Yalçın, AK Parti Genel Merkezi'nde basın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya geldi.
AK Parti İnsan Hakları Başkanlığı görevinde 1. yılını geride bıraktıklarını ifade eden Yalçın, bu süre zarfında önemli çalışmalar yaptıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla Türkiye'de insan haklarıyla ilgili 7 farklı rapor hazırladıklarını bildiren Yalçın, "Milli iradenin zaferi bürokratik vesayetin geriletilmesi", "Vesayetçilikten çok sesliliğe medyanın dönüşümü", "Eğitimin demokratikleşmesi ve fırsat eşitliği", "İsrail'in insan hakları ihlalleri", "Hazırlık ve katılım süreci açısından yeni anayasa", "Avrupa'da göçmen meselesi" ile İngilizce hazırlanan "Avrupa Birliği'nde İslamofobi" adlı kamuoyuyla paylaştıklarını belirtti.
Anayasa:
Yalçın, hazırladıkları "Hazırlık ve katılım süreci açısından yeni anayasa" raporunda anayasanın içeriğine ilişkin bir değerlendirmenin olmadığını ifade etti.
Demokratik bir olgunluk içinde anayasa hazırlık sürecinin nasıl gerçekleştirilmesi gerektiğine dair bir rapor oluşturduklarını anlatan Yalçın, "Türkiye'de sivil ve demokratik bir anayasayı yazma ve kabul etme olgunluğu gösterebilirsek, partimizin insan hakları başkanlığı olarak topluma söylemek istediğimiz siyasi pozisyonumuzu bu raporda ortaya koyduk." diye konuştu.
Dijital dünyanın insan hakları ve siyasete etkisine ilişkin bir rapor hazırladıklarına dikkati çeken Yalçın, "Sosyal medya mecraları ve dijital dünyada yaşanan gelişmelerin Türkiye'deki insan hakları meselesini nasıl etkilediği ve bu meseleye dair nasıl bir pozisyon alınması, siyaset ve hukuki düzen üretilmesi gerektiğini ele alan bir raporumuz var. Onu da en kısa sürede açıklayacağız." dedi.
Anket çalışmaları:
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yalçın, toplumun insan hakları konusundaki duyarlılığını anlamaya yönelik anketler yaptıklarını dile getirdi.
Vatandaşların insan haklarına bakışının siyasi görüşlerine göre şekillendiğine işaret eden Yalçın, "Gerçeklik ile algı, soyut ile somut arasında çok ciddi mesafeler var. İlginçtir; son yıllarda insan hakları alanında ilerleme olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 52, gerileme olduğunu düşünenlerin oranı ise yüzde 48. Ama somut olarak herhangi bir polis şiddetiyle karşılaştınız mı diye sorulduğunda bu oran yüzde 1'lere düşüyor. İşkenceye maruz kalmayı sorduğumuzda yüzde 0,1'e yakın bir oran çıkıyor. Yani gerçeklik ile algı biraz siyasi söyleme göre şekilleniyor." ifadelerini kullandı.
İsrail'in Filistin'deki soykırımı:
Filistin'de yaşananların insanlığın son yıllarda gördüğü en büyük katliamlardan birine dönüştüğüne dikkati çeken Yalçın, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İnsan hakları konusunda mangalda kül bırakmayan batılı iktidarlar Gazze konusunda İsrail'e karşı bırakın herhangi bir tutum almayı sonuna kadar onları destekleyen bir tavır içine girdiler. AK Parti olarak Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde batılı devletlerin veya İslam dünyasının tutumu ne olursa olsun son derece ilkeli bir duruş sergiledik. İsrail meselesinin maalesef daha da büyüme ihtimali hepimizin malumu. İsrail'in şımarıklığının Türkiye'nin de içinde bulunduğu Orta Doğu coğrafyasını ateşe atma ihtimalini değerlendiriyoruz. Türkiye olarak özgüvenliyiz, her türlü hazırlığımızı yapıyoruz. İsrail'in yarattığı kaosun sonuçlarına savunma bakımından hazırlıklı olmak ayrı şey ama toplumsal bilinçlenmeyi artırma ve siyasetin dilinin ülkenin ulusal çıkarını önceleyen zemine gelmesini her fırsatta dile getirmek istiyoruz. Siyasetteki yumuşama, el sıkışma ve benzeri meseleleri hep bu çerçevede okumak gerektiği kanaatine sahibim."
Kadın cinayetleri ve cinsel istismar olayları:
Hasan Basri Yalçın, son günlerde meydana gelen cinayetler ve cinsel istismar olaylarının da birim olarak, öncelikli çalıştıkları konular olduğunu belirtti.
Arka arkaya bazı olaylarla karşı karşıya kalındığını ve toplumun irkildiğini dile getiren Yalçın, şunları söyledi:
"Bu olayların nasıl önleneceğiyle ilgili tartışmaya yapılıyor ama bu tartışmalar ne kadar sağlıklı yapılıyor? Mesela Türkiye'de suç oranlarının arttığı söyleniyor. Bu gerçekten öyle mi? Hırsızlık olaylarında yüzde 30 azalma var ama dolandırıcılıkta yüzde 11 artış var. Bunları bilmeden tekil olaylar üzerinden yapılacak değerlendirmeler bizi yanlış yerlere götürebilir. Dolandırıcılık kısmında dijital dünya, dünyanın ve teknolojinin gelişmesiyle yeni suç türleri ortaya çıkıyor. Türkiye'de seri katil hikayeleri çıkmaz. Türkiye'de asayiş olaylarında bilinen suç tipleri var. İnsanlar artık sanal dünyanın etkisiyle yeni bir öğrenme biçimi ediniyor. Başka dünyaların, başka suç türlerinin ithal edilme riskleri var. Bu sosyal gerçekliği algılamadan güncel olaylar üzerinden yapılan değerlendirmelerin eksik kalacağını düşünüyorum."
Bu olayları en aza indirmek için yapılması gereken çok şeyin olduğunu herkesin öngörebildiğini anlatan Yalçın, "Mahkemelerimizin bu tür konularda karar alma biçimleri toplumu doyurucu nitelikte mi bunu gerçek bir zeminde konuşmamız gerekiyor." dedi.
Sosyal medya mecraları:
Erişim engeli getirilen iletişim platformu Discord'a değinen Yalçın, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İçerisinde bir gencin, çocuğun kişisel gelişimini bozabilecek, satanist örgütlenmelere üye olmasını sağlayabilecek, nasıl katliam yapabileceğine dair uygulamalı dersler alabileceği yayın mecraları var. Çocuklarımız bu mecralara sınırsızca erişebilmeli mi başta bunu konuşmalıyız. 18 yaşına kadar ehliyet vermediğimiz çocukları sosyal medya trafiğinin içine sınırsızca atabilmeli miyiz? Özgürlük alanları nerede başlıyor, nerede kapanıyor? Bu yayın mecralarının birçoğunun ülkemizde merkezi yok. Devlet bunu bir şekilde düzenleyebilir. Toplumsal olarak mutabakat üreterek gerçek dünyayı nasıl bir hukuk düzeni haline getirdiysek sanal dünyayı da hukuk düzeni haline getirme şansına sahibiz ama bu mesele tartışmaya açıldığında nedense tartışmaya açılamaz bir özgürlük alanı gibi konuşuluyor."