. Özellikle yurt dışından program için şehrimize teşrif eden misafirlerimizin, İstanbul'u görmelerini; kaldıkları süre içerisinde bu kadim şehri bütünüyle yaşamalarını, havasını teneffüs etmelerini gönülden temenni ediyorum. Her birinizin buradan çok güzel hatıralarla ayrılmanızı, ülkenizdeki kardeşlerimize bizlerden selam götürmenizi istirham ediyorum. Yine konuşmamın hemen başında, El Baraka Grubu'nun kurucusu ve İslami finansın dünyadaki öncü isimlerinden Şeyh Salih Abdullah Kamil'i bir kez daha rahmetle yâd ediyorum. Rahmetli Şeyh Salih'in eşsiz mirasını başarıyla muhafaza eden Abdullah Salih Kamil kardeşimi de burada yürekten tebrik ediyorum.
HEDEFLERİMİZE YAKLAŞTIRACAK
Değerli dostlar, Müslümanlar olarak, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 25'ini oluşturuyoruz. Ancak İslami finans sektörünün büyüklüğü yaklaşık 2,5 trilyon dolar düzeyinde seyrediyor. Birleşmiş Milletler'den sonra en büyük uluslararası organizasyon olan İslam İşbirliği Teşkilatı'na üye 57 ülkenin dünya ticaretinden aldığı pay ise sadece yüzde 11 civarındadır. Nüfus bakımından yüzde 25'e tekabül etmemize rağmen, küresel ekonominin yalnızca yaklaşık yüzde 9'unu teşkil ediyoruz. Bu rakamlar bize şunu açıkça anlatıyor: İslam âlemi olarak ticaret, yatırım, finans ve iş birliği imkânlarını en üst düzeye çıkarmamız gerekiyor. "İslam Ekonomisi İçin Stratejiler: Etkin Küresel Ekonomiye Giden Yol" teması altında düzenlenen zirvemizde yapılan ve yapılacak tartışmaların bu noktada çok faydalı olacağına inanıyorum. Üç gün sürecek zirve boyunca, birbirinden seçkin isimler pek çok önemli meseleyi değerlendirme imkânı bulacak. Küresel ekonominin kaotik atmosferinde, İslami finansın sunduğu etik, adil ve sürdürülebilir yaklaşımlar çok yönlü şekilde mercek altına alınacaktır. Stratejik İslami ekonomik planlamalardan büyüme modellerine, teknoloji odaklı çözümlerden helal yaklaşımlara kadar uzanan geniş bir yelpazede ortaya konulacak fikirler, bizleri hedeflerimize bir adım daha yaklaştıracaktır.
BU SİSTEM BÖYLE DEVAM EDEMEZ
Şunun bilinmesini özellikle isterim: Türkiye olarak, tarih boyunca kültürler ve insanlar arasında köprüler kurmuş bir coğrafyada yer almanın sorumluluğuyla hareket etmekteyiz. İstanbul'un küresel bir merkez hâline gelmesi için attığımız adımlar, sadece ülkemize değil, tüm İslami finans camiasına da yeni fırsatlar sunmaktadır. İstanbul Finans Merkezi çatısı altında başlattığımız iş birlikleri; küresel ekonomiye entegrasyon kadar, İslami değerlerimizi koruyan bir model inşa etme gayretimizin de en somut nişanesidir. Katılım finansın, İstanbul merkezli olarak gelişip serpilmesine büyük önem veriyoruz. Sahip olduğu eşsiz konum, birikim ve potansiyel; bu noktada İstanbul'a ve İstanbul Finans Merkezi'ne çok ciddi avantajlar sağlıyor. İlgili kurumlarımızın ve yetkililerimizin de gayretleriyle, bu avantajları kalıcı kazanımlara tahvil edebilmeyi ümit ediyorum. Değerli misafirler, şurası bir gerçek ki, her alanda alternatif paradigmalara duyulan ihtiyaç kendisini giderek daha fazla hissettiriyor. Ekonomide, bilhassa da finans alanında; insan odaklı, adaletli, merhametli ve sorumlu bir paradigmaya olan talep her geçen gün artmaktadır. Bir defa şu hakikati artık hepimiz görebiliyoruz: Cari küresel ekonomik sistem, sadece tüketimi ve kâr maksimizasyonunu önceleyen sorunlu yapısıyla, insani değerleri geri planda tutmakta, eşitsizlikleri beslemekte, üretimsiz bir büyümeyi özendirmektedir. Mevcut sistem, bu hâliyle ekonomik kalkınmayı destekleyecek çözümler bulmak yerine, talihî önlemlerle asıl problemlerin üzerini örtmektedir. Gelinen noktada, bu sistemin mevcut hâliyle devam edemeyeceği; süreci doğru okuyan pek çok uzman ve düşünür tarafından da açıkça ifade edilmektedir.
FAİZSİZ EKONOMİ ŞART
Bakınız, burada şu parantezi açmak durumundayım: Yarım asra yaklaşan siyasi hayatım boyunca, milletin takdiriyle geldiğim tüm görevlerde faize dayalı ekonomik sistemle kararlılıkla mücadele etmiş bir kardeşinizim. Eşitsizliği derinleştiren, gelir adaletini bozan, milyarlarca insanı bir avuç kapitalistin kölesi hâline getiren bu çarpık sisteme daima itiraz ettim. Bugün de aynı şekilde itiraz ediyorum. Her ne surette olursa olsun, faizi ve faize dayalı bir ekonomik sistemi meşru göremeyeceğimizi defalarca ve açık şekilde ifade ettim. Bunun yanında, faizin ekonomide, üretimde, ticarette ve sosyal hayatta yol açtığı sorunlara, sıkıntılara dikkat çektim. Rantiyenin sesi olan muhalefet, hemen her konuda olduğu gibi bunda da karşımıza dikildi. Doğru olan politikalarda dahi, bu ülkenin ve milletin hayrına olacak yerli ve millî bir duruş sergileyemediler. Kendilerine ezberletilen argümanların ötesine geçemediler. Daha doğrusu, buna cesaret edemediler. Oysa insanlığı faize mecbur ve mahkûm bırakan küresel sisteme itiraz etmek, yerilecek değil; takdir edilecek, vakur bir tavırdır. Tayyip Erdoğan olarak, şahsen faizsiz ekonomi özlemimi bundan sonra da gür bir seda ile dillendirmeye devam edeceğim. Tıpkı "Dünya beşten büyüktür" itirazımızda olduğu gibi, faize dayalı ekonomik nizamın değişmesi için de mücadeleden geri durmayacağız. Bunu yaparken sadece itirazla yetinmeyecek, alternatifleri de üretecek, bu alternatif çözümlerin toplumda yaygınlaşması için de çaba harcayacağız.