İstanbul'da liderliğini doktor Fırat Sarı'nın yaptığı suç örgütü, yenidoğan bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek SGK'dan haksız kazanç elde edip bebeklerin ölümüne neden olmakla suçlanan 22'si tutuklu 47 sanığın yargılandığı dava Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Duruşmaya örgüt lideri Fırat Sarı da dahil olmak üzere 14'ü erkek, 8'i kadın sanık olmak üzere toplam 22 tutuklu sanık, jandarma eşliğinde salona getirildi.
İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, nitelikli dolandırıcılık, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve 11 kez uygulanmak üzere resmi belgede sahtecilik suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları istendi. Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise, kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve resmi belgede sahtecilik suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis talep edildi. Diğer sanıklar hakkında da değişen oranlarda hapis cezaları istendi.
Mahkeme başkanının, İstanbul Barosu Başkanı ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı'nın seyirci kısmında yer alması gerektiğini söylemesi nedeniyle salonda sözlü tartışma çıktı. Milletvekilleri de olaya dahil oldu. Verilen 15 dakikalık aranın ardından heyet duruşma salonuna geldi. Duruşmada mağdur olduğunu belirterek dilekçe sunan başka vatandaşların olduğu da ortaya çıktı. Gelen yeni dilekçelerin başsavcılık tarafından değerlendirileceği öğrenildi. Kimlik tespiti esnasında örgüt lideri Fırat Sarı, aylık gelirinin 400 bin lira ve 2 çocuğu olduğunu söyledi.
Fırat Sarı'nın kel olduğu görüldü. Esenyurt Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü tutuklu sanık Renas Kılıç, 75 bin lira aylık gelirinin olduğunu söyledi. Mahkeme başkanının evrakları okuduğu esnada avukat Ömer Kavili izinsiz şekilde konuştu. Ömer Kavili duruşmadan çıkarıldı. Aranın ardından mahkeme davaya katılma taleplerini dinledi. İddianamede yer almayan Yağız Kağan Erol'un babası Emre Erol, "Bizim çocuğumuz yoğun bakım ünitesine kadar sapasağlamdı. Çocuğu almak istediğimizde vermediler. 'Kalbi durdu' dediklerinde doktor hastanede yoktu. Dosyanın birleştirilmesini istiyoruz, biz mayıs ayında şikâyetçi olduk" dedi. 10.00'da başlayan duruşmada mahkeme heyeti katılma taleplerini saatlerce dinledi. Duruşma, sanıkların savunmasının alınmasına devam edilmek üzere bu güne ertelendi.
'SENİN ÇOCUĞUN YAŞAMAYACAK'
Bazı mağdur aileler adliye önünde toplandı. Olayda bebeğini kaybeden acılı anne Ahsen Açıkyürek, "Ben sezaryen olmak istemiyordum. Ama bu isteğimi kimse kabul etmedi. Doktor o kadar çok çok ısrar ediyordu ki, sürekli 'Sen normal doğum yapamazsın' dedi. Sabah saatlerinde doğum yaptım. Erken doğum olduğu için 'Bebeğim kuvöze alınacak mı?' diye hemşireye sordum. Bana 'Hiçbir sağlık sorunu yok' dendi. Sonra çocuğum kuvöze alındı. Ben hastaneden çıktım, her gittiğimde süt götürüyordum. Ne olduysa her gidişimde çocuğumun öleceği haberlerini alıyordum. Sürekli 'Ölecek, senin çocuğun yaşamayacak' diyorlardı. Oranın başhekimi Semiha Yavuz'du. Bir de bize dendi ki: 'Bizim başka hastanemiz var, buradan oraya sevk verebiliriz.' Birinci, ikinci, üçüncü gün entübe, her gün sağlıksız. Hipertansiyon, böbrek yetmezliği, bize her gittiğimizde bunları ifade ediyorlardı. Bu çocuk hiç mi iyi olmadı? Bu çocuk hiç mi düzelmedi? Biz çocuğu alacağız deyince tedirgin oldular. Eşim belediyede çalıştığı için belediye başkanlarını devreye soktuk. Bize 'Sizin çocuğunuz burada canlı bomba, ambulansla alacaksınız, ona göre gidin' şeklinde sözler söylediler. Çocuğumun kollarını morartmışlar. Çocuğum acıdan bağlı olduğu kabloları çekiyormuş. Ayaklarından topuk kanı alınan yerden kanı yanlış almışlar, mosmor olmuş çocuğun ayakları. Ölüme terk etmişler" diye konuştu.
"FIRAT SARI 'O ÇOCUK ÖLÜR UĞRAŞMA' DEDİ"
Duruşmada ilk savunmayı yapan hemşire Hakan Doğukan Taşçı, hakkındaki kasten öldürme suçunu kabul etmediğini söyledi. Fırat Sarı ile ses kaydı sorulan Taşçı, tedavi sürecinde bebeklerin kullanması gereken ve SGK'nın karşıladığı 9 bin 500 liralık bir ilacı hastanenin fazlaca yazdığını ve kendilerinin de ilacı satarak komisyon aldıklarını belirterek, "Ben toplamda 4-5 bin lira aldım. Fırat Sarı 40 bin lira civarında aldı" dedi. Taşçı, "Bahsettiğiniz çocuğun zaten sigortası yoktu. Ailesinin de durumu yoktu. Ameliyat olmasa ölecekti. Ben çok uğraştım ameliyat olsun diye. Kalp doktoru 1 hafta yaşar dedi ama şans eseri yaşamaya devam etti. 'Bu zaten ölecek, biz buna boşu boşuna masraf yapıyoruz, sen neden uğraşıyorsun' dediler. Bunu hastane yönetimi ve Fırat Sarı söyledi. O çocuk 45 gün kadar yaşadı. Bebeklere doktorların müsait olmadığı bazı acil durumlarda zaman zaman usulsüz müdahale yaptığını ifade eden Taşçı, "Gece saat 3 civarında arandım. B.Ç. aradı. Eskiden beraber çalışmıştık. Ellerinde 500 gram bebek olduğunu, durumunun kötü olduğunu söyledi. Oradaki doktor 'Fişini çek gitsin' demiş. Beni görüntülü aradı, hastaya bakayım dedim. Hastanın durumunun kötü olduğunu gördüm. Telefondan yardımcı olmaya çalıştım. Bu görüntülü konuşmayı kaydedip savcılığa verdim" şeklinde konuştu.