Hakikatin peşinde geçen bir ömür

Türk edebiyatı ve düşünce dünyasında derin izler bırakan Alev Alatlı, vefatının birinci yılında özel bir sempozyumla anıldı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından düzenlenen "Türkiye Nöbetinde Bir Münevver: Alev Alatlı Sempozyumu", akademisyenler, yazarlar ve fikir insanlarının katılımıyla gerçekleştirildi.

Hakikatin peşinde geçen bir ömür

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, sempozyumda yaptığı konuşmada şunları söyledi: Türkiye nöbetinde, dünya nöbetinde bir münevver... Alev Alatlı Sempozyumu'na hepiniz hoş geldiniz, şeref verdiniz. Bugün sözlerime başlarken bir kez daha hocamıza Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Burada basit bir anma toplantısı için bir araya gelmedik. Ne Alev Alatlı hocamızın, ne ailesinin, ne sevenlerinin, ne de talebelerinin böyle bir şeye ihtiyacı var. Biz burada fikirlerini müzakere etmek, onu daha iyi anlamak ve anlamlandırmak için toplandık. Ancak asıl mesele şu ki, buna en çok bizim ihtiyacımız var. İçinde bulunduğumuz dünyayı kavrayabilmek için buna ihtiyacımız var. İstikametimizi belirlemek, kendimizi anlamak, Türkiye'yi ve dünyayı doğru okumak için buna ihtiyacımız var. Çünkü ancak onu anlayarak, onun fikirlerinden beslenerek kendi yolumuzu çizebiliriz. Gerçekten biz bugün, tabiri caizse, dünyayla vuruşa vuruşa, büyük bir gayretle zincirlerimizi kırma mücadelesi içerisindeyiz. Böyle bir medeniyetin içinde nefes alıyoruz.

MEDENİYET MÜCADELESİNİN ÖNCÜSÜ

Bugün Türkiye, Alev Alatlı'nın "düz akıllıların anlayamayacağı, hergele cetvele gelmez" dediği o Türkiye'dir. Kendine has bir kimliği olan, modern dünya tarihinde ön açıcı ve örnek teşkil eden bir tarzda özgürleşme, bilinçlenme ve varoluş mücadelesi veren bir Türkiye'den söz ediyoruz. Bir yandan özgün bir modernleşme savaşı veriyor, bunu da Batılılaşma programına, ideolojisine, aktörlerine ve kurumlarına rağmen gerçekleştiriyor. Batı'nın küresel müesses nizamına ve onun temsilciliğini yapan, adeta bayiliğini üstlenen Batıcı elitlere rağmen yapıyor. Adalet arayışında, küresel sömürü düzenine karşı mücadele ediyor. Bu düzeni ayakta tutan Batıcı bağımlılık sistemine karşı direniyor. Bizim mücadelemiz, esas itibarıyla, bu bağımlılık sisteminden kurtulma mücadelesidir. Gerçek anlamda bir özgürleşme mücadelesidir. Alev Alatlı, işte bu şerefli varoluş mücadelesinin entelektüel öncülerinden biridir. Bir kamusal entelektüel, bir kültür işçisi, bir kültür eleştirmeni, bir sanatçı ve hiç kuşkusuz bir eğitim neferi olarak bu mücadeleye büyük katkılar sunmuştur. O, bu şerefli mücadelenin entelektüel mimarlarından biri olmuştur.

HAKİKATİ ARAYAN BİR DÜŞÜNÜR

Alev Alatlı, kendi güneşinin battığı diyarlardan doğduğu diyarlara, aydınlanma kutbundan merhamet etmeye çalışan bir entelektüeldir. O, hakikati arayan bir düşünürdür. Onun gözünde hakikat, krizlerden krizlere savrulduğumuz bu adaletsiz dünyada korunması gereken en kıymetli değerdir. Milletimizin, hakikat ile takat arasında bir mücadele verdiğini söyler ve bu mücadelede milletimize omuz verir, onun için dertlenir. Batı karşısında zihinlerimize kazınan geri kalmışlık hissinin doğurduğu sosyokültürel çıkmazı sorgular. Ancak tüm bunları yaparken asla umutsuzluğa kapılmaz. Umut, Alev Alatlı'nın düşüncesinde ve fikriyatında tutunabileceğimiz en önemli değerlerden biridir. Ne olursa olsun umudu diri tutmuştur, ne olursa olsun cesur davranmış ve cesaret aşılamıştır. Topluma ve millete adeta "Konuşmaya cüret et!" demiştir. "Sıra sende, sen konuş!" diyerek insanları harekete geçirmeye çağırmıştır. Bize farklı kanallardan, farklı yol ve yöntemlerle dayatılan "Başka çare yok" pasifizmine karşı çıkmıştır. "Ne olursa olsun, kurallar değiştirilemez değildir!" demiştir.

