Başkan Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi'nde Necip Fazıl Ödülleri Töreni'nde açıklamalarda bulundu.
Başkan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Aziz İstanbullular, Star Gazetesi'nin değerli mensupları, kültür, sanat ve edebiyat dünyamızın kıymetli temsilcileri, saygıdeğer misafirler; sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle ve muhabbetle selamlıyorum. Necip Fazıl Kısakürek'in fikri, manevi ve kültürel mirasını yaşatmak amacıyla verilen Necip Fazıl Ödülleri'nin 11'incisinde sizlerle bir aradayız. Bizleri İstanbul'da böylesine güzel bir ruh ikliminde, bu zengin gönül bahçesinde buluşturan Rabbime sonsuz hamdüsenalar olsun. Üstadın hatırasına dört elle sarılan siz kıymetli hocalarıma ve büyüklerime yürekten teşekkür ediyorum. Şair, mütefekkir, dava ve aksiyon adamı üstat Necip Fazıl'a bir kez daha Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Ufkumuzu açan fikirleriyle hepimize örnek teşkil eden, mücadele azmiyle milletimizin gönlünde abideleşen üstat Necip Fazıl, Türk edebiyatının ve düşünce dünyamızın en önemli isimlerinden biriydi. Üstat, milletimizin ruh kökü olarak gördüğü İslam'ı, bu topraklardan ve aziz milletimizin hafızasından silmeye çalışan müstevlilerin ve uşaklarının karşısına cesur bir kumandan edasıyla dikildi. Sayısız takibata uğradı, önüne nice engeller çıkarıldı, zindanlara atıldı, adeta karanlık kuyulara kapatıldı. Ancak hakkı ve hakikati savunmaktan asla geri durmadı. Bir gün bir hâkim, "Artık bıktık. Ne zaman kurtulacağız senden?" diye sorduğunda, üstadın verdiği cevap hepimiz için çok manidardır: "Siz bu yolda hancı, ben de yolcu olduğum müddetçe kurtulamayacaksınız.
HAKİKATI ANCAK NASİPLİLER BİLİR
Basiretli, dirayetli ve ferasetli duruşuyla Anadolu'nun cesur evlatlarına rehberlik eden Üstat Necip Fazıl, kitlelere yol göstermiş, mücadele ruhunu aşılamış ve sabırla yükselttiğimiz fikir ve sanat binamızın temel taşlarından biri olmuştur. Rabbim kendisinden razı olsun; emeğini, çabasını ve çektiği çileyi katında kabul buyursun diye dua ediyorum. 2023 yılında dünya defterini kapatıp dar-ı bekaya irtihal eden üstadımızın emaneti olan Mehmet Kısakürek'i de aynı şekilde rahmetle anıyor, Rabbimden taksiratını affedip hasenata tebdil eylemesini niyaz ediyorum. Bu vesileyle, daha önce Necip Fazıl Ödüllerini takdim ettiğimiz, fakat artık aramızda olmayan sanatçı ve mütefekkirlerimizi de rahmetle yâd ediyorum. Her biri ardında kıymetli eserler ve kalıcı izler bırakan bu isimler, fikir ve kültür dünyamızın derinliğini, zenginliğini ve bereketini bizlere bir kez daha hatırlatıyor. Her fırsatta dile getirdiğim bir hususu bugün tekrar sizlerle paylaşmak istiyorum: Bu topraklar, asırlardır ilmin, hikmetin ve erdemin geniş teknesinde yoğrulmuştur. Bu topraklarda doğmak, bu millete, bu medeniyete ve bu ümmete mensup olmak, Allah'ın bizlere bir lütfu, bir hediyesi, bir ikramıdır. Bu hakikati ancak nasipli olanlar idrak edebilir. Bu mesuliyeti ve bu mensubiyet bilincini yalnızca samimi ve bu millete sevdalı olan gönül erleri taşıyabilir. Sizler, yüzyıllara yayılan derin bir tekâmülün, köklü bir birikimin ve zengin bir mazinin sahipleri, varisleri ve temsilcilerisiniz. Fikir ve sanat eserlerinizle, örnek duruşunuzla bu emaneti hakkıyla omuzladığınız için her birinize yürekten teşekkür ediyorum.
