Başkan Recep Tayyip Erdoğan dün kabine toplantısına başkanlık etti. Külliye'de yaklaşık 4 saat süren toplantının ardından millete seslenen Erdoğan, şu mesajları verdi:
Suriye devriminin ortaya çıkardığı yeni durum, tüm dünyanın ilgisini tekrar bu ülkeye yöneltti. Suriye'nin komşusu ve kardeşi olarak, yeni süreci en iyi okuyan, en iyi tahlil ve tetkik eden ülkeyiz. "Doğru duvar yıkılmaz" inancıyla Suriye krizinin ilk anından itibaren hep tarihin doğru tarafında yer aldık.
Bu süreçte en ağır imtihanımız 14-28 Mayıs seçimleri döneminde yürütülen alçakça kampanyaya karşı göğsümüzü siper etmemiz oldu. Yeni yönetimde görev alan isimleri hepimiz gururlanarak takip ediyoruz. Türkiye'de eğitim almış, milletimizle gönül bağı olan kardeşlerimizi çeşitli makamlarda gördükçe, Rabbimize bir kez daha hamd ediyoruz. Suriye devriminin lideri Sayın Ahmed eş-Şara ile yakın diyalog halindeyiz. İlk önce MİT Başkanımız kendisini ziyaret etti. Ardından Şam Büyükelçiliğimizi süratle faaliyete geçirdik. Dün de (önceki gün) Dışişleri Bakanımız Şam'daydı, geçici yönetimle son derece sıcak görüşmeler gerçekleştirdi.
En zor günler geride kaldı. Dökülen mübarek şehit kanları da, Suriye halkının çektiği çileler de boşa gitmedi. 61 yıllık Baas karanlığına son veren Suriyeli kardeşlerimizin, el birliği ve gönül birliği içinde ülkelerini yeniden ayağa kaldıracaklarına eminim. İstikrarlı bir Suriye, tüm bölge için istikrar ve güven kaynağı demek.
BÖLGE HUZURA KAVUŞACAK
Suriye huzura kavuştukça, bölgedeki herkes kendini daha güvende hissedecek. Bunun için toparlanma ve kapasite inşa etme çabalarında Suriye halkına hep beraber omuz vermeliyiz. Suriye halkının da, Arap âlemi ve İslam dünyasından beklentisi bu yönde. Yeni yönetimin bu meyanda verdiği mesajları çok değerli ve anlamlı buluyoruz.
İsrail'in artan saldırganlığının gerisinde; Suriye'deki devrimi gölgelemek, Suriye halkının umutlarını boğmak olduğu anlaşılıyor. İsrail, fırsatçılık yapsa da, er ya da geç işgal ettiği topraklardan çekilecek, buna mecbur kalacak. Netanyahu'nun tuttuğu yol, yol değil. Daha fazla kan dökerek, can alarak, toprağı işgal ve istila ederek varılacak yer, sadece daha fazla güvensizlik, huzursuzluktur. İsrail'de, şayet bir devlet aklı varsa, bunu ne kadar erken idrak ederlerse, o kadar iyi olacak.
TÜRKİYE'NİN DEĞİŞMEZ ÇİZGİSİ
Suriye'nin toprak bütünlüğünün ve üniter yapısının her şart altında korunması, Türkiye'nin değişmez çizgisidir. Bundan kesinlikle geri adım atmayacağız. Suriye'nin ve bölgemizin geleceğinde DEAŞ ve PKK dahil hiçbir terör yapılanmasına yer yok.
PKK ve uzantıları ya kendilerini tasfiye edecekler ya da tasfiye edilecekler. Kürt kardeşlerimize zulmeden, çocuklarını kaçırarak ölüme gönderen, kendileri dışında hiç kimseye hayat ve söz hakkı tanımayan bu katil sürülerini bölgemiz için bir tehdit kaynağı olmaktan mutlaka çıkartacağız. Suriye'deki yeni yönetimin bu konudaki kararlılığını memnuniyetle karşılıyoruz. Yakın zamana kadar bölücü örgütün arkasında duran Batılı ülkelerin de bu canilerden desteğini yavaş yavaş kestiğini görüyoruz.