ÜMMETİ BULUŞTURMAK İSTİYORDU

2000'li yıllarda, "postmodern faşizm" olarak tanımladığı yeni dünya düzeninin çok can yakacağını ama sonunda başarılı olamayacağını öngörmüştür. Dikkatinizi çekerim, bunu da 11 Eylül saldırılarının üzerinden henüz bir ay geçmişken söylemişti. O dönemin atmosferinde, birilerinin kürsülerden "Bütün dünyayı, yani İslam dünyasını yerle yeksan edeceğiz" dediği, Amerikan Başkanı'nın tehditler savurduğu bir süreçte Alev Alatlı, "Çok can yakacak olsalar da, bu düzenin sahipleri başarılı olamayacak" diyebilmiştir. Ve bunu söylerken, postmodern faşizmin en önemli silahlarından biri olan bilgi tekelinin, önümüzdeki yirmi yıl içinde kırılabileceğini de öngörmüştür. Ancak bunun için yepyeni bir bilgi telakkisine ihtiyacımız olduğunu vurgulamıştır. Üstelik sadece söylemekle kalmamış, bu bilginin inşası için de büyük bir emek vermiştir. Bir eğitim neferi, bir kültür işçisi olarak büyük bir çaba ortaya koymuştur. Kapadokya Üniversitesi bunun somut bir örneğidir. Dört ciltlik "Batıya Yön Veren Metinler", yedi ciltlik "Bize Yön Veren Metinler" derlemeleri ve Alev Alatlı'nın diğer tüm temel eserleri, bu emeğin en net yansımalarıdır. Alev Alatlı'nın rüyası, Hz. Muhammed'i tanımayan bir bilimle, bilimi tanımayan ancak ona gönül vermiş bir ümmeti buluşturmaktı.

PROBLEMLERİN KAYNAĞINA İNDİ

Bunun için mücadele etti ve bunu bizim başaracağımıza inandı. Dahası, bu potansiyelin yalnızca bizim için değil, tüm dünya için bir emniyet supabı olacağını söyledi. "Mutlaka tüm çözümleri yalnızca kendimiz için değil, tüm insanlık için üretmeliyiz" diyerek, insanlık adına konuştu. İstemediğimiz bir oluşu ancak bilgiyle önleyebileceğimize inanıyordu ve bu yüzden her zaman bilgiye ve bilgi üretimine yatırım yaptı. Bunu yaparken, düşünce dünyasındaki temel problemlerin kaynağına indi. Bu çerçevede eksik bilgi, ön yargı, duygusallık, duygu sömürüsü, aşırı genelleme, özensizlik ve acelecilik gibi meseleleri ele aldı. Belki de bunlar, Batılılaşma tarihimiz boyunca farklı kanatlardan, farklı ideolojilerden beslenen Türk düşüncesinin hem alışkanlıkları hem de temel sorunları olarak karşımıza çıktı.

ÇOK BOYUTLU VE DERİNLİKLİ BİR İSİM

Değerli misafirler, hiç kuşkusuz, Alev Alatlı hocamız çok boyutlu ve derinlikli bir isimdir. Onu kısa birkaç cümleyle anlatmak gerçekten zor. O, bir mütefekkir, bir sanatçı, bir fikir insanıdır. Bugün ise ne mutlu ki, birbirinden değerli hocalarımız ve uzman isimler, Alev Alatlı hocamızın fikir dünyasına dair önemli analizler yapacaklar. Fikirlerinin daha iyi anlaşılması noktasında önemli müzakerelerde bulunacaklar. Ben de Alev Alatlı'nın romanlarından ve bende bıraktığı izdüşümlerden söz etmek isterdim. Ancak bu bir açılış konuşması ve sözü fazla uzatmamalıyım. Yine de, müsaadenizle, şunu söylemek isterim: Bir sosyolog olarak Alev Alatlı'nın romanlarından Türkiye toplumuna dair çok şey öğrendim. Bu yüzden öğrencilerime de onun romanlarını okutmaya gayret ettim. Çünkü o, Türkiye toplumunu çok iyi okuyan, gerçek sorular soran ve bu yüzden gerçek, hakiki cevaplar üretebilen bir sanatçıydı. Toplumun aktörlerini, kurumlarını ve süreçlerini derinlemesine analiz edebilmiş, Türkiye merkezli düşünceleriyle dünyanın nöbetini tutan bir hakikat savunucusu olmuştur. O, hep hayırdan yana tavır almanın önemine inandı. Bu yüzden parlayan hilalden yana bir entelektüel oldu. Bu yüzden haklı Filistin davasının yılmaz savunucularından biri oldu. Bu yüzden Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın adalet ve hakikat mücadelesine destek verdi.

CESUR KONUŞMASI HAFIZALARDA

Ve yine bu sebeple, 2014 yılında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreninde cesur bir konuşma yaptı. Hatırlarsanız, Cumhurbaşkanımıza hitaben şöyle demişti: "Oligarşik düzenlerde, umuma hitap eden ancak umumun henüz üzerinde düşünemediği sözlerin öfke uyandırması usuldendir. Siz 'Dünya beşten büyüktür' dediğinizde, evrensel dolandırıcılığın hüküm sürdüğü bir çağda gerçeği söylemenin devrimcilik olduğunu ifade eden George Orwell ayağa kalkar ve sizi alkışlardı." Mekânı cennet olsun. Fikirleri yolumuzu aydınlatmaya devam etsin. Sempozyumumuzun hayırlara vesile olmasını diliyor, katılımlarınız için hepinize teşekkür ediyorum. Allah'a emanet olun.

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.