ÜSTAD, "BİR GÜN AYASOFYA AÇILACAK" DERDİ
Necip Fazıl'ın hatırasına sahip çıkarak bu kıymetli ödül törenini tertip eden Star Gazetesi'ni ve Kültür Bakanlığımızı hassaten tebrik ediyorum. Birazdan ödüllerini takdim edeceğimiz yazarlarımızı, şairlerimizi, fikir emekçilerimizi ve sanatçılarımızı şimdiden tebrik ediyor, Rabbim yollarını da bahtlarını da açık etsin diyorum. Ayrıca, yoğun bir değerlendirme süreci neticesinde ödüle layık görülen isimleri belirleyen jüri üyelerimizi de yürekten kutluyor, emeklerinden ötürü her birine teşekkür ediyorum. Değerli misafirler, medeniyet köklerinden kopmamış, sinesinden çıktığı milletle gönül bağını kesmemiş şairler, halkın ve hakikatin zamanı aşan coşkun sesleridir. Şairin yüreğinden doğan şiir, millet irfanının sese, söze ve fikre dökülmüş halidir. Onlar, birbirini ismen, şeklen ve ruhen tanımayan insanların kalpleri arasında kelimelerle bağ kuran, gönüllere yol açan rehberlerdir. Öz değerlerinden beslenen bu şairler, mısralarıyla milli şuuru besleyen, milli kimliğin ihyasına ve inşasına hizmet eden öncülerdir. Üstat Necip Fazıl tam olarak böyle bir şairdir. Onun şiirleri, medeniyetimize düşülmüş birer dipnot hükmündedir. Allah kendisine rahmet eylesin. Üstat Necip Fazıl'ın Sultanahmet Meydanı'nda yaptığı konuşmalardan birinde dile getirdiği şu ifadeler, onun inanç ve ideal dünyasını ne güzel yansıtır: "Bir gün Ayasofya açılacak... Bir gün açılacak... Bir gün açılacak..."
SON NEFESİNE KADAR EMEK VERDİ
Ufku böylesine açık bir insandı Necip Fazıl. Oradan o şekilde haykırırken, onu takdim etmek bize nasip oldu. Zamanı aşan şiirleriyle bize dava ve ülkümüzü anlatır; derinlerdeki cevherimizi gün yüzüne çıkarır. Necip Fazıl'ın şiirlerini okuyan bir yabancı bile, milletimizin tarihini, yaşadığı acıları ve çektiği çileleri net bir şekilde anlayabilir. Necip Fazıl, şiirleriyle, fikirleriyle ve idealleriyle önder olmuş; kendisinden sonraki nesilleri bile peşinden sürükleyen bir aksiyon adamı olarak tarihte yerini almıştır. Çünkü üstat, bentleri yıkıp geçen şiirleriyle milletin yüreğine ayna tutmuş, samimi bir kalple gerçekleri dile getirmiştir. Necip Fazıl'ın en büyük kavgası, bu milletin geleceğine kastederek toplum mühendisliğine soyunanlarla olmuştur. Üstat, tek parti zihniyetinin köklerinden koparılmış gençlik projelerine karşı durmuş; kim olduğunu, nereden geldiğini ve neler yapabileceğini bilen bir neslin yetişmesi için son nefesine kadar emek vermiştir. Onun ideal gençliği, "zaman ve mekân bana emanettir" şuurunda olan bir gençliktir.