YOLUN SONU GÖRÜNÜYOR
PKK ve uzantıları için zaman kısalıyor, çember daralıyor, yolun sonu görünüyor. Kimin eteğine yapışırsa yapışsınlar, kimin tetikçiliğini yaparsa yapsınlar, hangi yabancı odağa sarılırsa sarılsınlar... Şunu çok iyi bilsinler ki; kendilerini bekleyen acı akıbetten kaçamayacaklar. Belki yarın, belki yarından da yakın bir sürede bu beladan kurtulacağız.
BÜYÜK BİR KUCAKLAŞMA
Terör duvarını da tamamen yıktıktan sonra Türkler, Araplar, Kürtler olarak hep beraber büyük bir kucaklaşmaya imza artacağız. Barışın, huzurun, refahın ve kalkınmanın bölgemizin tamamına hâkim olduğu, çatışmalarla değil, kardeşlikle anılan bir iklimi tesis edeceğiz. Bu güzel günlerin şafağı artık sökmeye başladı. Bugünümüz nasıl dünden daha iyiyse, yarınlarımız da bugünden çok daha iyi olacak.
UMUT TACİRLİĞİ YAPMADIK
Emeklilerimiz konusunda bugüne kadar asla umut tacirliği yapmadık. Meydanlarda bol keseden söz verip, göreve gelince sözünü unutanlardan da değiliz. Yaşanan her sıkıntının farkındayız. Emeklilerimizi enflasyona ezdirmeme noktasında kararlı olduğumuzu vurgulamak istiyorum. 'Suyun fiyatını indireceğiz' vaadiyle göreve gelip, son 5 yılda suya yüzde 1000'in üzerinde zam yapanlar, özellikle bu söylediklerimizi mahcubiyetle not etmeli.
MUHALEFET BÜTÇEYİ TERÖRİZE ETTİ
Biz, istiyoruz ki, dünya ve Türkiye değişirken, muhalefet partileri de kendini değiştirsin, yenilesin, güncellesin. Her defasında muhalefete dair acı gerçeklerin sert duvarına çarptık. Dünyayı takip eden, gelişmeleri doğru okuyan, ülkeye ve millete ufuk çizen, hepsinden öte sözünün ağırlığı olan bir muhalefet, henüz ülkemizde neşvünema bulmadı.
Muhalefet, daha önce yaptığı gibi maalesef 2025 bütçesi görüşmelerinde de katkı sunmak, yapıcı eleştiride bulunmak yerine; görüşmeleri sabote etmeyi, komisyon aşamasından Genel Kurul'a kadar tüm süreci terörize etmeyi tercih etti.
6 Şubat depremlerinin yaralarını sarmak, için 75 milyar dolarlık harcama yaptık. "Deprem turistleri" ne yaparsa yapsın, biz en son hak sahibi vatandaşımız da güvenli yuvasına ve ticarethanesine kavuşana kadar durmadan, dinlenmeden çalışacağız.
472 MİLYARLIK DESTEK
2002'de asgari ücretli bir kardeşimiz evinde kullandığı 200 kilovatsaat elektrik için aylığının yüzde 20'sini; 100 metreküp doğalgaz için ise yüzde 26'sını ayırmak mecburiyetindeydi. Bugün aynı miktar elektrik için aylığının yüzde 2.4'ünü; doğalgaz için de yüzde 5.6'sını ayırması yeterli.
En düşük emekli aylığı alan vatandaşımız 2002'de elektriğe maaşının yüzde 15.3'ünü; doğalgaza yüzde 19.3'ünü harcıyordu. Şimdi bu oranlar elektrikte yüzde 3.3'e; doğalgazda yüzde 7.7'ye geriledi. 2024'te vatandaşlarımızın her 100 liralık doğalgaz faturasının 65 lirasını, 100 liralık elektrik faturasının 60 lirasını biz üstlendik. Enerji desteği olarak 2025 yılında bütçede 472 milyar lira kaynak tahsis ettik.