Adalet Bakanlığı tarafından Antalya'da düzenlenen Yargı Teşkilatı toplantısına katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç. SABAH Gazetesi İstihbarat Şefi Halit Turan'ın sorularını yanıtladı. Son dönemlerde devam eden soruşturmalarla ilgili sosyal medya mahkemelerinin kurulduğuna dikkat çeken Bakan Tunç, "Devam eden soruşturmalarla ilgili dosyanın içeriğini bilmeden içerisindeki delilleri bilmeden bir takım paylaşımlarda bulunuluyor. Hukukta lekelenmeme hakkı önemli, masumiyet karinesine önem veriyoruz. Bu en temel insan hakkı. Dolayısıyla bir kişinin suçluluğu kanıtlanmadan onu suçlu ilan etmek doğru bişey değil. Aynı zamanda soruşturmanın selameti açısından da doğru değil. Kamuoyunun bilgilendirilmesi önemli, bunu bizde önemsiyoruz ancak özellikle soruşturma neticelenmeden iddianame düzenlenmeden soruşturma gizliliği de devam ederken gizliliği de ihlal eden açıklamalar hem sosyal medya da hem de bazı basın yayın kuruluşlarında yapılıyor.
Bir kişinin suçlu olup olmadığına karar verecek olan yargı makamlarıdır. Burada haber verme sınırını belirlemek gerekiyor. Sınırı net bir şekilde belirlersek bu noktada problem olmaz. Cumhuriyet Başsavcılıklarımız da kamuoyunu zamanında ve doğru bilgilendirmesi gerekiyor. Eğer zamanında doğru bilgilendirme olmazsa dezenformasyona neden oluyor. Sosyal medya yoluyla kişileri mahkum etmek doğru değil, eğer kişi mahkum olacaksa bu yargı tarafından mahkum olabilir. Fikir özgürlüğünün İfade özgürlüğünün yanındayız ancak bu özgürlük yargılamaları olumsuz etkileyecek ya da soruşturmaların gizliliğini ihlal edecek ya da masumiyet karinesini ihlal edecek düzeyde olursa bu zaten hukuka aykırı durum oluyor. Bu bütün demokratik ülkelerde böyle." ifadelerini kullandı.
ONLARIN HAKKINI DEVLET KORUYACAK
Bakan Tunç, gündemde yerini koruyan Diyarbakır'da öldürülen 8 yaşındaki Narin Güran ile Van'da kaybolduktan sonra gölde cesedi bulunan Rojin Kabaiş'in ölümüyle ilgili soruları da yanıtladı. Adli Tıp Kurumu tarafından suda boğularak hayatını kaybettiği raporu düzenlenen Rojin Kabaiş'in ölümüyle ilgili soruşturmanın halen devam ettiğini belirten Bakan Tunç, "Bir soruşturmayı aydınlatacak olan Cumhuriyet Başsavcılıklarıdır. Kolluk görevlileriyle beraber etkin bir soruşturma yürütüp, maddi gerçeği ortaya çıkarması lazım. Bu maddi gerçeği ortaya çıkarırken delil tespiti önemli, ve bu toplanan delillerin bilirkişi incelemesi bunu tabiki resmi bir kurumumuz olan Adli Tıp Kurumu yapıyor. Adli Tıp kurumunun raporlarına güvenmek gerekiyor. Adli Tıp Kurul raporlarının kararlarına itiraz yapılabiliyor. Üniversitelerden de ayrıca rapor alma imkanı var. Yine arada çelişki varsa bu çelişkiyi gidermeye yönelik rapor alma imkanı var. Dolayısıyla bunların hepsi teknik konular. Bu konularda incelemeleri yaptıracak olan kurumlar ise savcılıklar, hakimlikler, mahkemeler. Dışarıdan dosyayı bilmeden, dosyanın içerisindeki delillerden haberdar olmadan yorum yapılması doğru değil. Burada tabiki bizim genç kızımızın Rojin evladımız, bu yıl üniversiteye başlamış kaybolması ve sonrasında da cansız bedenine ulaşılması hepimizi üzüyor. Bu tür olaylar olmasa keşke, ama bunun cinayet mi ya da nasıl öldüğüyle ilgili sosyal medyada yorum yapanlar karar vermeyecek, yargımız karar verecek. İnceleme ve araştırmaları soruşturmayı beklemek gerekiyor" dedi.