KLAVYE KAHRAMANLARI BİLMEZ
Gerçek hürriyeti Hakk'a kullukta gören, kökleri yere, dalları ebede uzanan bir gençlik... Dilinin, dininin, ilminin ve fiilinin davacısı olan bir gençlik... Bütün insanlığa örnek teşkil edecek bir gençlik... "Kim var?" diye seslenildiğinde sağına ve soluna bakmadan "Ben varım!" diyerek ortaya çıkacak bir gençliktir Üstat Necip Fazıl'ın hayalini kurduğu gençlik. Üstadın uğruna ömrünü adadığı bu gençlik, binlerce yıllık kadim tarihimizden süzülüp gelen ecdadın cevherini, maneviyatını, imanını, ahlakını, kahramanlığını ve hayalini benliğine harç etmiş, özümsemiş bir gençliktir. İşte bu gençlik, modern zamanlarda milli benliğini ve öz değerlerini koruyarak evvela kendisini yükseltecek, ardından milletini yüceltecek ve Kızılelma'ya ulaşacak bir idealin taşıyıcısıdır. Üstadın ideal gençliği, bizim de hayalimizdeki gençliktir. Türkiye Yüzyılı hedeflerine odaklandığımız bu tarihi dönemeç, Üstat Necip Fazıl'ın "Büyük Doğu" kavramıyla ortaya koyduğu vizyonla birebir örtüşmektedir. Ancak bugünün klavye kahramanları ve sosyal medya şovmenlerinin bunu anlaması elbette zordur. Okyanus ötelerinden esen rüzgarlarla yelkenlerini dolduranlar, milletin hislerine tercüman olan Necip Fazıl'ın zaman geçtikçe daha da büyüyen mirasını kavrayamazlar. Üstat, fakir görülen ve değersiz gösterilen milletimizin özlemlerine seslenmiş, o özlemleri söz ve fikir sancağı haline getirmiştir. Şiirleriyle milletimizin yüreğindeki duyguları dışarı çıkaran Üstat, hepimizin takip ettiği, yarınlarda da takip edilecek işaret fişeklerini tutuşturmuştur. Onun yaktığı bu meşale, bugün de yarın da yolumuzu aydınlatmaya ve bize rehberlik etmeye devam edecektir. Allah'ın seçtiği, kurtulmuş millet... Güneşten başını göklere yükselt! Avlanır mı kimse atarsa kement? Ezel kuşatılmaz, çevrilmez elbet. Necip Fazıl'ın Büyük Doğu Marşında dile getirdiği bu çağrı, bizlere ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Başımızı göklere kaldırarak, güzelin, doğrunun ve sonsuz olanın izinden gitmeye, Necip Fazıl gibi büyük kılavuzlarımızı kendimize rehber edinmeye inşallah devam edeceğiz.
TAKTİRE ŞAYAN BİR MEZİYET
Değerli dostlar, duygu ve düşünce dünyamız, bizi içinde yaşadığımız toplumla bazen birleştiren, bazen de farklı kılan en bariz vasfımızdır. Tıpkı bir buğday tarlasındaki başaklardan bazılarının diğerlerinden daha yüksek durması gibi, büyük kalabalıklar arasında da fikirleriyle, yazılarıyla, gönül tellerimize dokunan şiirleriyle temayüz eden nice fikir, kalem ve kelâm erbabı çıkabilmektedir. Merhum Necip Fazıl Kısakürek'i bu özel insanların son örneklerinden biri olarak kabul ediyoruz. Üstadı yakından tanıyanlar, onu herkesten farklı kılan üç önemli hasletinden bahsederler. Bunlardan ilki, yaşadığı çalkantılı hayata, girdiği polemiklere, maruz kaldığı siyasi baskılara, adli takibata, yargılamalara, hapis cezalarına ve yakasını bir türlü bırakmayan şeker hastalığına rağmen, dinç bir vücut ve irade yapısını muhafaza etmiş olmasıdır. Onun her şeye rağmen pes etmeyen, eğilmeyen ve yıkılmayan kişiliği, daima takdirle ve hayranlıkla yâd edilmiştir. Üstadın ikinci vasfı, emsalsiz sanatkârlığıdır. Necip Fazıl, şiirden tiyatroya, edebiyatın her sahasında iz bırakmış; siyasi, içtimai ve tarihi konulara dair yazdığı kütüphane dolusu eserleriyle yaşadığı dönemin gündemini belirlemiş bir isimdir. Bir müellifin sanat, edebiyat ve ilmin pek çok dalında yetkinleşip farklı eserlere hayat vermesi elbette takdire şayan bir meziyettir. Şiirdeki yerini anlamak için kendisine layık görülen "Sultanü'ş-Şuara" (Şairlerin Sultanı) unvanını hatırlamak kâfidir. Üstat, maveranın, metafiziğin ve ötelerin insanıydı. Hafızalarımıza kazınan "Çile" şiirinde bu özelliğini şöyle dile getiriyordu: "Öteler, öteler, gayemin malı; Mesafeler kat kat bana dar gelir. Gökte Samanyolu benim olmalı, Dipsizlik gölünden inciler gelir." Onu farklı kılan üçüncü özellik ise, kendi ifadesiyle, "her şeyin künhüne vakıf olma arzusu"dur. Gayesi, görünenin ve görünmeyenin ardındaki o bâki hakikati anlamaktı. Bir sohbetinde, Peygamber Efendimiz'in duasını anarak şöyle demiştir: "Ya Rabb, bana eşyanın hakikatini olduğu gibi göster." Üstadın sanat anlayışını ise şu sözleriyle özetlemek mümkündür: "Sanat, Allah'ı aramakmış. Marifet bu. Gerisi yalnız çelik çomaktır."
