Batı dünyası, demokrasi ve insan hakları konusunda kendini lider konumunda görse de tarihi gerçekler bunun tam aksini söylüyor. Batı dünyasında kadınların demokraside temsili söz konusu bile değilken, Türkiye bundan tam 90 yıl önce kadınların seçme ve seçilme hakkını anayasal güvence altına aldı. Kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı, 5 Aralık 1934'te Anayasa ve Seçim Kanunu'nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı. 1930 yılından itibaren önce belediye seçimlerine katılma, daha sonra köylerde muhtar olma ve ihtiyar meclislerine seçilme hakkı da bulunuyordu.
Genç cumhuriyetin bu adımı, daha sonra Batılı birçok devlet için de örnek teşkil etti. Bugün insan hakları noktasında merkez ülkelerden biri olduğu iddia edilen İsviçre bile bizden tam 36 yıl sonra kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıdı. Belçika ise 14 yıl sonra bu hakkı tanımak zorunda kaldı. Fransa ise Türkiye'yi tam 11 yıl geriden takip etti. Kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilen süreçten hemen sonra, 1935 yılında gerçekleşen ilk seçimlerde Meclis'teki 395 vekilin 18'i kadındı. İlk kadın milletvekilleri arasında Hatice Özgener, Ferruh Güpgüp, Şekibe İnsel, Sabiha Gökçül, Mihri Pektaş, Nakiye Elgün gibi isimler öne çıktı.