Türkiye'nin kanını donduran Yenidoğan Çetesi'nin yargılanmasına dün İstanbul'da Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Suç örgütü lideri Dr. Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanık ve taraf avukatları duruşmada hazır bulundu. Dünkü duruşmada tutuklu sanıklar Hasan Basri Gök, Deniz Korkmaz, Hüseyin Günerhan, Hüseyin Gündüz ve Fehmi Alperen savunmalarını yaptı. Tutuklu sanıklardan hemşire Hasan Basri Gök şunları anlattı:
Epikriz bölümünde çalışıyordum. Hastanedeki Fırat Sarı'nın hemşiresiydim. Sonra epikrize geçtim. Ondan sonra da şoförü oldum. Fırat Sarı, İlker Gönen ve Gıyasettin ile bebekleri bazen tıp merkezinden, bazen 112'den sevk ediyorduk. Esenyurt Tıp Merkezi'ndeki doktor, Fırat Sarı'nın arkadaşıydı. Bebek için 112 devreye girmeden Fırat Sarı bebeği alıyordu. Bunu para kazanmak için yapıyordu. Aileye de, 'Hastanede yer var. 112 ile uğraşmayalım' diyorduk. Bebek başı 5 bin lira kazanılıyordu.
Hasta yatışlarına sorumlu hekim karar veriyordu. Bebekleri normalden uzun yatırıyorlardı. Bunu SGK'dan fazla para kazanmak için yapıyorlardı. Fırat Sarı'ya yardım eden herkese küçük büyük para veriliyordu. Kimi epikriz yazdığı için, kimi ise farklı sebepten. Yardım eden herkes bir şekilde parasını alıyordu.
'MEHTAP BEBEĞİ ÖLDÜR'
(Mahkeme başkanı, 'Mehtap bebeği öldür' demişsin demesi üzerine) Bebek 45 gün yaşadı. Bebeği görmedim, bilmiyorum. Çirkin bir cümleydi. Diğerlerine göre yaşama şansı yoktu bebeğin. Bebeğin nabzı belli bir seviyede tutuluyordu. Bu da sürekli kalbinin durmasına neden oluyordu. Ben bebeği görmek istedim ama kalbi durmuştu.
(Mahkeme başkanının '3 gün yaşayan bir bebeği 6 gün yaşamış gibi sisteme girmişsiniz. 'Dikkat etsinler' demişsiniz, bu ne demek?' demesi üzerine) Bebek 3 gün yaşamış ama 6 gün sistemde kalmış. Fark edilir diye böyle dedim. Şehmuz hocaya ulaşamıyorlardı. O yüzden Doğukan, doktor gibi konuşuyordu. 112 bunu fark etmiyordu; çünkü sistem üzerinden ayarlıyorlardı. Kaya bebekle ilgili anneyi sevk ettiler. Doğum yapıyordu, acil sevk edilmesi gerekiyordu. O hastaneye gitmesi çok saçmaydı. O para bebekle ilgili ise, bebek 1 günde ex oldu. Yenidoğan servisine sevk edilmemesi gerekiyordu. Şehmuz hoca ilgilenmedi. Zaten hiçbir bebekle ilgilenmiyordu. Epikrizini Doğukan ile birlikte ben yazdım. Doğukan soruşturmadan bilgi almıştı, 'Hakkımızda büyük bir soruşturma var' dedi bize. 'Artık bıktım, sapasağlam bebekleri entübe ediyorsunuz' diye bir konuşmam var, çok uzun süre yatışta bekleyen bebeklerle ilgiliydi ama sağlam bebekler için değil.
'AMAÇ DAHA ÇOK PARA KAZANMAKTI'
Tutuklu sanıklardan hemşire Deniz Korkmaz duruşmada şunları söyledi:
Bebek yoğun bakımda çalışıyordum. CİMER'e ben şikâyet ettim. Tape'lerdeki 'Devleti soymak milleti soymaktan şereflidir' sözünü 'Kurtlar Vadisi' dizisinde bir replik vardı, onu kullandım.
ÇÖPE GİDECEK İLAÇLAR
(İlaç satışıyla ilgili sorulan soru üzerine) Fırat Sarı beni arayıp, evimde kaç tane olduğunu sordu ama benim evimde yoktu. Zaten ben o gün evde değil hastanedeydim. Hastanede kaç tane olduğunu bildirdim. Hakan Doğukan Taşçı ile ilaç hakkındaki konuşmamız ise çöpe atılması gereken ilaçlar vardı. Ben de bunları atmak yerine Hakan'a sattım.
Hastanelerin mantığı daha çok para kazanmaktı. Yoğun bakımda malzeme az kullanılsın diye dolaba kitleniyordu. Böyle aşağılık bir şey olamaz. Benim şikâyet etme nedenim, insanlarıp ara olarak gören bu zihniyetle mücadele etmekti. Bebeklerin ölümünde sorumluluğum yok. Reyap Hastanesi'nde hemşireler hastalara bakmıyordu. Hastane hastaları satılan bir eşya gibi görüp sadece para almak için kullanıyordu. Hastaların yoğun bakım süreçlerinde malzemeden tasarruf etmeye çalışıyorlardı.
'İLAÇLARI 600 LİRAYA ALIP BİN LİRAYA SATIYORDUM'
Tutuklu sanık ambulans şoförü Hüseyin Gündüz, "Suçlamaları kabul etmiyorum. Dosyada adı geçenlerden Hakan Doğukan Taşçı'yı tanıyorum. Hakan'dan sadece ilaç aldım. Bu ilaçların suç olduğunu bilmiyordum. 7 aydır suçsuz yere tutukluyum, tahliyemi talep ediyorum. Hakan'dan curosurf aldım. Toplam 50-60 ilaç aldım. 600 liraya aldım. 1000 liraya sattım. Sosyal medyadan tanıştığım Reşat isimli birine sattım. Hasan Basri'yi hiç görmedim. Doğukan benim arkadaşım. Savcı beyin ilaç olarak değerlendirdiği kutunun içinde semaver var. Para alışverişi Hakan ile oluyordu" dedi.
Hemşire Hüseyin Günerhan ise savunmasında, "Böyle bir örgütün var olduğuna inanmıyorum. Herkesin bir hayatı var. Sağlık sektöründe de mutlak monarşi var. Birilerinden emir alıyor olmamız örgüt olduğumuz anlamına gelmez" dedi. Günerhan savunmasında hiçbir bebeğin ölümünden sorumlu olmadığını, gece gündüz demeden çalıştığını söyledi. Savcının, "Tapelerde size örgütsünüz diyorlar, sen de aynen öyle diyorsun" demesi üzerine Günerhan, "O an öyle demişimdir" diye karşılık verdi.
İBB ambulans şoförü Fehmi Alperen ise suçlamaya konu olan hastanelere hasta sevki yaptığını ve yenidoğan alanında çalışmadığını söyleyerek kendini savundu.