TÜM ESERLERİNDE KENDİNİZİ BULURSUNUZ
Davanın ve çilenin şairi olarak Necip Fazıl, hakikati ararken sırları ve güzellikleri keşfetmek isteyen, eşyadan tabiata, tarihten cemiyete hemen her konuda derinlemesine tefekkür eden bir mütefekkirdi. Bu arayışını ve düşüncelerini onun tüm eserlerinde hissedersiniz. Şiirlerinden birinde şöyle der:"Ne azap, ne sitem bu yalnızlıktan, kime ne? Aşınmaz bu var bendedir. Süslenmiş gemiler geçse açıktan, sanırım gittiği diyar bendedir. Yaran var, havan var, dövemez merhem. Yüküm var, bulamaz pazarlar dirhem. Ne çıkar bir yola düşmemiş gölgen? Yollar ki Allah'a çıkar, bendedir." Üstad, her şeyin özüne vakıf olma arzusuyla kaleme aldığı eserlerinde, Türk tarihini, toplumunu ve siyasetini tetkik eden çalışmalara da yer vermiştir. Bu eserlerinde, Türk milletine ufuk, mana ve güzellik kazandıran İslam dininin bütün inceliklerini dünyaya duyurma heyecanını görürsünüz. Bazen ise üslubunun sertleştiğini, muhatabını sorguya çeken bir savcı edasıyla sorularını peş peşe sıraladığını fark edersiniz. Ancak üstadın kızgınlığı ve öfkesi kendi şahsı için değil; uğruna hayatını adadığı davası, milleti ve ülkesi içindir. İslam'ı hayattan uzaklaştırmak için türlü zorbalıkların meşru görüldüğü bir dönemde, Necip Fazıl kalemiyle ve kelamıyla sahneye çıkarak birçok insanı umutsuzluktan kurtarmış, umutları yeniden yeşertmiştir. Allah ondan razı olsun. Necip Fazıl, kalabalıkları peşinden sürükleyen kitapları, makaleleri ve konuşmalarıyla, aralarında bizim de olduğumuz nice geleceği etkilemiş ve değiştirmiştir. Kıymetli kardeşlerim, üstadın o en çılgın dönemde yazdığı şu sözler, onun milletine duyduğu derin sevgi ve sorumluluğun bir yansımasıdır: "Durun kalabalıklar! Bu cadde çıkmaz sokak!" Bu sözler, gençliği karanlık bir yere sürüklenmekten alıkoyma heyecanının ifadesidir. Böylesine bir aksiyon ve fikir adamının mirasını yaşatmak için 2014 yılından bu yana düzenlenen Necip Fazıl Ödüllerini, millî ve manevi değerlerimizin idamesi ve genç kuşaklara aktarılması noktasında çok değerli buluyorum. Bu yıl şiirden ilk esere, müzikten romana ve hikâyeye kadar sekiz farklı dalda ödül takdim ediyoruz. Bu yılki şiir ödülü, Furkan Çalışkan'a takdim ediliyor. Şiire bir saat tamircisi hassasiyetiyle yaklaşan Çalışkan, yıllardır bir yandan kendi mısralarını kurgularken, diğer yandan Türk şiirinin gelişimine dikkat kesilmiş ve bu alanda kıymetli çalışmalarda bulunmuştur. Kendisine tebriklerimi iletiyor ve yolunun bereketli olmasını diliyorum.
ÖDÜL ALANLARA TEŞEKKÜR
Roman ödülümüzü, kendine özgü anlatım tarzıyla gerçeği farklı ve etkileyici yönlerden ele alan Naime Erkovan takdim ediyoruz. Kendisini yürekten kutluyor, yazı hayatında başarılar diliyorum. Fikir ve araştırma ödülümüz ise Dr. Mustafa Merter'e layık görüldü. Batı eksenli psikoloji okumalarını eleştirel bir bakışla tartışan, modern psikoloji terminolojisine yeni bir soluk getiren ve günümüz meselelerini derinlemesine ele alan çalışmaları nedeniyle hocamızı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum. Bu yılki ilk eserler ödülümüz, genç yazar Gülşen Funda'ya veriliyor. Geçmişin izlerini sahici ve özgür bir anlatımla kaleme alarak kendi sesini bulmuş bir yazar olan Gülşen Funda'yı tebrik ediyor, eserlerinin bereketli olmasını diliyorum. Uluslararası kültür ve sanat ödülümüz, Filistinli ressam Slıman Mansour'a takdim ediliyor.