"KATİLLER YARGI ÖNÜNDE HESAP VERECEK"
Narin Güran cinayetiyle ilgili yargılamanın devam ettiğinin altını çizen Bakan Tunç, "İddianame sonrası yargılama sürecinin bütün kamuoyu görüyor mahkemenin titiz bir çalışması var. Özellikle çapraz sorgularla alınan ifadeler, tanık ifadelere mahkeme tarafından değerlendiriliyor. Eksik hususların giderilmesi ile ilgili olarak 26 Aralık'a duruşma günü verildi. Hep beraber duruşmaları takip edeceğiz. Burada yargımız tarafsız bağımsız hiç kimseden etkilemez. Burada önemli olan dosyadaki bilgi ve deliller. Dolayısıyla mahkeme sadece o dosyadaki bilgi ve delillerle bilirkişi raporları ile ifadelerle, dosya kapsamı ile ilgilenir. Farklı değerlendirmeler ve dışarıdaki etkenlerden etkilenmez. Milletimiz Narin kim ya da kimler tarafından öldürüldüğünü elbette ki merak ediyor. Burada kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi de önemli. Bu tabi yargılama neticesinde belli olacak. Bizim katil şudur ve bunun üzerinde deliller yoğunlaşıyor şeklinde yorum yapmamız hem doğru olmaz hem de bir değeri olmaz. Dolayısıyla ona karar verip delilleri değerlendirecek olan tarafsız ve bağımsız yargıdır. Bu süreç içerisinde mutlaka maddi gerçek ortaya çıkacak. Bu gerçek doğrultusunda kim suçluysa bunun karşılığını Türk Ceza Kanunu'nda yer alan suçlar bakımından görecektir." dedi.
"MİLLET HAKARET SİYASETİ İSTEMİYOR"
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkındaki davayla ilgili gazetecilerin sorularını yanıtlarken konuşmalarının çarpıtıldığını anlatan Bakan Tunç şunları söyledi; "Kemal Kılıçdaroğlu hakkında 9 dava, 5 soruşturma dosyası bulunuyor. Milletvekili olduğu dönemde dokunulmazlık kapsamında olduğu için meclise gönderilen fezlekeler söz konusu. Geçen hafta Mersin'de devam eden bir davayla ilgili Ankara'da talimatla ifadesi alındı. Dokunulmazlığı kalktığı için davalar görülmeye başladı. Burada bizim yargıya müdahale etmemiz söz konusu değil. Benim orada söylediğim şu : Milletimiz hakaret siyaseti istemiyor. Milletimiz hakaretle politika yapanları bir yere getirmiyor. Biz bunu söyledik. Yıllarca siyaset yapıp, siyasetini Cumhurbaşkanımızı karalamaya yönelik, ona hakaret ederek bir politika izlerseniz, millet size destek vermez. Yetki vermez. Dolayısıyla onu örnek almayın diyoruz bugünün siyasetçilerine. Eğer sizde aynı politikayı izlerseniz, milletin yetki vermediği konuma düşersiniz diyoruz. Yoksa biz böyle yaparsanız mahkemeye düşersiniz değil, millet size yetki vermez diyoruz. Ancak bunların bir kesim çarpıtıyor. Sanki adalet bakanı çıktı eğer sizde böyle konuşursanız bakın mahkemeye düşerseniz, sonununuz bu olur der gibi lanse ediyor. Bir siyasetçi olarak bende 16 yıl milletvekilliği, komisyon başkanlığı, grup başkan vekilliği yaptım. Dolayısıyla bir siyasetçi olarak bu sözleri tasvip etmediğimi anlatıyorum. Bunların suç teşkil edip etmeyeceğine karar verecek olan da bağımsız ve tarafsız yargıdır. Dolayısıyla onu yargı takdir edecek. Ben hakaret siyaseti yapılmamasını söylüyorum."