17-25 Aralık darbe girişiminin 11. yılında, o dönem örgüte karşı mücadele eden yargı mensupları, SABAH'a konuştu. Emekli başsavcı Turan Çolakkadı, Zekeriya Öz'ün zayıf hukuk bilgisi ve pohpohlanmaya olan düşkünlüğüne dikkat çekerken, dönemin savcıları Mehmet Demir ve Fuzuli Aydoğdu, FETÖ'yle mücadelede Turkuvaz Medya'nın kritik rolünden bahsetti. FETÖ'nün yolsuzluk görünümlü darbe girişimi olan 17 Aralık kumpasının üzerinden 11 yıl geçti. Fetullahçı Terör Örgütü, elebaşı Fetullah Gülen'in talimatıyla, o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ve AK Parti Hükümeti'ni hedef aldı. 30 Mart 2014 yerel seçimlerine 3.5 ay kala başlatılan operasyon kapsamında, hükümet üyeleri ve çevreleri hukuk dışı yöntemlerle dinlendi, ses ve görüntü kayıtları montajlanarak servis edildi. "Reza Zarrab grubu", "Fatih Belediyesi" ve "TOKİ grubu" olarak yürütülen 3 ayrı soruşturma aynı gün başlatıldı. Süreç içinde FETÖ'cü polisler görevden alındı, ağır ceza mahkemelerinde yargılanarak onlarca yıl hapis cezasına çarptırıldılar.
TURKUVAZ MEDYA SESİMİZ OLDU
O dönemde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olan
Turan Çolakkadı, FETÖ mensuplarının basını bir propaganda aracı olarak kullandığını belirterek şunları söyledi: "FETÖ yandaşı savcılar, soruşturma evresi gizli olmasına rağmen, basına yalan yanlış bilgi vermiş, bilgi vermesi gereken makamlara, mesela başsavcılara bilgi vermeden soruşturma yürütmüştür. FETÖ mensupları basını kullanarak, örgütün propagandasını yapmış, taraftar kazanmaya çalışmıştır. Kendinden olmayan, icraatlarına engel gördükleri kamu görevlilerine iftira atarak onların tayin edilmesine, soruşturma geçirmesine, meslekten atılmasına sebebiyet vermiştir."
Darbeciler, 15 Temmuz'da, SABAH ve A Haber'in o dönem İstanbul Balmumcu'daki binasını işgal etmeye çalışmıyş ancak halk milli iradenin sesi olan Turkuvaz Medya'ya sahip çıkarak işgal girişimini önlemişti.
FETÖ'nün etkisindeki savcıların hukuk bilgisinin zayıf olduğunu belirten Çolakkadı, firari savcı Zekeriya Öz hakkında şu ifadeleri kullandı: "FETÖ kendi adamlarının lehine yayınlar yaptırarak, belli makamlara gelmelerini sağlamıştır. Bazı kamu görevlilerini hiç hak etmedikleri halde, abartılı yayınlarla göklere çıkarmış, dokunulmaz hale getirmiştir. Mesela İstanbul Adliyesi'nde bir savcının (Zekeriya Öz) nasıl meşhur edildiği, bu yolla nasıl hukuksuz işler yaptırıldığı herkesin malumudur. Halbuki bu savcı, hukuk bilgisi ve adalet duygusu zayıf, pohpohlanmayı seven birisiydi. Yine İstanbul Adliyesi'nde bir savcı (Muammer Akkaş) adliye içinde bildiri dağıtacak kadar mesleki vakarını kaybetmişti. Bu örnekler adalet terazisini en doğru kullanması gereken yargı mensuplarını bile nasıl bir saplantı içinde olduğunu göstermesi bakımından önem taşımaktadır. Bunlar münferit örnekler değildir. O tarihlerde böyle saplantı içinde binlerce yargı mensubu ve kamu görevlisi vardı." Dönemin Cumhuriyet Savcısı
Mehmet Demir ise örgütün niyetini ilk fark eden isimlerden biri olduğunu dile getirdi: "FETÖ'nün darbe girişimi olduğunu açıkça belirten ilk yargı mensubu bendim. Verilen gözaltı kararlarının hukukla bağdaşmadığını anladım ve bir bildiri yayınladım. Bunun bir darbe girişimi olduğunu anlatan yazıyı adalet.orgsitesine yükledikten sonra o dönem adliyede görev yapan SABAH muhabiri Nazif Karaman'a bilgi verdim. Nazif de bildirimi alıp haber yaptı. Açıklamalarım gündem oldu. Bu bildiri sebebiyle örgüt mensubu hâkim-savcılar beni dışladıkları gibi, FETÖ'cü olmayanlar da yanıma gelmekten çekiniyordu. Çünkü o dönem yargıda FETÖ hâkimdi. Süreç devam ettikçe bizim haklılığımız anlaşıldı. 15 Temmuz'da da en çirkin yüzleri deşifre oldu. Bu süreçte Turkuvaz Medya yayın organları bizim sesimiz oldu. Özellikle SABAH Gazetesi mücadelenin önderliğini yaptı."
Dönemin İstanbul Cumhuriyet savcılarından ve 17-25 Aralık kumpasına karşı operasyon ve soruşturma yürüten isimlerden biri olan Yargıtay üyesi
Fuzuli Aydoğdu ise şöyle konuştu: "17-25 Aralık sürecinde FETÖ yargı ve emniyet eliyle önceden kurgulanmış, üzerinde çalışılmış dosyalar vasıtasıyla bir darbe girişiminde bulundu. Bu darbe girişimini soruşturmak üzere görevlendirilen 3-4 savcıdan bir tanesi ben oldum. FETÖ'ye yönelik ana soruşturmayı yapmak üzere de görevlendirildim. Birçok tanık ifadesine başvurdum.
Turan Çolakkadı
Örgüt hakkında bilgi vermek isteyen ilk insanları dinledim. Şahit oldum ki insanlar bu örgüt eliyle çok mağdur edilmiş. FETÖ elebaşı ve terör örgütünü eleştirenlere dahil kumpas soruşturmalarla işlem yapılarak cezaevlerini atılmıştı. 17-25 Aralık kumpas dosyasına atanmamız sebebiyle adliyedeki Fetullahçılar bize açık tavır koydu. Fetullahçı olmasalar da onlardan korkan bazı hâkim ve savcılar da bizimle karşılaşmama ya da yan yana görünmemeye özen gösteriyorlardı. Koridorlarda yolunu değiştirenler, selam vermeyenler oluyordu. Fakat biz bu örgütün ne kadar tehlikeli olduğuna inandığımız için bildiğimiz yoldan geri dönmedik."
SABAH GERÇEKLERİ DUYURDU
Örgütün yayın organı Zaman Gazetesi, özellikle bu dönemde Türkiye Cumhuriyeti devletini terör devletiymiş gibi kamuoyuna ve dünyaya lanse etmeye çalışıyordu. Yalan yanlış iftira haberlerle devletimizi terör örgütlerine yardım eden bir devlet gibi göstermek için gayret sarf ediyordu. 15 Temmuz öncesinde yargı içinde örgüt ile mücadele konusunda çok gönüllü olmadığı gibi basın konusunda da benzer manzara vardı. Turkuvaz ve bazı muhafazakâr medyanın her zaman desteğini gördük. FETÖ medyası bize saldırırken özellikle Sabah ile A Haber gerçekleri yayımladı, toplumu doğru bilgilendirdi.