SANATIN ANIT İSİMLERİ
Filistin'in acılarını ve direnişini fırçasıyla, paletiyle dünyaya taşıyan kıymetli sanatçıyı yürekten kutluyorum. Bu vesileyle, 455 gündür İsrail saldırıları altında varoluş mücadelesi veren Filistinli kardeşlerimizi saygıyla selamlıyor, şehitlerimize Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Necip Fazıl Çocuk Edebiyatı Ödülü'nün sahibi, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımız için akıcı, öğretici ve eğlenceli masal, hikâye ve romanlar kaleme alan Nehir Aydın Gökduman oluyor. Kendisine teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyorum. Necip Fazıl Müzik Ödülümüz ise Türk Halk Müziği'ne yaptığı değerli katkılar ve yıllardır türkülerimizi bugüne taşıyan programları nedeniyle Muzaffer Ertürk'e takdim ediliyor. Kendisini gönülden tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum. Bu yılki Necip Fazıl Saygı Ödülü, hüsnühat sanatının günümüzdeki anıt isimlerinden olan Hasan Çelebi'ye takdim ediliyor. Hocamız, yetiştirdiği pek çok talebeyle ve eserleriyle hat sanatının bugünkü yüksek seviyeye ulaşmasında büyük pay sahibidir. Hasan Çelebi'yi gönülden tebrik ediyor, Rabbimden kendisine uzun ve sağlıklı bir ömür niyaz ediyorum.
FERDİ TAYFUR'A VEDA
Veda etmeden önce, dün gece aramızdan ayrılan arabesk müziğin büyük ustalarından Ferdi Tayfur'a Allah'tan rahmet, yakınlarına ve tüm sevenlerine sabır diliyorum. Merhum Ferdi Tayfur'u, gönüllerimize dokunan muhteşem şarkılarının yanı sıra vatanperver bir halk sanatçısı olarak her zaman özlemle yad edeceğiz. Sanat camiamızın ve sevenlerinin başı sağ olsun. Necip Fazıl Ödüllerine layık görülen edebiyatçılarımızı, sanatçılarımızı, ilim ve kültür insanlarımızı şahsım ve milletim adına bir kez daha tebrik ediyorum. Bu kıymetli programın başarıyla icrasında emeği geçenleri tekrar kutluyor, ödül takdim törenimize teşrifleriniz için her birinize teşekkür ediyorum. Hepinizi sevgi, saygı ve muhabbetle selamlıyor, Allah'a emanet ediyorum. Kalın sağlıcakla.
ÖDÜLLER SAHİBİNİ BULDU
Cumhuriyet tarihinin en önemli edebiyatçı ve fikir adamlarından Necip Fazıl'ın manevi ve kültürel mirasını yaşatmak amacıyla bu yıl 11'incisi düzenlenen Necip Fazıl Ödülleri, yeni sahipleriyle buluştu. Sanatseverlerin büyük ilgi gösterdiği etkinliğe katılım yoğun oldu. Törende, Necip Fazıl adına düzenlenen ödüller yedi farklı kategoride sahiplerini buldu. Ödül alan isimler ve kategorileri şu şekilde sıralandı: Şiir Ödülü: Furkan Çalışkan, Hikâye-Roman Ödülü: Naime Erkovan, Fikir-Araştırma Ödülü: Dr. Mustafa Merter, İlk Eserler Ödülü: Gülşen Funda, Uluslararası Kültür-Sanat Ödülü: Sliman Mansour, Çocuk Edebiyatı Ödülü: Nehir Aydın Gökduman, Müzik Ödülü: Muzaffer Ertürk, Saygı Ödülü: Hasan Çelebi
NECİP FAZIL'IN KATKILARI KONUŞULDU
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un da birer konuşma yaptığı törende, Necip Fazıl'ın edebiyat dünyasına katkıları bir kez daha vurgulandı. Ödül sahipleri, teşekkür konuşmalarında edebiyat ve sanatın önemine değinirken, Necip Fazıl gibi büyük bir ismin adına ödül almanın kendileri için gurur verici olduğunu ifade ettiler. Programın sonunda ödül kazananlara ödüllerini veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra ödül alanlarla hatıra fotoğrafı çektirdi.