İstanbul Üniversitesi'nde düzenlenen "1. Yılında Boyut Değişirken İsrail-Filistin Meselesi ve Uluslararası Hukuk Sempozyumu"nda konuşan İstanbul Üniversitesi İnsan Hakları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. H. Burak Gemalmaz, konuşmasında İsrail'in Filistin'e yönelik eylemlerinin uzun zamandır insan hakları hukuku kapsamında değerlendirildiğini belirterek, "İsrail-Filistin uyuşmazlığı ya da İsrail'in Filistin üzerindeki baskıları, zulmü, hukuk terimleri açısından her biri farklı anlama gelmekte... Birlikte şu anda da artık soykırıma varan eylemleri insan hakları hukukunu çok uzun zamandır ilgilendirmekte" dedi.
GEMALMAZ, "AHLAKİ ÜSTÜNLÜK DOĞUYA KAYMIŞTIR"
İnsan hakları hukukunun diğer hukuk alanları gibi çalışmadığını vurgulayan Gemalmaz, "Uluslararası polis gücü olmadığı için hukuki yaptırımların icrası noktasında bazı zaafiyetler söz konusu olabiliyor. Ancak uluslararası hukuk tarafından kınanan bir davranışın siyasi pozisyonu zayıf olabilir; ama en azından ahlaki üstünlük doğuya kaymıştır." ifadelerini kullandı. Gemalmaz, ayrıca İsrail'in Gazze'deki soykırım eylemlerine dikkat çekerek, "Ölüm sayısı 45 bini geçmişti en son. Sağlık durumu, gıdaya erişim korkunç durumda Gazze'de. Artık kıymetli konuşmacılarımız bu eylemlerin hukuken soykırım olup olmadığını tartışacaklar." şeklinde konuştu.
GEDİKLİ, "GAZZE'DEKİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ DERHAL DURDURULMALI
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fethi Gedikli, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını ve Filistin halkına karşı yapılan insan hakları ihlallerini sert bir dille eleştirdi. Gedikli, Gazze'de yaşanan sivil kayıpların kabul edilemez olduğunu belirterek, uluslararası toplumun sessizliğini kınadı. Gedikli, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarının sadece fiziksel şiddetle sınırlı olmadığını, Filistin halkının tarihsel ve kültürel kimliğini hedef alarak bir tür kültürel soykırım uygulandığını vurguladı. "Bu saldırılar, uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler kararlarına tamamen aykırıdır. Gazze'de uygulanan abluka, bir tür toplu cezalandırma niteliği taşımaktadır ve insanlık suçu kapsamına girmektedir" ifadelerini kullandı.
GEDİKLİ, "BATI DEVLETLERİ İSRAİL'İN HUKUKSUZ POLİTİKALARINA GÖZ YUMARAK İNSAN HAKLARI İHLALLERİNE ORTAK OLMAKTADIR"
Batı dünyasının İsrail'e verdiği siyasi ve askeri desteğin bu şiddetin devam etmesine zemin hazırladığını belirten Gedikli, "Batı devletleri, İsrail'in bu hukuksuz politikalarına göz yumarak insan hakları ihlallerine ortak olmaktadır" dedi. Ayrıca, Filistin halkına uygulanan ambargo ve şiddetin son bulması gerektiğini, bölgede kalıcı barışın ancak adaletin sağlanmasıyla mümkün olacağını vurguladı. Gedikli, Filistin'deki direnişin sadece bir hak arayışı olduğuna dikkat çekerek, "Bu halk, özgürlüğü için mücadele etmektedir. İsrail'in saldırgan politikalarına rağmen, Filistin halkı kendi topraklarında bağımsız bir devlet kurma mücadelesinden vazgeçmeyecektir" dedi. Son olarak, uluslararası toplumu İsrail'in işgalci politikalarına karşı durmaya ve Filistin halkının haklarını savunmaya çağıran Gedikli, "Gazze'deki insan hakları ihlalleri derhal durdurulmalı, İsrail hesap vermeli" diye ekledi.
ZÜLFÜKAR, "FİLİSTİN SORUNU KÜRESEL BARIŞ VE ADALET İÇİN KRİTİK BİR MESELE"
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, İsrail-Filistin meselesini ele almak için düzenlenen "İsrail Filistin Meselesi ve Uluslararası Hukuk" sempozyumunun açılış konuşmasında, Filistin sorununun sadece bölgesel değil, küresel barış ve güvenlik açısından kritik bir mesele olduğunu vurguladı. Zülfikar, sempozyumun amacının bu önemli meselenin hukuki, insani, siyasi ve ticari boyutlarını akademik bir platformda tartışmak olduğunu belirtti. Zülfikar, Filistin halkının karşı karşıya olduğu saldırıları sert bir dille eleştirerek, İsrail'in masum sivillere yönelik insanlık dışı saldırılarının küresel bir tehlike oluşturduğunu söyledi. "İsrail'in, Gazze ve Lübnan'da işlediği insanlık dışı suçlar, Birleşmiş Milletler ve uluslararası kurumlar tarafından defalarca kınanmıştır. Ancak, uluslararası toplumun bu hukuksuzluğa karşı sessiz kalması, adaletin sağlanmasındaki en büyük engeldir" dedi.
