Türkiye'de kadın hakları açısından Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) iktidarında birçok yasal düzenleme yapıldı. Kadının iş hayatındaki sorunlarına çare olması açısından yasal düzenlemelerin yanı sıra kadına yönelik şiddet kapsamında düzenlemeler bulunuyor. SABAH, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü dolayısı ile Türkiye'de kadın hakları açısından yasal düzenlemelerde neler yapıldığını ele aldı. Öne çıkan bazı düzenlemeler şunlar:
2003: "Eşit işe eşit ücret" ilkesi getirildi.
2008: Engelli çocuğu olan annelere erken emeklilik hakkı tanındı.
2010: Kadın-erkek fırsat eşitliği daha da güçlendirilerek pozitif ayrımcılık Anayasa'ya girdi.
2008-2011-2018: Kadın istihdamını artırmak amacıyla kadın çalışanların sigorta prim teşvik desteği sağlandı.
2011: Doğum ve süt izinleri 16 hafta olarak düzenlendi.
2012: Özel sektör kreş, okul öncesi eğitim için gerçekleştirilecek en az 500 bin liralık yatırımda bölgesel destek verildi.
2013: Kamusal alanda kılık kıyafet özgürlüğü sağlandı.
2013: Gebe ve emziren kadınların çalışma şartlarını iyileştirmek için emzirme odaları ve çocuk bakım yurtlarına dair düzenlemeler yapıldı.
2014: Ev hizmetlerinde çalışan kadınların sigortalanmasına yönelik düzenleme hayata geçirildi.
2015: Eşi doğum yapan babaya doğum izni verildi.
2016: Annelik izni sonrası ücretli yarı zamanlı çalışma hakkı getirildi. Çocuğun engelli olması durumunda süre 12 ay olarak belirlendi.
2018: İşverenlerin kreş desteği vermesi durumunda gelir vergisinden düşürülmesi sağlandı.
2020: 2010'da yüzde 34,2 olan kadın kamu çalışanı oranı 2020'ye gelindiğinde yüzde 40,33'e ulaştı.
2021: Kadına karşı şiddetle mücadelede 6284 sayılı kanunda "teknik yöntemlerle takip" hususu düzenlendi.
2022: Kadına yönelik suçlarda cezalar artırıldı ve şiddet mağdurlarına ücretsiz avukat hakkı sağlandı. Israrlı fiziken takip etmek ısrarlı takip suçu sayıldı. Takdiri indirim nedenlerinin kapsamı daraltıldı.
UZMAN İSİMLER KADIN HAKLARI GÜNÜNDE KADINA ŞİDDET BOYUTUNU DEĞERLENDİRDİ
Kadın hakları açısından önemli bir sorun olan kadına yönelik şiddet konusunu ise sosyolojik, psikolojik ve hukuki boyutları ile uzman isimler SABAH'a değerlendirdi.
"DAVALARI YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ."
*Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM) Başkanı Doç. Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu: "6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunu'nun amacı, kadınların ve aile bireylerinin her türlü şiddetten korunması. Kanun kapsamında koruyucu ve önleyici olmak üzere iki farklı türde tedbir mevcut. Buradaki temel amaç, şiddete uğrayan aile bireylerini korumak, önleyici tedbirler almak ve nihayetinde aileyi koruma altına almak. Bu amaçla şiddet mağdurlarının güvenliğini sağlarken şiddeti önleyici hukuki düzenlemeler de içeriyor. Ancak, bu kanunun etkin bir şekilde uygulanabilmesi ve toplumsal farkındalığın artırılması, şiddete maruz kalan ya da risk altında olan bireylerin haklarını bilmeleri ile mümkün. Yine bu bağlamda KADES uygulaması, teknolojinin sunduğu imkânlarla kadınlara hızlı ve etkili bir çözüm sunarak herhangi bir şiddet durumunda mağdurların acil yardım alabilmesine imkân sağlıyor. KADES'le şiddet mağduru kadınlar, tek bir tuşla en yakın güvenlik birimlerine ulaşabiliyor ve mağduriyet yaratan duruma en hızlı şekilde müdahale ediliyor. Ancak bu uygulamanın da topluma doğru şekilde anlatılması ve ihtiyaç halinde nasıl kullanılacağına ilişkin kampanyalar düzenlenmesi lazım. Şiddetle mücadelede en önemli adımlardan biri de farkındalık ve eğitim çalışmalarının yaygınlaştırılması. KADEM olarak, kadınların yasal hakları konusunda bilinçlenmeleri ve şiddetten nasıl korunabileceklerine dair çeşitli eğitimler ve seminerler düzenliyoruz. Kadına yönelik şiddet davalarında da danışmanlık vererek ve davaları yakından takip ederek hak savunuculuğu yapıyoruz."
"CİDDİ BİR KÜLTÜREL İNKİŞAFA İHTİYAÇ VARDIR"
*Kadın ve erkeğin birbirini tamamlayıcı olarak görülmesi gerektiğini vurgulayan Sosyolog ve Aile Danışmanı İsmail Öz: "Kültürel yanlışlıkları çıkardığınızda İslam inancı da kadın ve erkeği birer rakip değil, birbirlerinin tamamlayıcısı olarak görür. Kadın elbette fiziksel olarak erkekten daha zayıf olduğu için çok daha fazla korunmaya ve kollanmaya ihtiyaç duyacaktır. Fakat medeni toplumlarda fiziksel kuvvet değil de aklın kuvveti öne çıkacağı için öncelikle ciddi bir kültürel inkişafa ihtiyaç vardır. Kadına şiddet savunulamaz ve insanın yaşaması için merhamet ve anlayış gerekli. İbadethaneler, mezarlıklar ve kadın her toplumun her koşulda yaşatmaya çalıştığı en temel kutsallarıdır. Kadın yoksa insan yoktur, toplum yoktur, devlet yoktur." dedi.
"ŞİDDET TÜRLERİ HAKKINDA BİLİNÇLENDİRİLME ADIMLARI ATILMALI"
*Klinik Psikolog Rukiye Karaköse: "Kadın hakları açısından kadına şiddetin önlenmesi için alkol madde kullanımının yaygınlığının azaltılması gerek. Kültürdeki şiddeti normalize eden söylemlerin medya, sinema vb araçlarla dönüştürülmesi lazım. Kadının sosyo ekonomik statüsünün güçlendirilmesi sağlanmalı. Kadın hakları açısından kadının şiddet türleri hakkında bilinçlendirilmesi ve güçlendirilmesi için adımlar atılmalı. Caydırıcı ve önleyici cezaların getirilmesi lazım. Şiddet olaylarının detaylarının medyada özendirici ve neredeyse yöntem öğretici derecede yer almasına sınırlama getirilmesi önemli."