"İSRAİL ELİNE GEÇİRDİĞİ HER YERİ YIKARAK YAKARAK YOK EDEREK BÖLGEYİ ATEŞE VERİYOR"
Savaşın bir taraflar arasında güç mücadelesi olduğunu, ancak burada bir güç dengesinin olmadığını dile getiren Zülfikar, İsrail'in eline geçirdiği her şeyi yıkarak ve yok ederek bölgeyi ateşe verdiğini ifade etti. "Filistin ve Lübnan halklarının kendi topraklarını savunma hakları vardır. Uluslararası hukuk bu direnişi meşru kılmaktadır," diye ekledi. Sempozyumun amacına da değinen Zülfikar, bu toplantının sadece hukuki perspektiften değil, sosyal, ticari ve siyasi boyutlarıyla da Filistin sorununa çözüm arayışı sunacağını belirtti. İstanbul Üniversitesi olarak bu tür etkinliklerin bölgesel ve küresel adaletin sağlanmasına katkı sağlamaya devam edeceğini ifade etti. Rektör Zülfikar, konuşmasını, İstanbul Üniversitesi'nin insan hakları ve barışa olan akademik katkısının altını çizerek bitirdi. "Filistin halkının yaşadığı zulme karşı uluslararası hukuk etkin bir şekilde uygulanmalı ve bu konuda tüm devletler sorumluluk almalıdır" dedi.
BOSTAN, "İSRAİL SAVAŞ SUÇLARINI GİZLEMEK İÇİN DÜNYA ÇAPINDA SANSÜR UYGULUYOR ANADOLU AJANSI KANIT BELGESELİ İLE BUNLARI DÜNYAYA SUNUYOR"
Yahya Bostan ise konuşmasında Gazze'de yaşanan olayların uluslararası medyada yeterince yer bulmadığını vurguladı. Bostan, İsrail'in savaş suçlarını gizlemek amacıyla dünya çapında bir sansür uyguladığını, özellikle medya ve sosyal medya platformlarında bu çabaların yoğun olduğunu belirtti. Gazze'deki gazetecilerin zorlu şartlar altında çalıştığını ve bu süreçte Anadolu Ajansı'nın önemli bir misyon üstlendiğini ifade eden Bostan, Gazze'de yaşananların dünyaya duyurulmasının ajans açısından bir sorumluluk olduğunu dile getirdi. Ayrıca, Anadolu Ajansı'nın hazırladığı "Kanıt" belgeselinin uluslararası platformlarda gösterildiğini ve bu belgeselin dünya kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla büyük bir etki yarattığını söyledi.
BOSTAN, "KANIT'TAN SONRA TANIK VE SANIK KİTAP VE BELGESELLERİNİ HAZIRLAYACAĞIZ"
Bostan, İsrail'in Gazze'de gazetecilere yönelik baskıcı politikasına da değinerek, Anadolu Ajansı'ndan bir muhabirin dört çocuğunu kaybetmesine rağmen görevine devam etmek zorunda kaldığını anlattı. Bostan, Gazze'de çalışan gazetecilerin yaşadığı tecrübeleri belgelemek için yeni bir "Tanık" kitabı hazırladıklarını ve bu kitabı da belgesel haline getirmeyi planladıklarını belirtti. "Kanıt" belgeseli ve bu çalışmaların, İsrail'in bölgede gerçekleştirdiği soykırımın kanıtları olarak uluslararası arenada önemli bir yer tuttuğunu vurguladı. Konuşmasının sonunda Yahya Bostan, Anadolu Ajansı'nın bu olayları dünyaya duyurmak için mücadelesine devam edeceğini ve küresel sansür girişimlerine boyun eğmeyeceklerini ifade etti.
Sunumlar sonrasında konukların katılımı ile "1. Yılında Boyut Değişirken İsrail-Filistin Meselesi ve Uluslararası Hukuk Sempozyumu" çerçevesinde uzmanlar saldırının uluslararası boyutu tartıştılar. "Çatışmalar ve görüşmeler sarmalında Filistin" konusunu ele aldılar.